Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''O pasajdaki birahaneye yine gitsem. O masaya otursam o masaya. İnsanlar gelse otursa çift çift kadınlı erkekli. Ben tek başıma. Milyonlar içinde tek başıma. Acı gitgide acıyor. Kavun acısı gibi, zehir gibi bir acı. Kaybettikten sonra bulduğumuz şey. Nedir o bil? Nedir o bil? Kaybetmeden bulamadığımız bilemedin kaldır vur! Pencereden kim baktı. Neden baktı? Kapa gözlerini kapa. Ellerin büyüyor mu? Yok büyümüyor. Büyümüyor, büyümüyor, yaşasın. Ama acıyor, hayır acımıyor, yalan söyleme. Yüreğinin üstünde bir şey varmış gibi değil mi? Yalan. Mutlak bir yerde okudun. Yahut biri anlattı. Yahut aklında böyle kalmış. Yüreğinin üstünde bir şey yok. Yalnızlık. Yalnızlık güzel. Güzel değil. Kavun acısı. Kavun acısı da ne.''
Hiç ellerin taşı bana değmez, ille dostun gülü yaralar beni.
Pir Sultan AbdalKitabı okudu
Reklam
Çay üzerine "Şairlerin Demleri" iki çay söylemiştik orda, biri açık, keşke yalnız bunun için sevseydim seni. (Cemal Süreya) Çayın rengi ne güzel Sabah sabah,
Gülün tam ortasında ağlıyorum Her akşam sokak ortasında öldükçe Önümü arkamı bilmiyorum Azaldığını duyup duyup karanlıkta Beni ayakta tutan gözlerinin Ellerini alıyorum sabah kadar seviyorum Ellerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz İstasyonda tren oluyor biraz Ben bazen istasyonu bulamayan bir adamım Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum Her nasılsa sokağa düşmüş kolumu kanadımı kırıyorum Bir kan oluyor bir kıyamet bir çalgı Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene ___Cemal Süreya Doğum: 1931, Pülümür Ölüm: 9 Ocak 1990, İstanbul Anısına saygı ve büyük bir özlemle...
Seni de vururlar bir gün ey acı.. Uçuşup durduğun kanatlarından Sazın sözün türkülerin tükenir Ellerin koynunda kala kalırsın Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı Gül açan yüzlerimizde Göğeriyor rengin senin de Biz seni ta eskilerden tanırız Hani göğüslerimize taş olur inerdin Avuçlarımızda Hira dağıydın Al atların tan yerine ayarlanmış
Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek.
Reklam
Acı seni de vururlar bir gün ey acı uçuşup durduğun kanatlarından sazın, sözün, türkülerin tükenir ellerin koynunda kalakalırsın
Hızla gelişecek kalbimiz Bir mavilik kalıbında Bir odada, en olağan bir odada En sade, en insanca bir odada Bir kadınla bir erkeğin, Bir kadınla bir erkek olduğu Ellerin ve omuz başlarının Birbirini bulduğu.
ÖNCELEYİN Önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda Sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar Sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların Sonra her şey çıkıp geldi Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde Sen çıkardın utancını duvara astın Ben masanın üstüne kodum kuralları Her şey işte böyle oldu önce
Ve bu benim Yalnız bir kadın Soğuk bir mevsimin eşiğinde, Yeryüzünün kirlenmiş varlığını anlamanın Başlangıcında Ve gökyüzünün yalın ve hüzünlü umutsuzluğu Ve bu beton ellerin güçsüzlüğü
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.