Yalanı nasıl sevmediğimi, ondan nasıl nefret ettiğimi bilirsiniz —başkalarından iyi bir adam olduğum için değil, beni üzdüğü için. Bir ölüm tadı, bir ölümlülük lekesi vardır yalanda —bunlar da dünyada en sevmediğim, en nefret ettiğim, en unutmak istediğim şeylerdir. Beni kötü yapıyor, hasta ediyor yalan —çürük bir şey ısırmışım gibi.
Dünyada en sevmediğim şey, sabahtı. Ben bir Parisli kadar sabahtan nefret ederdim. Senelerden beri güneşin doğuşunu seyretmedim. Senelerden beri hayatın yeniden başlayışını görmedim. Görmek de istemedim.
Sayfa 60 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gel gör ki insanları hayattan olduğu gibi romanlara aktarmak, en sevmediğim şey.
Sayfa 20 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yahya Kemal İstanbul'u "Bir Başka Tepeden" şöyle seyreder:
Sana dün bir tepeden baktım azîz İstanbul Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Såde bir semtini sevmek bile bir ömre değer, Nice revnaklı şehirler görülür dünyada Lâkin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yâda Sende çok yıl yaşayan, sende ölen sende yatan Yahya Kemal "İstinye" şiirini de, şu satırlarla bitirir. Eşsiz Boğaz! Şerefli hayalin derindedir! Senden kalan o levhada her şey yerindedir. Yahya Kemal şiirlerini okuduktan sonra, aklıma pek de şiirsel olmayan düşünceler geliyor. Üstadın ölümü, 1958 yılında... Acaba kendisinin görmediği Boğaz köprüleri ile sahil trafik yolları yapıldıktan sonra, kendisi İstanbul'u bir kez daha görse, şiirlerde indirim yapar mıydı diye düşünmeden duramıyorum.
Tanımadığınız kişilerin sohbetlerine kulak misafirliği yapmayı sever misiniz? En sevdiğim şey! Hatta film izlemekten daha çok severim diyebilirim. Kendi hayatımın trajedileri beni hiçbir zaman ağlatmaz, ama bazen bir anne kızın yürüyüşüne bakarken gözlerim yaşarır. Daha dokunaklıdır. Bir de insanların arkadan görünüşleri daha etkileyici galiba. Geçenlerde sevmediğim ve hiçbir zaman sevemeyeceğimi düşündüğüm bir insanı gördüm; tesadüfen önümde yürüyordu bir akşam üzeri. O omuzlarının düşüklüğü, o kafasının hafif yamuk duruşu öyle içime dokundu ki, onu her şeyiyle bağışladım.
Sayfa 101 - Norgunk Yayınları, Nuri Bilge Ceylan.Kitabı okudu
Bir kalabalıkta gözlemleyeceğiniz en net şey şudur: Herkesin elinde telefon , sohbetten doğan tüm boşlukları dolduruyor. Herkese saygı duyuyorum ama kitap okumayanları sevmiyorum. Sevmediğim şey kitap okumaması değil, okumamaktan kaynaklanan bir takım tutumları ya da düşünceleriydi. Aslında bir insanın kitap okumaması kendinden çok çevresine zarar veriyordu.
Reklam
326 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.