"Kendimizi özellikle de imanımızı Kur'an'a arz edelim. Zira Kur'an'ın tasdik ettiği iman, Allah'ın tasdik ettiği imandır. Allah'ın tasdik etmediği akide, sadece yüreğe yük değil kendisinden dolayı hesaba çekileceğimiz bir vebaldir."
IŞİD'in hilafet çağrısından etkilenen binlerce Türk vatandaşı Suriye'ye yerleşip silahlı eğitim aldı. Türkiye'den Suriye'ye yönelen cihatçı sayısı Tunus, Suudi Arabistan ve Ürdün'un seviyesine çıktı. IŞİD ve El Kaide'nin Türkiye'de ki tabanı on-yirmi bine ulaştı.
Hasan El Benna'ya göre Müslüman milletlerin "geri kalmasının" sebebi İslâm'dan- akide, amel, pratik ve düşünce... anlamında- uzaklaşmış olmasıydı.
Kurtuluş, İslâm'ın hakikatlerine geri dönerek sağlanabilirdi.
Örneğin Seyyid Kutub devrimci İslam söylemiyle bir şiddet pratiğine yönelmez. Mevdudi için de bu geçerlidir. Devrim, bir söylemdir ve yine söylemle sınırlı kalır. Bu nedenle devrimci protestoyu temsil ederler. Ancak El-Kaide ve IŞİD gibi isyancı hareketler, doğrudan şiddeti pratiğe çevirler. Şiddet, yıkıcı protestonun ürünüdür. Cihad, bir şiddet söylemi içine yerleştirilir.
Haricilik, Vehhabilik ve Selefilik bağlamında cihad belli teolojilere ve sosyolojilere dayanır. Cihad, isyan haline gelir. Bu gelenek zamanımızda da DEAŞ ve El-Kaide ile devam ediyor.