Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Enes (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: " Sizler gözünüzde küçülttüğünüz bir takım işler yapıyorsunuz. Halbuki biz onları Rasulallah (s.a.v) zamanında helak edici şeylerden sayardık."
Kalbimiz, bir hurma ağacından daha sevgi dolu olmalı değil mi?
Câbir b. Abdullah (r.anh) anlatıyor: Allah Resûlü cuma hutbesini verirken bir hurma ağacına yaslanırdı. Ensar'dan biri şöyle bir öneride bulundu: Yâ Resûlallah, sana bir minber yapsak olmaz mı? Efendimiz de: "İsterseniz yapın." buyurdu. Hemen bir minber yaptılar. Cuma günü geldiğinde, Allah Resûlü yeni yapılan minbere çıktı. O sırada daha önce yaslandığı hurma ağacı, bir çocuğun ağlaması gibi etkili bir ses çıkararak inledi Resûlü Ekrem, minberden indi ve ağacı kucakladı. Ağaç, sakinleştirilen çocuğun nazlanması gibi inlemeye devam ediyordu. Câbir der ki: "Hurma ağacı, duyduğu zikirlerden mahrum kaldığı için ağlıyordu." Hz. Enes'ten gelen bir rivayette Allah Resûlü şöyle demiştir: "Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; onu yatıştırmış olmasaydım, Allah'ın Resûlü'nden ayrıldığı için duydugu üzüntüden dolayı, kıyamete kadar inlemeye devam edecekti. Sonunda, Allah Resûlü emretti de hurma ağacı toprağa gömüldü.
Sayfa 412Kitabı okudu
Reklam
İsrå ve mi'rac hadisesine yönelik tartışmalı en önemli mesele bu hadisenin gerçekleşme şeklidir. Bu hususta hadisenin uykuda yani sadece ruh ile meydana geldiğini beyan edenlerle, uyanık yani beden ve ruh birlikte gerçekleştiğini beyan edenler mevcuttur. Mi'rac'ın sadece ruh ile gerçekleştiğini müdafaa edenlerin delil olarak kullandıkları hususlardan biri Hz. Aişe (r.a.) 'nın aktardığı rivayette 'bedeninin yatağından ayrıldığını hissetmedim. ifadesinin bulunmasıdır. İkinci olarak Enes b. Malik (r.a.) rivayetinin 'Resulullah Mescid-i Haram'da uyurken şeklinde başlaması ve Hz. Muaviye (r.a.) 'ın da bu görüşte olduğunun naklidir. Son olarak Huzeyfe (r.a.) 'dan da sadece ruhen gerçekleştiği yönünde gelen rivayettir. Tabiînden Hasan-1 Basrinin de bu görüşte olduğu nakledilmişse de onun aksi kanaatte olduğunu bildiren aktarımlarda mevcuttur. Mi'rac hadisesinin beden ve ruh birlikte olduğunu beyan eden rivayetleri zikretmeden evvel sadece ruhla olduğunu bildiren rivayetlere yönelik itirazları zikretmek uygun olacaktır. Hz. Aişe (r.a.) 'nın rivayeti ile ilgili en güçlü itiraz onun bu hadisede şahit olduğu bir olayı nakledemeyeceği, henüz Peygamber (s.a.v.) ile evlenmemiş olduğudur. Öte yandan Peygamber (sau) 'in bu hadiseyi bildirmesinin akabinde birçok Kureyşli yalanlamış, hatta irtidad edenlerin bulunduğu söylenmiştir. Eğer bu hadise rüya ile gerçekleşmiş olsaydı kimsenin yalanlaması yahud irtidadı makül olmazdı
Sayfa 101Kitabı okudu
Enes bin Malik'e (r.a.), "Bize dua et." dediler. O da "Allahümme Rabbena atina... " duasını okudu. "Daha çok dua et." dediler. Yine aynı duayı okudu. Tekrar "Daha fazla dua et." dediler. Enes bin Malik (r.a.), "Siz ne istiyorsunuz? Ben sizin içinAllahü Teala'dan dünya ve ahiret hayırlarını istedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu duayı çok okurdu." dedi. Allahü Teala, bu dua ile dua edeni Kur'an-ı Kerim'inde medhetmiş ve ona fazlından ve rahmetinden nasıb vermiştir.
Tövbe
23- İbni Abbas ve Enes b. Malik (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ademoğlunun altından bir vadisi olsa iki vadisi olmasını ister. Onun ağzını ancak toprak doldurur. Ama Allah tevbe edenin tevbesini kabul eder." (Buhârî ve Müslim)
"Şüphesiz zaruret dışındaki her bina, sahibi için vebaldir."
