Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Hayatımda okuduğum en ters köşelerle dolu cesur bir distopya.
Arkadaşlar, kitap harika!
Ne yazarsam yazayım sanki kelimeler yetmeyecekmiş gibi hissediyorum.
“Kadınların sihri olduğu öğretildi bize. Erkekleri baştan çıkarabilecek, diğer kadınları kıskançlıktan delirtecek gücümüz olduğu. Kadınlığın eşiğindeyken tenimizin en güçlü afrodizyak
Bu kitabı bunca zaman beklettiğime inanamıyorum!
Çok uzun zamandır bir kitaba tam puan vermemiştim ve nihayet birisiyle karşılaştım. Son zamanlarda okuduğum en güzel ve en başarılı kitaptı gerçekten, okumadığım her an olaylar aklımdaydı ve ne olacak acaba diye düşünmeden duramadım. Çok sarsıcı ve her şeyden önce kadınlar için alt metninde fazlasıyla anlamlı mesajlar var. Yazarın diline alışmakta biraz zorlandım nitekim bu, anlatımda tercih ettiği zaman kipinden kaynaklanıyor olabilir.
Öncelikle kitabın her bir olayı çok iyi kurgulanmış. Hiçbir olay ortada kalmıyor, sonunda tıkır tıkır her şey yerli yerine oturuyor. Yazar o kadar gerçekçi bir dille anlatmış ki hikayeyi, okurken distopiklikten gerçekliğe sıçrama yaşıyorsunuz. Şaşırdım mı evet, olaylar beklediğimin tersine mi gitti evet, tahminlerimde yanıldım mı evet ve bu üç evet kitaplarda beni acayip mutlu eden muhteşem üçlüdür. :D
Kitabı bitirdiğim de su yüzüne çıkan tüm gerçeklerle o küçük gizemli detayları yeniden okumak istedim. Karakterlerin her birine ayrı ayrı bayıldım. Aşkın ve sevginin iki sembolü olan iki ayrı erkek karakter de şahaneydi ama benim kalbim daima dingin, güvenilir ve daimi olan sevgiden yanaydı. Yani Michael diyorum :')
Kitabın sonu bana biraz açık uçlu bitmiş gibi geldi ve öyleyse bu şekilde bitişlerin içinde başarılı bulacağım bir sondu. Ben gayet memnun oldum beğenmeyenlerin aksine. Hele yeni doğum yapmış bir anne olarak hele de bir kız çocuğu dünyaya getirmiş bir anne olarak son sahnede gözyaşlarımı tutamadım. Kaldı ki kitaplarda kolay kolay ağlayan biri değilimdir. Tatlı bebeğime sarıldım, öptüm. Seviliyorsun ve isteniyorsun bebeğim :')
Bilim kurgu,distopik tarzda kitaplar okumak çok hoşuma gidiyor Kadınlar hakkında olan bu distopik kitabı okumak bana daha ayrı bir haz verdi.Gerek kitabın konusu olsun,işleyişi,akıcılığı çok hoşuma gitti.Bu kitap bana birçok duyguyu aynı anda yaşattı.Korku,gerilim,üzüntü bütün bu duygular kitap boyunca devam etti.
Erdem Yılı kitabı bana şunu hatırlattı günümüzde bile kadınları kitapta olduğu gibi mal olarak görüyorlar.Sanki kadınların hiçbir düşüncesi olamaz,bütün kararları erkek verebilir.Bu gibi düşünceler maalesef ki devam ediyor.Açıkcası kitabın sonunda erkek egemen toplumunun yıkıldığını görmek isterdim lakin bunun olması gerçek dışı olurdu çünkü bu kök gibi kazınan düşünce tarzını değiştirmek öyle kolay değil.
Merhabalar.
Öncelikle bu kitabı okumaya başlamadan önce yazarın en arkadaki ''Teşekkürler'' bölümünü okumanızı tavsiye ediyorum. Çünkü böyle kitapların yazılmasına vesilen olan olaylar, günümüzde yaşanan ve yaşanmaya devam eden durumlardan kaynaklanıyor. Kitabı bu bilinçle okumaya başladığınızda diğer distopya kurgularından ayrıldığını hissediyorsunuz.
Okuması çok kolay bir kitap, dili akıcı. Bazı yerler üzüyor, bazı yerler umutlandırıyor. Tüm yaş gruplarına tavsiye ediyorum.
