Kapımın önüne varıyorum. Elimi yavaşça anahtarlığı her zaman koyduğum yere götürüyorum. Bir elim her seferinde burada. Belki düşürebilirim diye temkinli davranıyorum. Buna rağmen varlığını hissettiğim anahtarlık beni rahatlatıyor. Bakalım bu sefer tek seferde anahtarı deliğine denk getirebilecek miyim? Yok gene denk gelmedi. Hemen diğer tarafını
Gelişmiş demokrasilerde birbirine karşıt olan fikirler, dünya görüşleri ve bunların parlamentodaki yansımaları ile kararlar şekillenir ve politikalar yontulur.
Bir kâğıdın yırtılmaması ve dik durması için bile farklı iki noktadan kuvvet uygulanması gerekirse, devletler gibi kolektif yapıların da dik durabilmeleri için farklı kuvvetlerce
Mustafa Kutlu 'nun okuduğum ilk kitabı oldu. Özellikle bunu seçtim seçmeden evvel biraz inceleme okudum. Ve okurların kafasında karışıklığa sebep olacak konular olduğunu okudum. Hatta en başta çıkan inceleme beni özellikle itti bu kitaba. Merakla başladım. Ama istemeyerek değil çünkü okumak istediğim bir yazardı. Kitap ile ilgili
“ Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini ,hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilirsin… Seninde benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen seni bırakıp gideceğim… Emine teyzelerin evinden çıkıp senin arkana takılarak geldiğim günden beri bunu böyle olacağı hakkında içimde garip bir korku vardı… Bunu
Yatağın başucundaki dolaptan bir deste kâğıt aldı.
Ortalık henüz tamamen kararmamış olduğu halde perdeleri kapadı ve lambayı yaktı, masanın başına geçerek, kurşunkalemiyle ve acele acele yazmaya başladı:
"Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilirsin... Senin de benden
Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edilen, Mehmet Rauf’un ''İlk eserim son üstadıma'' ifadesiyle Halit Ziya Uşaklıgil’e ithaf ettiği romanı, Eylül.
Eylül, benim Mehmet Rauf’tan okuduğum ikinci eser oldu. Öncesinde Genç Kız Kalbi’ni büyük bir hayranlıkla okumuş ve çok sevmiştim. Yazarın, özellikle bir erkek yazarın, içinde yaşadığı
Ömer! Seni bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini ,hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilirsin… Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen seni bırakıp gideceğim… Emine teyzelerin evinden çıkıp senin arkana takılarak geldiğim günden beri bunu böyle olacağı hakkında içimde garip bir korku vardı… Bunu
Ömer! Sen bırakıp gidiyorum. Bunun bana ne kadar acı geleceğini, hayatta senden başka hiç kimsem olmadığını bilirsin… Senin de benden başka kimsen olmadığını biliyorum. Buna rağmen seni bırakıp gideceğim… Emine teyzenin evinden çıkıp senin arkana takılarak geldiğim günden beri bunun böyle olacağı hakkında içimde garip bir korku vardı... Bunu
Nereden aklıma esti de bu “inceleme”yi paylaşıyorum bilmiyorum. Bir iki incelemede iğrenç bir kitapmış gibi lanse edilmiş kitap. Ben ismi dikkatimi çektiği için finaller arasında kafa dağıtmak amacıyla okuyayım dedim ama beklediğimden çok farklı şeyler çıktı ortaya. Yapılan incelemelerin beğeni alanları kitabın kötü olduğu izlenimini veriyor gibi
Tarzına kalemine hayran olduğum Attila İlhan’ın okuduğum ilk romanı hakkında biraz konuşalım :)
Öncelikle şunu söylemem gerek, bu elimizdeki eser kitap değil de bir sinema filmi sanki . “Attila İlhan’ın Kurtlar Sofrası filmini okudum “ diyesi geliyor insanın.Bu hissi veren şey , kitabın oldukça kalabalık şahıs kadrosu -ki not etmeden akılda