Hz. Enes (r.anh) anlatıyor: Bir gün Peygamber Efendimiz (sav), Medine'yi bizimle birlikte dolaşmaya çıktı. Yüksekçe bir konak gördük. "Kimindir bu konak?" diye sordu "Ensâr'dan falan zâtındır." dediler. Resûlullah sustu. Resûlullah bunu unutmamış olmalı ki, bir gün o evin sahibi kendisine selam verdiğinde adamın selamını almadığı gibi yüzünü de diğer tarafa çevirdi. Bu durum, birkaç kez tekrarlandı. Adamcağız, Peygamberin kendisine gönül koymuş olduğunu anlayınca sahabilere, "Vallahi, Resûlullah'ın bana niçin böyle davrandığını anlayamıyorum." diyerek yakındı. Onlar da, "Resûlullah dolaşırken senin yüksekçe yapılmış evini gördü." dediler. Ensâr'a mensup olan bu şahıs hemen geri döndü, evini yıkıp yerle bir etti. Bu hadiseden sonra, Peygamber (sav) yine bir gün dolaşmaya çıkmıştı. O evi göremeyince: "Yüksek eve ne oldu?" diye sordu. "Yâ Resûlallah! Evin sahibi bize, senin kendisinden yüz çevirdiğindem yakındı. Biz de sebebini bildirdik. O da, konağı yıktı." dediler. Allah Resûlü: "Allah onu bağışlasın! Allah onu bağışlasın! Allah onu bağışlasın! Şüphesiz zaruret dışındaki her bina, sahibi için bir vebaldir!" buyurdu.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Sen sağsın ya... Bütün musibetler bana hafif gelir!
Enes b. Mâlik (r.anh) anlatıyor: Uhud Harbi'nin vuku bulduğu gün, Medineliler (Resûlullah'ın öldürüldüğünü duyunca) şehri terk etmek üzere harekete geçtiler ve: "Muhammed öldürülmüş!" dediler. Medine'nin her tarafından çığlıklar yükseliyordu.O sırada, Ensâr'dan ihramlı bir kadın, durumu öğrenmek üzere yola çıktı ve savaş alanına vardı. Burada babasının, oğlunun, kocasının ve biraderinin cesetleriyle karşılaştı; ama önce hangisinin cesediyle karşılaştığını bilmiyorum. Kadın harp alanında maktuller arasında yürürken, "Bu kim?" diye soruyor, oradakiler "Baban, biraderin, kocan, oğlun!'" diye cevap veriyorlardı. O ise ısrarla "Resûlullah'a ne oldu?" diye soruyordu. Nihayet, "İleride!" dediler. Kadın, Resûlullah'ın yanına varınca Allah Resûlü'nün elbisesinin kenarından tuttu ve: "Ey Allah'ın Resûlü! Anam babam sana kurban olsun! Sen sağsın ya, kim öldürülmüşse öldürülmüş olsun, umurumda bile değil! Bütün musibetler bana artık hafif gelir!"' dedi.
Sayfa 101Kitabı okudu
Enes(r.a)dan rivayet edilmiştir. Peygamberimiz şöyle buyurdu; Şüphesiz şunlar kıyamet alametlerindendir. İlmin kaldırılması, cahilliğin yerleşmesi, açıkça şarap içilmesi, zinanın yaygınlaşması. (Buhari)
Sayfa 268Kitabı okudu
Enes b. Malik (r.a.)'dan. Rasûlüllah (s.a.v.): "Zâlim olsun, mazlum olsun, kardeşine yardım et. "buyurdu. Oradakiler: "Ey Allah'ın Rasûlü, şu mazlumu anladık, ona yardım ederiz ama zâlime nasıl olur da yardım edebiliriz?" dediler: "Ellerinin üzerinden tutarsın / zulüm yapmaktan alıkorsun."buyurdu.
Sayfa 374 - Yeni Şafak (1. Cilt )Kitabı okudu
Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin Namazı
"Nebiler Sultanı'nın güzel vasıflarını, hiç durmadan devamlı olarak şerh etsem, yüzlerce kıyamet geçer de yine bitmez." Mevlâna Kuddise Sirrûh Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hiç günahı olmadığı halde, gündüzleri; devlet, millet ve din işlerini yürütüyor, geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar namaz kılmakla
Reklam
Enes (r.a.)'dan, Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Miraca çıkarıldığımda birtakım kimselerin yanından geçtim. Bu kimselerin bakırdan tırnakları vardı ve parmaklarıyla yüzlerini ve bağırlarını tırmalıyorlardı. Ben: "Ey Cebrail, bu adamlar da kim?" dedim: "Bunlar insanların etlerini yiyorlar ve namuslanna dil uzatıyorlardı." dedi."
GÖZ ZİNASI
Målikin oğlu Hazret-i Enes (r.a.) dan rivayet ediliyor: Ben yolda giden bir kadına rastladım. Ve keskin bakışlarla ona baktim. Kadının güzellikleri hakkında düşündüm. Ve böylece Hazret-i Osman'ın huzuruna girdim. Osman (r.a.) beni görünce şöyle haykırdı: Sizden herhangi biriniz, iki gözünden zinanın eseri zá- hir ve bahir olduğu halde huzuruma giriyor! Ya Enes! Sen bilmez misin? İki gözün zinası, namahrem bir kadına bak- maktır. Allaha yemin ederim, ya sen bu günahtan tevbe ede- ceksin veya seni cezalandıracağım! Bu söz üzerine ben şöyle îtirazda bulundum: Resûlüllahtan sonra vahy var mıdır? Hazret-i Osman: - Hayır! Resûlüllahtan sonra vahy yoktur. Fakat basîret, burhan ve doğru firaset vardır. (Yani ben basiret ve firâse- timle bunu anladım).
Enes (r.a.)'dan. Bir kimse: "Ey Allah'ın Rasûlü, ben şu 'Kulhüvellahü Ehad" suresini çok seviyorum." demiş. O da: "Bu sureyi sevmen, seni cennete koyar. "buyurmuştur.
267 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.