Bedeni henüz göçebeyken insan zihni, içinde bulunduğu ânı yaşardı. Hayatta kalmak için her tehlikeye karşı her an tetikte ve bizzat orada bulunan zihin, korkuyu, heyecanı mutluluğu ve aşkı ânında yaşardı. Yerleşik hayata geçtikten sonra insan zihni ânı güvenceye almış, artık gelecek için planlar yapmaya başlamıştı. Gelecek endişesi ve ertelenen mutluluk hastalığı o zaman başladı. İnsan yerleşik hayata geçince ânı yaşamayı bıraktı, sonra da unuttu.