Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çoğu insan sırf bulunmaz bir hiçbir şey söylememe fırsatını kaçırdığı için çok şey kaybetmiştir.
Sayfa 59 - JaguarKitabı okuyor
Efendimiz Aleyhisselâm şöyle buyurdu: "Benden şu altı şeyi kabul edi(p yapı)n, ben de sizin cennete girmenizi kabul edip garantileyeyim: Konuştuğunuzda yalan söylemeyin, va'dettiğinizde vaadinizden dönmeyin, size bir şey emanet edildiğinde hiyanet etmeyin, gözlerinize hakim olun, ellerinizi (harama dokunmaktan) engelleyin ve fercinizi (cinsel organınızı) koruyun (zina etmeyin)."
Reklam
Filistin meselesinin çözümünde yahudilerden insaf ve izan beklemek beyhudedir Onların anladığı tek lisan kuvvettir. Onlara anladiklari dilden konuşmanın vakti geldi geçiyor
Ancak onları okulda tutan şey, bir gönül mimarı gibi çocuklara özenle dokunan, sevgiyi onların kalbine bir sanatçı gibi nakış nakış işleyen, bilgiyi öğretmenden önce onunla ilgili merak uyandıran ve kendisine emanet edilen o masum çocuklara sesinin tonunun yüksekliği ile değil kalbindeki şefkatin duyarlılığı ile seslenen o muhteşem öğretmendi.
Ümidimiz odur ki zalimler asla emellerine ulaşmayacaktır.
Senin şu hayatının gayesi, neticesi; o Mâlik'in esmasına ve şuunatına bir mazhariyettir. Sana bir musibet geldiği vakit, de: اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ Yani ben Mâlik'imin hizmetindeyim. Ey musibet! Eğer onun izin ve rızasıyla geldin ise merhaba, safa geldin. Çünkü elbette bir vakit ona döneceğiz ve onun huzuruna gideceğiz ve ona müştakız. Madem herhalde bir zaman bizi hayatın tekâlifinden âzad edecektir. Haydi ey musibet! O terhis ve o âzad etmek, senin elinle olsun, razıyım. Eğer benim emanet muhafazasında ve vazife-perverliğimi tecrübe suretinde sana emir ve irade etmiş fakat sana teslim olmaklığıma izin ve rızası olmazsa; benim tâkatim yettikçe emin olmayana Mâlik'imin emanetini teslim etmem!" der.
Reklam
'İnsanlık meselesi '
Ama filistin meselesi ideoloji veya dini bir meselesi değil insanlık meselesi
Eninde sonunda özgür filistin devleti kurulacak
"Güzel çiçekler, kör bahçıvanlara emanet zarif hanım." #Hilmi Zarifoğlu
Efendimizin (sav) ömrü dünyada yaşanmış en ideal hayattır. Cenab-ı Hakk'ın en büyük ikramları dünyada Ona olmuştur; Ahirette de yine O'na olacaktır. O, Allah'ın en sevgili kulunun yaşadığı hayat musibetlerle örülmüş gibidir. Babasını kaybedi­yor daha doğmadan, doğduktan sonra annesini ... Tam yanında kendini rahat hissedeceği bir dönemde, dedesini kaybediyor. Ardından, kendisini kollayan amcasını... Hz. Hatice ile biraz fe­raha kavuşur gibi oluyor ama çok geçmeden onu da kaybediyor. Çocuklarını kendi elleri ile toprağa emanet ediyor. Savaşıyor, yaralanıyor. Her an ölüm tehlikesi altında yaşıyor. Arkadaşla­rından her biri Kur'an hafızı olan yetmiş kişi aynı anda öldü­rülüyor. Kendisine mecnun, sahir deniyor. Başına işkembeler atılıyor, şehrinden çıkarılıyor, eşine iftiralar atılıyor. Aç kaldığı, karnına taş bağladığı günler az değil. Hasır üzerinde uyuyor. Hüznünün zirve yaptığı 'senetül hüzn', yani hüzün senesi deni­len zaman aralığında çok sevdiği insanları bir bir kaybediyor. Büyük musibetlerin isabet ettiği bu keder yılında, insanlık tari­hinde kimseye nasip olmamış en büyük nimet de O'na nasip oluyor; Rable görüşmek, yani Miraç. Kederlerle kemalat arasın­da bir ilişki olmasaydı, Miraç, hüzün senesine denk gelir miydi? O'nun (sav) hayatında tahavvülün, yani halden hale geç­menin olmadığı hiçbir dönem yok. Fırtınalar içerisinde bir hayat ... En güzel, en kıymetli hayat O'nunkiyse ki bunda şüp­he yok, o hayattan alınabilecek en önemli derslerden biri de kıymetli bir hayatın tahavvüllerle, fırtınalarla, değişim ve dö­nüşümlerle geçeceğidir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.