''Ben'' in bir parçası ötekisine ateş püskürür. Ateş püskürten öteki parça, içyansıtımla değişikliğe uğrayan ve yitirilmiş objeyi içeren bölümdür. Ancak ,bu parçaya öylesine acımasız davranan öteki parça da yine yabancımız değildir; bu da ''ben'' deki eleştri mekanizmasını, yani vicdanı kendisinde barındıran, normal zamanlarda da ''ben'' karşısına eleştril tutumla çıkan, ama şimdiye kadar hiç böyle amansız ve haksız davrandığı görülmeyen parçadır.
( Dini eserler yayınlandığı takdirde dinin istismar edildiğini düşünerek ceza yoluna giden bir anayasaya eleştri)
Dini istismara karşı bu kadar hassasiyet gösteren bir anayasanın din ve mukaddesata hakaret ve tecavüzlere karşı tamamen sükut etmesi ve hiçbir kayıt koymaması şaşılacak bir durumdur.
Bilim ortaya koyduğu sonuçlardan daima şüphe eder. Bu metodik bir şüphedir. Bu şüphe, eleştri ve özeleştiri, bilimi geliştirir ve yenileştirir. Ortaya konulan herhangi bir bilgiden şüphe edilmemesini istemek, bilimin değil, ideolojinin, dogmatizmin bir özelliğidir. İdeolojiler daima bir bilgi bir hedef koymakta, ona inanılmasını, gereklerinin yapılmasını, yerine getirilmesini istemektedirler. Bilim ise, ortaya koyduğu sonuçları tartışır. Böylece dogmalardan kurtulur. Yeni sonuçlara ulaşabilir. Kendilerini yenileştirebilir.
“Haddini aşan , iyi niyetli olmayan bir eleştri olduğunda da hatırlamalısın ki sen bazen sadece aynasın. Kişi kendi mutsuzluklarını dışa vuran sorunlu bir birey olabilir. Düşünce ya da sözleri sadece kendisini bağlar.”
Yaşar Kemal üstüne ne yazılsa eksiklik duygumuz silinmez. Onunla ilgili yazılanların yazılması gerekenlerin ne kadarı olduğunu düşünmek bile edebiyatımızın bir yüzünün gölgede kalmaya mahkûm olduğunu gösterir. Oysa yaklaşık altmış yıl boyunca çoktan bir milyonu geçmiş..
Uyuşmazlıkta bile uyuşmama konusunda uyuşmaya varırız. Saygın düşünürler, akademisyenler ve kurulu düzenin bilgeleri uyuşmama konusunda uyuşmaya vararak kendilerini aldatıcı bir güvenlik duygusuyla donatır ve böylece ciddi bir eleştri veya aforoz edilme kaygısına düşmeden çalışmalarını sürdürürler.
Birinin aidiyet bağını koparmaya çalışması, herkes için bir darbedir. Topluluk üyeleri, bu kopma ve eleştri karşısında, kendilerini yeniden değerlendirme yoluna gidecek yerde, birbirlerine daha da sıkı kenetlenir ve haini mahkum ederler.