Kitap incelemesi
Kitap hakkında söyleyeceğim tek şey zaman kaybı.
1. Kitap en azından mükemmel derecede olmasada okunuyordu. ama bu Kitap yani 2 . Kitap beklentilerimi asla karşılamadı baş karakter Zeyno beni kitaptan soğutu. Okuduğum en bencil ve nankör karakter olabilir hep kendini düşünmesi ve dağları ben yarattım havalarındayken sürekli birilerinin gücünü kullanması .Ve sırf kitapta olay olsun diye sürekli anlamsız bir şeylerin ortaya çıkması onca olayın cözülmesinde ise kitabın sonu geliyor diye oldu bitiye getirilmesi kitabı beğenmeme sebep oldu.kitabı yarım bırakmayı bile düşündüm ama yarım bırakmayı sevmediğim için zorla sırf bitirmek için okudum.
6 ve 7 arasında kaldım o yüzden 6.5/10'da karar kıldım. Gözleriniz o buçuğu da görsün lütfen.
Neyse bu kitap slowburn'ü iliklerinize kadar hissedeceğiniz, karakterlerin özenle yazıldığını düşündüğüm, içinde bazı tuhaf durumlar olan bir kitaptı. Spoi vermeden incelememi yapacağım.
Aurora bir zamanlar annesiyle yaşadığı kasabaya geri
Aşırı klişe bir kitaptı. Güncel kitaplardan biri olmasına rağmen tahmin edilebilir bir kurguya sahipti. Niye bu kadar popüler olduğunu asla anlamadım. Kendimi zorlayarak bitirdim denilebilir. Yine de kafa dağıtmalık okunabilir. Kitapta en sevmediğim klişelerden biri kızın başına bişey gelmediği sürece 300 sayfadır aşık olduğunu anlamadın mı gerçekten? O kadar yaşadığınız şeylerden sonra.Ve tahmin ettiğim her şey çıktı... Buda kitaptan keyif almamı engelledi tabi. Neyse 2. Kitabından daha çok ümitliyim. Başroller bir tık daha iyi gibi.
Küçük DetaylarLauren Asher · Olimpos Yayınları · 20221,722 okunma
Ah bu serii Gizem, bilmece ve sırları seviyorsanız bu seriyi direkt okuyun
İlk kitaba beklentisiz başlamıştım ve büyük bir keyifle okudum. Yazarın anlatımı çok akıcıydı ve karakterlerle birlikte ipuçlarını takip ederken kitap bir anda bitti Tabi ki “yok artık” dediğim noktalar oldu ama kitabın geneli gayet mantıklıydı
Hawthorne Mirası da ilk
Evet kitabımız klasik spor romantizmi olan bir kurguydu, klasik de olsa kaliteli yazılmıştı ve akıcıydı. Konusuna gelirsek bir yanda kadın başrolümüz Anastasia var kendisi bir buz patencisi ve Aaron adında partneri var beraber seçmeler için hazırlanıyorlar.Bir yanda erkek başrolümüz Nathan var o da buz hokeycisi ve takım kaptanı. Olaylar bir gün 2 Buz pistinden birinin bozulmasıyla hem Buz hokeycilerin hem de Buz patencilerin aynı pisti kullanmasıyla başlıyor. Nathan kendi takımı ve Buz patencilerinin anlaşması için Anastasia ile arkadaş olmaya çalışıyor. Ve bu iki güzel arkadaşlık ilk başlarda cinselliğe ordan da 2 aşık olmaya doğru gidiyor...
Evet kitapta en en sevmediğim şey Aaron karakteriydi en başından beri toxic biriydi gerçekten neden ne için yaptığını kitap bitince bile anlamıyorsunuz o kısın saçmaydı. Onun dışında bu spor romantizminde hep olan o cinsellikle başlayan ve tüm sporcuların sanki sadece bunla yatıp kalktığını anlatmalarından gına geldi. Bu kaçıncı okuduğum spor romantizmiydi bilmiyorum ama bu kitap çok övüldü diye başladım açıkçası hiç bir farklı özelliği yok özellikle ben bu kitabı off campüs serisinden Anlaşma kitabına benzettim (bazı kısımları) Genel olarak güzel eğlenceli,bolca romantik içerikli bir kitaptı.
Selamlar. Oncelikle muhtemelen spoiler da olacak bu incelemede cunku spoilersiz yazinca rahat hissedemiyorum. Sanki eksik ve yanlis anlatmis gibi hissediyorum. O yuzden spoilerli olacagi icin kitabi zaten okumus olan kisilere gore yorum yapicam konuyu anlatmadan.
İlk olarak deginmek istedigim sey yayinevi yuzunden sevmedigim seyler. Bu yayinevi
#asimonicamccarty #monicamccarty #highlanderuntamed
Herkese merhaba serisi 1 kitabı asi ile sizinleyim uzun zamandır yazarı okumuyordum neredeyse 4 yıl olmuştur ama bu aralar Hem böyle bahar'ın gelmesi hem de havaların güzel olması ile birlikte aşk Kitabı okumak istedim.Rory Macleod ve Isabel Macdonald iki düşman İskoç klanı çocukları.
