mahiyeti unuttuğun gün başladı esas sancı, başka başka hülâsalar sunuldu önüne göremeden geçtin. birine gülü uzatırken arkandan yiyeceğin hançerleri hesapladın belki de. tüm maddelerin başına yıldız koyarak en ince ayrıntısına kadar yazdın. yazdın ve düşürüldün yola. tek sebep bu değildi. lakin düşürülmen gerekiyordu ve...
hatırla,
" O ne güzel vekildir."
hatırla,
" Şüphesiz her güçlükle beraber bir kolaylık vardır."
hatırla,
" Seni Yaratan elbet yolunu gösterir."
hatırla,
" Dünya değmiyor alaka-i kalbe."
hatırla,
ikrar etmeye şayan bir hülâsa kaldı mı şimdi?
Denir ki Leyla kara kuru, cılız, sıradan bir kız. Leyla'yı görenler Mecnun'un aklına şaşkın. Denir ki yine; padişah merak eder, çağırır Leyla'yı sarayına. Dillere destan bir güzellik uman padişah da başkaları gibi şaşkın. Leyla'ya bir sürü laf eder. "Bu muydu Mecnun'u mecnun eden Leyla!" bakışını hisseden Leyla
Siyonist zulüm, elbet bir gün bitecektir. Burada sorulması gereken asıl soru: Filistin, Siyonist katillerin zulmü altında inlerken biz nerede duruyoruz? Bu, can yakıcı bir sorudur. Filistin halkı sahipsizdir, kaderine terkedilmiştir. Bunun vebali tüm Müslümanlara aittir. Bu ağır vebalden kurtulmak için her Müslüman, elindeki taşı katil İsrail'e ve onun iş birlikçilerine doğru fırlatmalıdır. Küfür tek millet olmuş, yardım için Siyonist İsrail'e doğru akıyor. İslam ülkeleri, özellikle de Arap dünyası Gazze'de olanları sadece kınamakla yetiniyor. Bu şekilde davranmakla katil İsrail durmaz, zulüm yapmaya devam eder. Erbakan'ın "İsrail laftan anlamaz ancak güçten anlar" sözü, İsrail'i durdurmanın yolunu işaret ediyor. Yapılması gereken de budur.
İnanıyorum ki Allah gerçekten sevenleri yani senin gibi sevdiğine dokunmaya kıyamayanları ve benim gibi sevdiğinden başkasına bakamayanları kavuşturur bir gün.
Biz inançlı insanlarız, elbet bir gün erkenden kaybettiğimiz sevdiklerimize kavuşacağımıza inanıyoruz. Eminim babana kavuştuğunda 'Aslan oğlum,' deyip sana sarılacak, sırtına da güm güm vuracak."
Öncelikle 'sayfa yayınları' ve çevirmeni Hasan ilhan'dan uzak durmanız gerek. Korkunç bir çeviri, türkçeye değil arapçaya çevrilmiş gibi tonla eski püskü, anlaşılmaz kelime. Bu sizi okumaktan soğutmaya yeter.
Kitaba gelirsek "kadınlar üzerine" bölümünü söve söve okudum söyleyeceklerimden diğer tüm felsefi kişiliğini
"Kuvvetle umut ediyoruz ki; elbet bir gün zulüm doğduğu yerlerin başına dert olacak ve mazlumlar ufka şükürle bakarak 'La galibe illallah' diyecekler."
elbet geçer bu hüzün mevsimi bir baykuş bir serçeyle arkadaş
olduğu gün
o gün size sevinci de anlatıcam
bir solucan bir leylekle çiftleştiği gün o gün bahar mevsimidir size aşkı anlatacağım