Bizim her şeyin doğal ve açıklanabilir bir nedeni olduğunu düşünmemiz rasyonel bir varsayımdır. Biz bunu ikna edilmişizdir. Neden-sonuç ilişkisi, nedensellik bizim en kutsal dogmalarımızdandır. Bizim dünyamızda görülmez, gizli, kişinin görüşüne bağlı ve doğaüstü güçler diye bilinen şeylerin geçerli bir yeri olamaz.
Kürdistan, tarih bakımından çok ilginç bir coğrafyada, Ortadoğu'nun kalbinde yer alıyor. Bu bölge uygarlığın beşiğidir. "Bereketli Hilal" denen bölge, Kürdistan'ın geniş bir bölümünü de kapsıyor. Dünyamızda insanlar, ilk kez bu kuşağın çevresindeki yağış alan yüksek bölgelerde tarım yapmayı öğrendiler ve toprağa yerleştiler.
Kürdistan Ortadoğu'nun üç büyük uygarlığının (Mezopotamya, Anadolu ve İran) yalnız ortasında yer almakla kalmıyor; o, coğrafya olarak da bu üç ülkenin bir parçasıdır.
Oysaki, "dinginlik gerektiren her türlü aşkınlığı, tüm dikey düzeni ortadan kaldırıp" yerine yatay olanı ikame ettiğimizden halihazırdaki dünyamızda "artık hiçbir şey yükselmiyor ve hiçbir şey yükselmiyor."
Çağdaş dünyamızda pratiğe dayalı fakülteler karşısında önceliği teorik ağırlığı fakülteler vermenin üniversiteleri yüksek okulu ve teknik meslek sitelerden üstün saymanın aklı ile çalışanı bedeni ile çalışandan daha değerli daha şerefli ve daha üst makamda tutmanın memur işçiden öğrenim görmüşu de çiftçiden daha üstün ad etmeni sıkıntısını yaşıyorsak bütün bunlar kadim geleneğimizde eyleme ilişkin üstünlükler karşısında tarihe ilişkin üstünlükleri öncelik verilmesindendir 
Eskiden öylesine yaşıyordum, karşılaştırma yapacak durumda değildim. Bizim dünyamızda herkesin yaşamı aynıdır. Ama şimdi başkalarının nasıl yaşadığını görüyorum, kendimin daha önce nasıl yaşadığını hatırlıyorum, içimi acıtıyor bu, ağır geliyor bana.