Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasıl bir rezillik!
Dipnot 48 öz erkek kardeşini öldüren Cesare Borgia, aynı zamanda öz kızkardeşiyle ve öz babası 6. Papa Alexander ile sevgili olmasıyla ünlüdür. Böylesine deforme birinin, Isa'nın görüntüsünü yansıtmak için seçilmiş ve tüm katolik kiliselerinde tasvir edilmiş olması çok düşündürücü değil mi?
Bir Türk dünyaya bedeldir.
Gazi ile arkadaşları, bir Kastamonu konağına misafir edilmişlerdir.Yemek orada yenilir. Bir aralık Gazi balkondan halk oyunlarını, alayları seyreder. Başı daima açıktır. Halk da başlarını açar. Sanki ondan dağı­lan; söz, işaret istemeyen bir iradeye sessizce teslim olmuşlar gibidirler. Belli ki bu insan, ne derse o olacaktır. Ertesi sabah kışlayı,
Sayfa 227
Reklam
Acıları hatırlamak ve kurbanları anmak, hiç şüphesiz anlamlı bir eylem. Ancak “Bir daha asla” diyerek bir daha gerçekleşmesine kesinlikle izin vermeyeceğimizi haykırdığımız katliam ve soykırımların durmaksızın tekrarlanabilmesi de epey düşündürücü değil mi? “Unutmayacağız, unutturmayacağız” dediğimiz şeyler, artık rutine bağlanıp başka coğrafyalarda tekrarlandığında, insanın sloganlara inancı da kalmıyor.
Sayfa 47 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Ben de yaşayıp yaşamadığımı bilmiyorum. Kabir gibi hücremde şehit mi oldum, yoksa hala nefes alıp verebiliyor muyum? Nasıl bilebilirim ki? Yıllar önce canlı canlı beni defnetmediler mi? Kapkaranlık hücrem, kabir değil de nedir? Burası için tek kişilik hücre diyorlar, ama bana sorarsan toprakta açılmış bir çukura benziyor! Duvarları küflenmiş, kapkaranlık, küçücük bir kabir! Tüm ihtiyaçlarımı burada gideriyorum. Hacetimi burada giderip, abdestimi burada alıyorum. Bize sunulan bozuk yemekleri, burada yiyorum. Namazımı, burada eda ediyorum Rabbime, bu küçük kabirde yalvarıyorum. Siyonist işgalcileri gezdiğim botumu, hâlâ yastık olarak kullanıyorum. Burada yıllarımı geçirdiğim için, artık hayatın benim nazarımda bır ehemmiyeti kalmadı. Hayat artık siyah-beyaz çekilmiş bir filme benziyor! Ellerim bağlı olduğu halde bu kabre defnedildim ben. Ruhun da bedenime gömülü. Keşke, keşke ruhum şu zayıf ve bitkin bedenimi terk etse de Rabbiyle buluşsa! Acaba o zaman manen rahatlamış olur muyum? O zaman huzur nedir bilir miyim? Bu, gerçekten çok zor, meşakkatlı, düşündürücü, hayret verici ve tehlikeli bir durum..
"Teknoloji geliştikçe, hız arttıkça, özgürlükler çoğaldıkça insanın daha da yalnızlaşıyor olması düşündürücü değil mi?"
Sayfa 117Kitabı okudu
Hayattan gidiş, hayata gelişten daha büyük bir hârika, daha düşündürücü ürkütücü bir istifham noktası değil mi? Fakat bu noktanın sırrı devam ettikçe ve hayattan ötesi korkunç bir muamma olup kaldıkça, beşeriyet, din ve maneviyat ihtiyacı duymakta devam edecektir. Bu muamma ise, çözülemeyecek ve olduğu gibi kalacaktır. İnsan aklının ve ilminin hayat muammasına, hayata geliş ve hayattan gidiş sırrına verdiği tarif ve izahlar daima cılız ve sathi olacaktır.
Reklam
Bir Daha Asla
…diyerek bir daha gerçekleşmesine kesinlikle izin vermeyeceğimizi haykırdığımız katliam ve soykırımların durmaksızın tekrarlanabilmesi de epey düşündürücü değil mi? "Unutmayacağız, unutturmayacağız" dediğimiz şeyler, artık rutine bağlanıp başka coğrafyalarda tekrarladığında, insanın sloganlara inancı da kalmıyor.
