On Birinci Kural
"Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir "sen" zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir."
“Bir oyundaymışım da, ebe beni unutup gitmiş gibi…”
Doğumun 40.günü lohusa kırklanır. Sırma havlulara sarılır gelin hanım, ipekli peştemal kuşanır. Ebe Hanım iyice sabunlanmış, yumuşak bir tülbentle siler bebeğim vücudunu, yıkar durular, bu sırada taze bir ördek yumurtası tas içinde çalkalanır, sonra bu yumurta bebeğin bütün vücuduna sürülüp az biraz bekletilir. Bunun sebebi bebeği ördek gibi suya alıştırmaktır. Sadece atalardan ötelerden gelme öylesine eski bir adet, bir eski zaman töresi diye bellemeyin bunu. Bu adette insan soyunun sudan geldiğinin bilgisi saklıdır.
Ebe O’Halloran, Tanrım diyor.Bu çocuk zaman tünelinden geçti. Başı Yeni Yıl’ dayken, kıçı eski yıldaydı! Yoksa, tersi miydi? Ebe O’Halloran anneanneme, bu çocuğun tam olarak hangi yılda doğduğunu Papa’ ya sorması gerektiğini söylüyor.
“Bu kendi kendisiyle oynadığı saklambaç oyununun pek olağandışı bir şey olduğunu sanmıyorum. Bazı kimseler, yaşamları boyunca hep ebe kalırlar, umutsuzca ebe.”