Sevgiler.
Ölümden Hayat Doğar.
Erdem Yılı, partiyarkal bir sisteme sahip Garner Kasabası'ndaki kızların gönderildikleri erdem yılını ve içlerinde tutuşan öfke ile isyanı konu alan distopik bir roman.
Kitabı distopya ve gerilim yönünden çok iyi buldum. Kızların yaşadıkları hayat iyi anlatılmış cinsiyetçi bir distopya. Daha çok kadınlara zarar veren ama gruba ait olmayan
·
Puan vermedi
Yaralı Kahraman Tazeoğlu Kitabı
Hande ile Kaan çocukluk arkadaşıdır, lise aşkıydılar. İzmir de lise tamamladıktan sonra üniversiteyi aynı şehirde, İstanbul'da beraber okurlar. Okul bittikten sonra, Hande hemen iş bulur, kısa zamanda iş hayatına adapte olur. Kaan ise henüz işsizdir ve günlerini iş aramakla geçirir. Haftalar sonra Kaan'ın
Kitabı kitapta yazan birkaç cümleyle tanımlamak siteseydim kesinlikle tercihim bu olurdu: “Ama ne gördüğümü biliyorum. Ne hissettiğimi biliyorum. Onlar adına sihir diyebilir. Ben delilik diyorum. Ama kesin olan bir şey var. Burada erdem falan yok.” Okurken bu cümle beni çok etkilemişti ve kitabın çoğunu da özetliyor bence.
Yazardan okuduğum ikinci kitaptı Erdem Yılı. Daha önce Son Hasat’ı okumuş ve hiç sevmemiş, hatta nefret etmiştim ama bu kitaba aşık oldum. Yani, ikisi nasıl aynı yazar olabilir ki?
Kitapta karakterler oldukça çeşitliydi. Her türden insan mevcuttu ve kitabı kapattıktan sonra da gerçekte böyle bir şey olsa anca bu kadar olurdu dedirtti bana. Yazar gerçekçi kılabilmek adına oldukça çaba harcamış olmalı ve kesinlikle de hakkını vermiş.
Kitapta çok sevdiğim bir diğer şey de çiçeklerin dili oldu. Her çiçeğin bir anlamı vardı (yana kaydırarak kitaba çizdiğim iki örneği ve anlamlarını görebilirsiniz) ve çiçekleri konuşmadan istediklerini anlatmakta kullanıyorlardı. Fazlasıyla ince ve hoş bir şey bu
Kitabın bir diğer güzelliği de ters köşeleriydi. Kitabı Tierney’nin gözünden okuduğumuz için onun gördüklerinden, düşündüklerinden yola çıkarak çıkarımlar yapıyorduk ve kitabın en sonunda çoğu konuda ne kadar da yanıldığımı fark ettim. Bunun bir sebebi de Tierney’nin düşüncelerime oldukça etki etmesiydi, kız mantıklı düşününce katılmadan edemiyordum, ne yapabilirim Bu ters köşeler kitabı daha çok sevmemi sağladı.
Kadınların hiçbir hükmünün olmadığı her birinin içinde bir sihir taşıdığına inanılan bir kasaba ve on altı yaşına geldikten sonra sihirlerinden kurtulmaları için adına Erdem Yılı adını verdikleri distopik bir dünya olan kampa gönderilen seçilmiş kızlar.
Öncesinde ritüel haline dönüşen duvak günü düzenlerler burada on altı yaşına gelmiş her genç kız duvakları ile meydana toplanıp seçilmeyi beklerler.Seçilenler kampta sihirlerinden arınabilirse dönüşte evlenip hayatına devam ediyor.Arinamayan kasabanın dışına sürgüne gönderiliyor.
Tierney'de seçilenlerden bir tanesi ve onun anlatımıyla Erdem Yılını, gittikleri kamp ve yaşadıklarıyla tüm kadınların sesi olmuş adeta.
Mücadeleci ruhuyla bir şeyleri değiştirebileceğine artık buna bir son vermenin zamanı geldiğine inanarak tüm zorluklara rağmen kabullenmişliklerin önüne geçebilecekmi...
