“Binlerce yıldır biz kâhinler hep bildiğimizi söyledik. Şimdi bildiğimizi söylemezsek kutsal yasayı çiğnemiş, kutsal misyonumuzu yerine getirmemiş oluruz. Eğer sözlerimizden sorumlu tutulacaksak bu bizim için bir şereftir. Eğer sözlerimiz yüzünden cezalandırılacaksak, bu bizim için en büyük ödüldür. Sözümüz sözdür, kral da olsa, prens de olsa hakikati söylemek boynumuzun borcudur…”
Sıkıntılı süreçlerin en büyük faydası, beynin ya da ellerin yürekten çalışmasıyla hissedilen gerçek doyumdur. Dolayısıyla bizler dünyadaki zeka ürünü, güzel ve faydalı nimetlerin yarısını, çeşitli ihtiyaçlardan doğan yaratıcılığa borçluyuz.
Sayfa 47 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eğer sözlerimizden sorumlu tutulacaksak bu bizim için bir şereftir. Eğer sözlerimiz yüzünden cezalandırılacaksak, bu bizim için en büyük ödüldür. Sözümüz sözdür, kral da olsa, prens de olsa, hakikati söylemek boynumuzun borcudur. Ki bundan sonrası size kalmıştır, işte boynumuz buradadır, işte kılıç da oradadır. Buyrun, hüküm sizindir.
Tiryaki Hasan Paşa, düşman karargahı tamamen te- mizlenip kontrol altına alındıktan sonra, Arşidük Ferdi- nand'ın otağına (büyük çadır) girdi. Otağın ortasında et- rafı altın ve gümüş parmaklıklı, başları mücevherli, direk- leri elmaslı bir taht vardı. Tahtın iki yanında sırma saçaklı on iki koltuk, hemen önünde ise en az dört metre uzunlu- ğunda süslü bir yemek masası duruyordu. Tiryaki Hasan Paşa, önce iki rekat "şükür namazı" kıl- dı. Sonra Ferdinand'ın muazzam tahtına oturdu. Komu- tanlarını da koltuklara buyur etti. Dikkatle yüzlerine baktı ve dedi ki: "Onlar işte bu tantana, bu gösteriş merakı yüzünden kaybettiler. Biz kulluğumuzla kazandık." Ayağa kalktı: "Zafer ihsan eden Rabbimize hamd olsun," diye sür- dürdü konuşmasını. "Bilin ki bu zaferi dört temel esasa riayet etmemize borçluyuz. Bu esaslardın birincisi sabır- dır. Her türlü yokluk karşısında sabrettik, başarıaan asla ümit kesmedik, kazanacağımıza inanmaktan vazgeçmedik ve kazandık. Bize zafer kazandıran sebeplerden ikincisi sebattır. Kararlı davrandık, mevzilerimizi koruduk, eli- mizden geleni yaptık. Üçüncüsü, birlikte hareket ve ku- mandana itaattir. Muhasara boyunca yüreklerimizi birleştirip Peygamber Efendimizin yüreğiyle bütünledik. Birlik- te hareket ettik. Dördüncüsü sevgidir. Allah'ı, Peygam ber'i, hayatı ve birbirimizi çok seviyoruz. Bu şekilde ya- şamaya devam edersek, Cenab-ı Allah bize daha nice zaferler ihsan edecektir."
Sayfa 178Kitabı okudu
Bizler bugünkü Müslüman varlığımızın büyük bir kısmını adını yaşatmayan, ama hakikati en büyük endişe olarak kalbinin derinlerinde duyan insanlara borçluyuz.
Sayfa 219Kitabı okudu
Türk kızları, çok eski zamanlardaki Türk kızları gibi fazilet mümessili olarak yetiştirilmelidir. Soğukkanlı, vakur, sade ve vazifeşinas olmalıdırlar. Yalnız süs peşinde koşan bir kız, analık ve yurt duygularından uzaklaşmış müstakbel bir kokettir. Bu vatanın iyi danseden, şu kadar elbisesi olan, güzel boyanan, hattâ kusursuz pasta yapan kızlara değil; “Bu vatana şerefli oğullar ve faziletli kızlar yetiştirmek en büyük borcumdur” diyen kızlara ihtiyacı vardır...
Reklam
517 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.