"Ağlamayanlar gülemez. Gülmeleri içten olmaz. Gülmeleri gülmek olmaz. Esasen insanların hayırlısı, 'içi ağlayıp yüzü gülen' yahut 'gece ağlayıp gündüz gülen' olarak tarif edilmiştir. 'Gözyaşı medeniyeti' diye tanımlanmıştır medeniyetimiz. Neden öyle? Biz hep ağlamışızdır da ondan. Hira Dağı'ndan beri Efendimiz aleyhissalatü vesselam çok ağlar, az gülerdi. Daima tebessüm ederdi, güler yüzlüydü ama hüzün gözlerinden okunurdu. Çünkü gurbet diyarındayız, ana vatanımız değil dünyâ. Burada, Hz. Peygamber'in "Kün fid dünya keenneke garîbün ev âbiru sebîlin ve udde nefseke min eshâbi'l-kubúr" hadis-i şerifinde buyurduğu üzere, bir yolcu veya garip gibi yaşamamız lazımdır. Yaşamımız bir yolcu luktur. Gönlümüzde ayrılık acısı ve hasret vardır."