·
Puan vermedi
Kadınların sihri olduğu öğretildi bize. Erkekleri baştan çıkarabilecek, diğer kadınları kıskançlıktan delirtecek gücümüz olduğu. Kadınlığı eşiğindeyken tenimizin en güçlü afrodizyak olduğu. Bu yüzden on altı yaşımıza geldiğimizde bizi kasabadan sürüyorlar. Tekrar arınıp evliliğe hazır hale gelene kadar yaban hayatta bir yıl geçirmemiz gerekiyor. Fakat her kız eve dönmeyi başaramıyor, tek parça olarak değil.
On altı yaşındaki Tierney James daha iyi bir dünya düşlüyordu. Arkadaşı arkadaşa, kadını kadına düşürmedikleri bir dünya. Kendi erdem yılı yaklaştıkça, asıl korkmaları gerekenin içlerindeki sihir olmadığını anladı. Hatta onları öldürüp parçaları karaborsada satmak için ağaçların arasında gizlenen kaçakçılar da değildi gerçek düşman. Asıl tehdit unsuru birbirleriydi, tüm erdem kızları.
İncelememi kitabı bitirir bitirmez, hissettiklerimin bendeki etkisi azalmadan yapmak istedim. Kitabımız distopya türünde oldukça çarpıcı bir konuya sahip. Distopya olması gerçekte hayatta örneklerinin yaşanmadığını düşündürmesin size, aksine kadınların hissettikleri ve düşündükleri şeyler o kadar bizden ve o kadar hayattan ki. Bu kadar etkilenmemi de buna borçluyum belki.
Erdem Yılı... Konusu ve olayı işleyiş biçimiyle su gibi akıp gidiyor. Ağır bir dile sahip değil sizi içine çektiği andan itibaren elinizden bırakamıyorsunuz. Konunun işleyiş şekli ve vermek istediği mesajla ve kitabı bitirdikten sonra tüm hissettiklerimle birlikte bu yılın favorileri arasına girdi benim için. Türünün başarılı örneklerinden biri.. O değiştirme arzusunu, verilen yaşam mücadelesini , gösterilen direnişi ve birlik olursak neyi ne kadar değiştirebileceğimizi görebileceğimiz güzel bir roman. Önerim dahilindedir. Kitapla kalın.
~...belki de yeni bir şeyin doğması için her şeyi yıkmamız gerekiyordur.
Ölümden hayat doğar.
Kadınların sihirli olduğu ve sihirlerini yok etmedikleri sürece erkekleri parmakların da oynatacak güçte oldukları, düşünülen kasabada, kızlar 16 yaşına geldiklerinde, 1 yıl sürecek bir ölüm kalım mücadelesi vermek için erdem yılına gönderilip, kasabadan sürgün ediliyorlar. Fakat bu süreçte kızlara 'söylenen' vahşiliklerini yok etmeleri
ERDEM YILI 10/10
Kadınları tamamıyla ötekileştirmeye ve baskılamaya çalışan bir toplum. Kadınların sihirli olduğu öğretiliyor. Erkekleri baştan çıkarabilecek kadar güçlü oldukları. Kadınlığa geçiş dönemlerinde tenlerinde çok güçlü afrodizyak barındırdıklarını. Bu yüzden de on altı yaşına gelen kızları kasabadan sürüp yaban hayatına atıyorlar. Çünkü erdem yılı kızlarının, yaban hayatta geçirilen zorlu bir yılın sonunda sihirlerini ormana bırakıp arındıklarını düşünüyorlar. Ama bu sürecin sonunda her kız eve dönmeyi başaramıyor. Dönmeyi başaranların bazıları da tek parça halinde değil.
Distopik türde olan bu kitap, bir erdem yılı kızı olan Tierney in en başından beri erdem yılının foyasını ortaya çıkarmaya çalışmasını ve diğer erdem yılı kızlarıyla beraber yaban hayattaki yaşam mücadelesini anlatıyor. Bu mücadele zaten başlı başına zorken bir de kızların peşinde onları öldürüp para kazanmak isteyen bir grup kaçakçı bulunuyor. Üstüne üstlük beklenmedik bir şekilde naif bir aşk hikayesi de peydah olunca ortaya oldukça sarsıcı bir roman çıkıyor. Kitabın ilk yüz sayfa kadar biraz monoton ve yavaş ilerlediğini düşünüyorum. Ama sonrasında olaylar ilerledikçe oldukça akıcı bir hal almaya başlıyor. Açıkçası ana fikir ve kurgu beni fazlasıyla büyüledi oldukça etkilendim.