Namaz kılıp her şeyin tam olduğunu sanan, bardak kırar gibi kalp kıran insanlar tanıyorum. Sonra aklıma Yunus Emre'nin muhteşem sözü geliyor; "Bir kez gönül yıktın ise o kıldığın namaz değil."
Rakımı yüksek uçurumları bir ayağı kırık şövalede
gözlerinin en tepesine çiziyorum, ne zaman
niyetlensem ölmeye, tebessümlerine ayağım
takılıyor, kirpiklerinin en karasına düşüyorum
Kitabı yorumladığım video yayında bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz :) youtu.be/npkir3zRJG0
Bu kitabı yorumlamak uzun zamandır istiyordum fakat bir türlü vakit bulamıyordum. Youtube'daki kanalı ilk açtığım zamanlar yorumlamıştım fakat tam olarak kendimi ifade edememiştim bundan dolayı tekrar yorumlama kararı aldım. Tabii bu kitabı
YouTube kitap kanalımda Posta Kutusundaki Mızıka kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/cZco9tl4rBs
Sevgili Dost,
BİM'deki reyonlarda nasıl da cesur duruyorsun öyle.
Maske takan insanların alışveriş telaşı arasında insana nasıl bir kalsiyum güveni veriyorsun öyle.
Bize diğer pastörize sütlerle arandaki terörize duygularını
bekleyemedin,
oysa ölürüm demiştin.
ölümü bekleyemedin,
beklemeliydin oysa
yoldaydım,
ölümü köşeye çekmiş,
hizaya getiriyordum
ve sana açmıştım kollarımı
ama sen ölemedin.
28 yaş nasıl bir şey biliyor musunuz?
Tam kelebek olacakken kozada kalmayı yeğlemek gibi
Bahar gelecekken artık ayaza alışmışsın gibi
Ardında izler bırakan ama bir turlu gideceği yere varamayan salyangoz gibi
Yunus Emre'nin de dediği gibi
"Geldi geçti ömrüm benim, şu yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gele, şu göz açıp yummuş gibi."
Tam yeni bir yıla girecekken son anda vazgeçmişsin gibi
Kırk günün otuz dokuzuncusunda takılı kalmak gibi
Kalbindeki o ağrı geçmiyor ama alışamıyorsun da...🌾