Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendi varlığını başka bir varlık içinde eritmek isteyen kişi çok güçlüdür. Yenen değil yenilen olmak ister,kazanan değil kaybeden,bencillik değil fedakârlık yapan olmaya çalışır. Çünkü ego onun efendisi değildir artık. Adına aşk denilen yeni bir efendisi vardır.
Erkek kadında, kişileşmiş ego idealini görür, ona imrenir, hatta ondan nefret eder (aşktaki psikolojik yönden önemli bilinçdışı nefret öğesi buradadır) ve sonunda âşık olarak onun dayanılmaz çekiciliğine teslim olur.
Reklam
Epiktetos'un da dediği gibi, "Bir kişinin halihazırda bildiğini düşündüğü şeyi öğrenmeye başlaması imkânsızdır." Eğer bugün mükemmel, dâhi ve herkes tarafından hayranlıkla izlenen biri olduğumuzu düşünürsek ne gelişebilir ne bir şeyler öğrenebilir ne de başkalarına saygı duyabiliriz. Bu açıdan bakıldığında ego ve kendini kandırmak sahip olmak istemediğimiz her şeyin önündeki engellerdir. Çünkü bizi çoktan her şeye sahip olduğumuza inandırırlar.
Sayfa 90
Hepimiz her şeyin harika olmasını isteriz. Her kadın geniş etekli elbiseler giyinmiş bir halde sonsuz yeşil ve şehvetli ormanın içine atını sürmek ister. Tüm insanlar Cennet'i erkenden, henüz dünyadayken bulmak ister. Sorun şudur ki, ego kendini mükemmel hissetmek ister, ama bu şiddetli cennet arzusu safdillikle birleştiğinde, bizi doyuramamanın ötesinde, yok edicinin yiyeceği haline de getirir.
Ego ancak amaç, hırs ve arzular sayesinde varolabilir.
kırılganlık
Kırılganlık. Tüm bu erkekler sevme ihtiyacı ile sevme korkusu arasında sıkışıp kalmıştı bu tuhaf ilişkileri ve cinsel yakınlaşmaları yaşayarak tepki veriyor sonra onları çevirip çarpıtarak aşkın yerine koyuyor zevk arayisi ego tatmini ya da hayali gönül ilişkileri yaratarak ihtiyaçlarını karşılayıp yine güvende oluyorlardı.
Reklam
Aktörler doğaları gereği değişkendir - kışkırtıcı unsurlar, duygu, ego ve kıskançlıktan oluşan simyasal yaratıklardır. Onları ısıtın, birlikte karıştırın, bazen altın elde edersiniz. Bazen de felaket.
Aydınlanmanın anlamı tam olarak budur: Bir ego olarak okadar yok olursun ki tüm varoluş okyanusu senin bir parçan haline gelir.
Kavşakta durmak
“Ben” duygusu olmadan, herhangi bir ego duygusu olmadan, daha fazlasını istemeden var olmak, en büyük vecit halidir. Daha fazla ne isteyebilirsin ki ? Hiçliğe ulaştığında, bir hiçlik olduğunda hiç fethetmeden tüm bu evren olursun.
Bir kişinin adını söylemek, o adın her dile getirilişinde o kişiyle ilgili bir istekte yada kutsamada bulunmak demektir. Kendimizdeki bu ikili mizacı ego ile tini evlendirmek için adlandırırız. Bu adlandırma ve evlendirme işine -insani sözcüklerle- kendini sevme denir.
Reklam
Hastalığımdan sonra insanın kendi kaderini onaylamasının önemini anlayabildim. Ancak bu yolla anlaşılmaz olaylarla karşılaştığında yıkılmayan, gerçeklere dayanabilen ve dünya ile ve kaderle başa çıkabilen bir ego oluşturabiliriz. Böyle bir durumda yenilgi aynı zamanda Zafer olur. Bunu sağlayabilmenin yolu, kaderin işinde burnumuzu fazla sokmamaktır.
Ne zaman tırmanışa geçsem, peşimde bir köpek var, adı: Ego.
Egodan vazgeçmek istiyorsan bunun en iyi yolu toplum içinde, insanlarla birlikte yaşayıp dertlerine ortak olmaktır - neşelerine, kederlerine, mutluluklarına, ölümlerine. Başkalarına ilgi duy, sorunlarıyla ilgilen, ve o zaman ego kendiliğinden yok olacak. Ego ortada olmayınca da kişi özgür kalır. Egonun özgürlüğü diye bir şey yoktur, egodan özgür kalmak vardır.
Kendinde, yüksek talepleri gerçekleştiremeyen ego, şimdi kişinin idealinin kişileştirilmişi olan bir başkasında bunların yerine getirilmesini arar. Ancak kendi kendinden hoşnut olmayan kişi aşık olabilir ve bu ona -ne yazık ki- geçici bir güvenlik duygusu verir.
Erkek kadında, kişileşmiş ego idealini görür, ona imrenir, hatta ondan nefret eder (aşktaki psikolojik yönden önemli bilinçdışı nefret öğesi buradadır) ve sonunda aşık olarak onun dayanılmaz çekiciliğine teslim olur.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.