Sayfa 47 - KetebeKitabı okudu
“Sessizliğimizin arkasında ne yattığı neredeyse hep merak uyandırır başkalarına. Ne zaman uzun bir bekleyişimiz olsa hemen ardından mükemmel bir final beklerler mesela. Çok düşündürücü! Beklentileri yükselten biz miyiz, yoksa kendileriyle meşgul olmadıkları için bizle mi oyalanıyorlar? Sizce de herkesin hayatı her safhasıyla ve tüm yüküyle kendine ait değil midir? Bence mücadelesi de sonuçları da kesinlikle evvela kendisine aittir. Kendilerine aittir!”
Sayfa 64 - Dls YayınlarıKitabı okudu
Hayır, bence öyle değildir. Bir Türk dünyaya bedeldir.
Gazi ile arkadaşları, bir Kastamonu konağına misafir edilmişlerdir. Yemek orada yenilir. Bir aralık Gazi balkondan halk oyunlarını, alayları seyreder. Başı daima açıktır. Halk da başlarını açar. Sanki ondan dağılan; söz, işaret istemeyen bir iradeye sessizce teslim olmuşlar gibidirler. Belli ki bu insan, ne derse o olacaktır. Ertesi sabah kışlayı,
Sayfa 227 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Teknoloji geliştikçe, hız arttıkça, özgürlükler çoğaldıkça insanın daha da yalnızlaşıyor olması düşündürücü değil mi?
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal bu bilgiyi kimden ve nasıl almıştı. Meclisin dağılacağını, mebusların tutuklanacağını bildiği için mi meclisin Istanbul'da ki toplantısına hastalandığını bahane ederek gitmemişti? Şayet Meclis-i Mebusan dağıtılmamış olsaydı, Mustafa Kemal Ankara'da yeni bir meclis toplayabilir miydi? Bu soruların tarihi gerçeklerin uşağında cevap bulması gerekmektedir. Çünkü Meclis-i Mebusan'ın basılması, Mustafa Kemal'in önünü açmıştır. Adeta Mustafa Kemal gizli bir el tarafından desteklenmiştir. İşin ilginç yanı Mustafa Kemal'in işgal günü, yani 16 Mart 1920'de kolordulara şifreli olarak çektiği 14 maddelik telgrafla, durumla ilgili kolordu kumandanlarının ve Valilerin görüşlerini sormasıdır. Demek ki önceden hazırlık yapmış ve o günün şartlarında iletişim araçlarının yokluğu da göz önünde bulundurulduğunda ayı gün olaylardan haberi oluyor ve hemen aynı gün kolordulara 14 maddelik durumla ilgili görüşlerini soruyor? Bu durum, düşündürücü değil midir? Anlaşılan, birileri Mustafa Kemal'in önünü açıyor ve işini kolaylaştırıyor. Bu 14 madde incelendiği zaman bunların aynı gün hazırlanması mümkün değildir. Ayrıca Mustafa Kemal'in buna yalnız başına karar vermesi de mümkün değildir.
Sayfa 17 - Genç BirikimKitabı okudu
Yaşadığımız hayat, eğer bu hayatın temel direklerini bütün gücümüzle dik tutmaya çalışmaz ise pek sağlam kalabilecek bir hayat değil. Ama biz kendimize model olarak kâfirleri almışsak bunun iflâh olur tarafı yoktur. Çağımızın belâlarından sözederken, şikâyette bulunurken ilk önce bu belâlara kendi katkımız aklımıza gelse, hiç şüphem yok ki bizi hayatta tutan Rabbimiz de bize hayırlı bir istikameti görecek gücü bahşedecektir. Ama kimin umurunda? Tövbe edeceğim, tövbe edeceğim ama demiş Almanya'da çalışan bir Türk işçisi, hele önümüzdeki faşinge bir katılayım ondan sonra... Hergün yapıp ettiklerimiz acaba bu işçinin ruh durumunu yansıtmıyor mu? Tatmin yollarımızı acilen öne alırken, İslâmî tavırlarımızı tehir etmekte hepimizin durumu düşündürücü değil mi? Öyleyse geri dönüp dönmeyeceğimizi sormadan önce günümüzü doğru yaşayıp yaşamadığımızı sormamız gerek derim.
Sayfa 144Kitabı okudu
126 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.