Yemin tüm bitirmeme çabalarıma rağmen, kendime günlük okuma limiti koymama rağmen yine de bitti… Bitti ama ağzımda harika bir tat, yüzümde bir gülümseme bırakarak bitti.
Karahan Afrika’da yaşadığı olaylar sebebiyle granitten bir kalbe, gülmeyi bilmeyen bir yüze sahip esmer, uzun boylu, kara kaş kara göz bir FMArsal yakışıklısı… Tuğçe zengin bir
Zor Kadın ürkasında büyük bir boşluk, damağımda nefis bir tat bırakarak bitti. Daha önce haftada iki gün paylaşımlarla okuduğum, sonrasında pdf’ini kaç defa okuduğumu unuttuğum bir kitabın bitmesine de bu kadar üzüleceğimi doğrusu hiç tahmin etmezdim.
Aşka değer vermeyen bir adamın; kalbinin aşk ateşiyle sarıldığını bir türlü kabul etmediği, eski
Bahçenin kenarından geçerek yukarıya, Arnavutköy’ün tepelerine doğru yürürken burnumuza hãlã menekşe kokusu geliyordu. Altımızda bir Mayıs gününü bırakarak Şubat ayını yukarıda kamçı gibi bizi bekler bulduk. Say:149
Sabahın 4.30’u. İnsan sesleri sessizliğin içine düşüyor. Karanlığa bol bol duman fışkırtan meşalelerin geceye yaptığı te’siri
Değişik. En güzeli değişik olması. Zaten Stephenie'nin doğasında var farklılık. Alacakaranlık ta da olağan vampir doğasına karşı gelmiş ve bambaşka bir seri ortaya çıkarmıştı. Bu da kesinlikle alışılagelmişin dışında çok başarılı ve bayılarak okuduğum bir kitap oldu. Sen yaz, Stephenie.
SEVİ ŞİİRİ
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
"Ortasında yakalamalı bir insan yaşamı ;
Ömrün ortası,
çayın ortası,
gecenin ortası.
En güzeli de,
bir çift kahverengi gözün ortası
Zaten en güzeli değil midir,
içilen kahvenin orta’sı..."
Bir çocuk filminin son sahnesinde, bana çok yakın gelen bir cümle duymuştum: "iki tür hikaye vardır," diyordu filmin esrarengiz sihirbazı. "Gerçek hikayeler, ve gerçek olması gereken hikayeler. Bu izlediğiniz ikinci tür hikayelerdendi."
J.R.R. Tolkien'in kült eseri Yüzüklerin Efendisi'de ikinci tür hikayelerden biri, belki de en güzeli anlatılmakta.
KİŞİ KİŞİNİN AYNASIDIR
Bir gün Peygamber Efendimiz (Selamların en güzeli üzerine olsun) arkadaşlarıyla otururken Ebû Leheb meclise giriyor ve Efendimize:
- Yâ Muhammed birçok yerleri gezdim, senden daha çirkinine rastlayamadım.
- Doğru söylüyorsun Ya Ebû Leheb.
- Herhalde dünyanın en çirkini sensin.
- Haklısın Ya Ebû Leheb, diyor Efendimiz.
Biraz sonra Hz. Ali (Selamların en güzeli üzerine olsun) içeri giriyor ve tevafuk bu ya O da:
- Yâ Muhammed Bu dünyada senden güzelini göremedim.
- Doğrusun, Yâ Ali.
- Sana baktıkça içime huzur doluyor.
- Doğrusun Yâ Ali, deyince, meclisteki sahabe:
- Yâ Resûlallâh, biraz önce Ebû Leheb geldi “Ne kadar çirkinsin” dedi. “Doğru söylüyorsun” dediniz; şimdi Ali geldi “Ne kadar güzelsiniz.” dedi. O’na da “Doğrusun” dediniz. Hikmeti nedir? diye sorunca, Efendimiz de:
“İnsan insanın aynasıdır. Kişi kendisi nasılsa, karşısındaki insanı da öyle görür.”
BEN SENİN EN ÇOK
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Şimdiye kadar okuduğum kitaplar arasında en güzeli.Neden bu kadar geç kaldım bu kitabı okumaya bilmiyorum ama harika.Akıcı sürükleyici betimlemeleri o kadar sade ve güzel ki kafamda canladırarak okumak kitabı daha etkileyici kıldı.