Bir kış günü çöllerde nilüfer açarsa
Denizde kuşlar yüzer gökte balık uçarsa
Kutuplarda topraklar sussuz kalır çatlarsa
Okyanuslar kurur da sahrayı sel basarsa
…
Belki o zaman seni sevmekten vazgeçerim.
Hayır!
O korkmamıştı.Herkesten çok savaştı belki de.Birçoğundan daha cesurdu onun yüreği.
Kaçışı kendisi için değildi.Mesele ihanet değildi.
Mesele kanatları altındaki ufak,sıcak kalpler.
Onların kanatlanıp uçuşunu görmek için bütün bu çabası…
Ama onu kimse anlamadı.
Hükmü verildi:
O herkes için bir suçluydu artık.
Denize anlattım bütün sıkıntılarımı, endişelerimi
Hak verdiler bana
Bir parça huzur armağan ettiler.
O eşsiz kokusunu çektim içime
İşte o an usulca dalgaların üstünde benden uzaklaştığını gördüm dertlerimin…
Ilık bir rüzgar esintisi,bize veda etmek üzere olan akşam güneşinin o masum sıcaklığı ile güzel ruhlu insanlarla edilen o hoş sohbetlerin özlemini çekmekteyim…
bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun.
Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğine halen inanıyor ve heyecanını koruyor.
Bu iki yan arasında ben,eziliyorum.
İnsan, diyorum;
öyle durduk yere soğumuyor hayattan ve insandan
Susuyor ve sustukça biriktiriyor ve sonra ya içindekileri haykırıyor ya da sessizce uzaklaşıyor herkesden ve her şeyden
Fikir ayrılığına düştüğü bir başka kimse ile ortak bir doğru aramak için değil, kendi bildiğinin doğru olduğunu empoze etmek için tartışır. Bilgisi az olduğundan, kendi bildiklerinin kesin doğru olduğunu sanır.