"İnsan bütün hayatını, sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım."
İnsan bütün hayatını gerçekten insan gibi yaşadığında yalnızlık kaçınılmaz oluyor. Bu çocukken de böyle değil miydi zaten ya sen kendini onlardan çekiyorsun ya da onlar seni dışlıyordu. Bir de "Sen değil biz kazandık." edasıyla yapıyorlardı bunu. Dışlamayı
Hayatımda bazı insanları sevmediğimi düşündüğüm zamanlar olmuştu. Ama sonradan sevmediğim şeyin sadece davranışları ve sözleri olduğunu gördüm. Artık onların masum kalplerini seviyordum. Kalpleri bir zamanlar dünyanın onlara mutluluk getireceğine ve onlara iyi bakacağına inanmıştı. Fakat bekledikleri gibi olmayınca canları yanmıştı ve bunun hayal kırıklığıyla doğru olmayan tepkiler vermeye başlamışlardı. Ben de onlardan farklı değildim. Ben de kendi acılarım ve hayatın umduğum gibi ilerlememesi yüzünden yaşadığım hayal kırıklıkları sebebiyle başkalarının acı çekmesine sebep olmuştum. Etrafındakilerin acısına maruz kalarak güveni kırılan o küçük kız da kendi acısıyla tepki vermişti.
Merhaba. Grubumla birlikte bu ayın okunan kitabı Margaret Atwood'un "Damızlık Kızın Öyküsü" oldu. Akıcı ve merak ettiren bir konuya sahip fakat sevmediğim bir kitap oldu.
Evet merakla okudum ama hem baş karakterin davranışlarından kaynaklı bir hayal kırıklığı hem de sonu tatmin etmedi. Aslında eğer kitabın devamı uzun yıllar sonra
Stefan Zweig özlemimi giderdiğim bir eser oldu. Uzun zamandır okuyamıyordum Zweig çünkü elimde okuyabileceğim eseri kalmamıştı ve neredeyse çoğu eserini okuduğum için sınırlı seçeneğim var artık. Hepsini tüketmek istemiyorum ama külliyatını tamamlamak istiyorum kesinlikle.
Konusundan kısaca bahsedersem;
Hayatta tırnaklarıyla kazıyarak yol alan, kimya
sadece bir karakteri sevmedigimden bahsediyorum (neden sevmedigim vs yok) onun disinda hic spoiler yok. zaten genel olarak icerikten pek bahsetmiyorum.
aslinda bu kitap hakkinda cok soyleyecek bir seyim yok. ayrica agzimi actigim anda
Elif tarafindan oldurulmekten inanilmaz korkuyorum. lutfen aileme zarar verme.
ben kitaptan bayagi keyif
Bir Kadın, Annie Ernaux’un annesini anmak için yazdığı bir metin. Roman ya da yaşam öyküsü değil, yazarın “ bu dünyadan annem geçti” demesinin bir yolu, unutulmasın istiyoruz çünkü sevdiğimiz ölünce. “Annem hakkında yazıyorum çünkü onu dünyaya getirme sırası sanırım bende “ diyor zaten Ernaux. Mümkün olabildiği kadar. Hayatta kalanın tutunuşu gibi. Arkada kalan olmak hiç kolay değil.
Metin çok kısa, 53 sayfa. Kısalığına rağmen her cümle anneye , ilişkiye ve toplumsal yaşama dair çok güçlü bir anlatış sunuyor. Ernaux annemle vedalaşıyorum diye çıplaklığından ödün vermiyor, neyse o.
Neyse ben sadede geleyim. Ben kitabı okurken evlat rolüme değil de anne rolüme gittim daha çok. Hayatımızın bu değişim döneminde nasıl gitmem… Can, sanırım büyümek yokluğunu hissettiklerimizin peşine düştüğümüz bir serüven çoğu zaman ya da bir yandan diyelim ve ebeveynlik de bunun için öyle uygun bir araç ki… Bundan azade bir ebeveynlik mümkün mü, bilemiyorum. Elimizden geldiğince yenik düşmemeye çalışıyoruz ama en temel kararlarımızda en baskın olan yine yokluğunu hissettiklerimiz ve kaygısını büyüttüklerimiz oluyor. Acaip bir şey. Ebeveynlik bu yüzden çok zor, en zor yanı bu, zihnini ve deneyimlerini asla susturamıyorsun. Bu arada susturabilseydin zenginleştiren kısmı da giderdi :) Benimle ilgili en sevdiğin ve benimle ilgili en sevmediğim şeyler aynı kaynaktan besleniyor sonuçta. Çocukluğuna indiğin zamanlarda hatırla bunu
2.kitabıyla Annie Ernaux’la samimiyetimiz arttı ama biraz da yetmedi. Devam…
Bir KadınAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,589 okunma