Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eşref Saat
Nedir bu içimde kopuşan sevinç Ölecek miyim ne...
Kitap tavsiyeleri buyurun
Kuran-ı Kerim (Hasan Basiri Çantay meali ) Siyer-i Nebi (muhtasar) Edebü’d-Dünya Ve’d-Din (İslam’da Dünya ve Din Edebi), İmam Maverdi Edep Eğitimi, Muallim Naci Batılılaşma İhaneti, D. Mehmet Doğan Türkçe Düşünmek, Türkçeyi Düşünmek– D. Mehmet Doğan Eğitim Felsefesi, Saffet Bilhan Eğitim Felsefesi, Hilmi Ziya Ülken Türk Tefekkürü Tarihi, Hilmi
Reklam
Izdırap
Duygularım savaş halinde Öyle patlamalar oluyor ki Bedenim yerle yeksan. Gözlerim, duygu patlamarının tozuyla dağlanmış Yüreğim inleyen organlarımın ölüm sesiyle mühürlenmiş. Öyle çetin bir savaştı ki
"Modernizmin Put Galerisi..."
- " (...) Modernite denilen soğuk yüz, yaklaşık üç yüz yıldır kullanabileceği ne varsa içini boşaltıp nemalandıktan sonra kendine bir evren inşâ etmektedir. İlk ortaya çıktığı dönemlerde materyalist eğilimleri ağır basan bu idrak biçimi, mukaddes olan ne varsa hayatın dışında bırakarak seküler bir ahlâkı, totaliter ve tanımlayıcı bir konsepti, insanı yalnızlaştırıcı ve öteki olarak belirlediklerine karşı müdahale edici bir tarzı ifade eder. Allahsız bir zamanda insanı insan yapan (eşref-i mahlukat) değerleri devre dışı bırakarak, tamahkar, tahammülsüz, içeriksiz ve makinalaşmış bir türü icad etmenin peşindeki modernite, her korkudan bir tanrı yontarak yaşadığımız dünyayı put galerisine dönüştürdü. Gündelik yaşamı yirmi dört saat esasına göre yeniden organize ederek klişe/tekdüze bir hayat tarzını dayattı. Böylesi bir tarza itiraz edebilecek kim ve ne varsa zaman dışı, tarih dışı ve dünya dışı ilan edilerek sistem düşmanı olarak gösterildi..." (Ferhat Kalender, Yolcu Dergisi, 63. Sayı)
Katılımcılar ve Yorumlar: #5801199 Kurallar: #5782014 (BUTUNLESTIRILMIS HIKAYE) Islak, nemli ve soğuk bir akşamdı. Herkesin akşam yemeği için evlerine girip sıkıca kapısını kilitlediği Medine Sokak’taki lambalar yeni yeni ışıldamaya başlamıştı. Evlerden sokağa taşan çocuk çığlıkları
Duygularım savaş halinde Öyle patlamalar oluyor ki Bedenim yerle yeksan. Gözlerim, duygu patlamarının tozuyla dağlanmış Yüreğim inleyen organlarımın ölüm sesiyle mühürlenmiş. Öyle çetin bir savaştı ki
Reklam
Mustafa Kemal Paşanın cephede okuduğu şiir "KİN"
Şair ruhlu Emin Bülent Serdaroğlu Galatasaray futbol takımının ilk Türk kaptanıdır. Balkan savaşına gönüllü olarak gider. Birinci Dünya Savaşı'nda da, yedek süvari subayı sıfatıyla Suriye ve Çanakkale cephelerinde bulunur. Balkan savaşı yıllarında yazdığı ''Kin'' adlı şiiri Genç Kalemler dergisini çıkaran Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip ve arkadaşlarınca takdir edilir. Bu münasebetle Genç Kalemler, Emin Bülent'e "Genç Kalemlerden Kin Şâirine" yazılı bir saat ve kordon hediye eder. Garbın cebin-i zalimi affetmedim seni , TÜRK'üm ve düşmanın sana kalsam da bir kişi..! Ben şurezar-ı kalbimi kinimle süslerim , Kalbimde bir silah ile ferdayı beklerim . Kabrinde müsterih uyu ey namdar atam ! Evladının bugünkü adı sade intikam..! Aynı şiirin yukarıdaki iki mısrasını Atatürk, Çanakkale'ye saldıranlara karşı koyarken bağıra bağıra okuduğunu hatırlar ve Millî Mücadele'den sonra şâiri görüp tanımak ister. 1932 Eylül ayında ilk dil kurultayının toplandığı sıralarda Atatürk, Ruşen Eşref kanalıyle Emin Bülent'i Dolmabahçe Sarayı'na yemeğe davet eder; hem bu şiirle ilgili hatırasını anlatır ve hem de şâirinden Kin şiirini dinler. EminBülentSerdaroğlu
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Kitap Şuuru- (24.) 1000kitap.com sitesi Hediye Kitap Kampanyası'na Davet. 5 Kitap ikram ediyoruz. Kitap Şuuru sayfası olarak her hafta şartlarımızı yerine getirme vaadinde bulunan takipçilerimize kitap hediye ediyoruz. Bu hafta birbirinden farklı, birer adet olmak üzere toplam 5 kitabı müdavim ve takipçilerimize hediye edeceğiz. Sonuçları 25
Reklam
Tebrizli Şems'in 40 Kuralı
1.kural: Yaradani hangi kelimelerle tanimladigimiz, kendimizi nasil gördügümüze ayna tutar. Sayet tanri dendi mi öncelikle korkulacak, utanilacak bir varlik geliyorsa aklina, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çogunlukla. Yok, eger, tanri dendi mi evvela ask, merhamet ve sefkat anliyorsan, sende de bu vasiflardan bolca mevcut demektir. 2.
Şems-i Tebrizi nin 40 kurali
1.kural yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla...yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut
Atatürk'e Kırşehir öğretmenleri bir şikayet mektubu yollamışlar, bir kaç aydan beri aylıklarını alamadıklarını bildirmişlerdi. Atatürk'ün akşam yemeğine misafirleri vardı. Eğitim Bakanı Hikmet Bey'i çağırdı. Kar yağıyordu. Bakanın arabası Çankaya yokuşunu oldukça zor tırmandı. Atatürk yemeğin sonuna doğru öğretmenlerin şikayetini açtı. Hikmet Bey durumu idare etmeye yöneldi, sanki bir kaç aydan beri kar varmış gibi, ''Havalar kış, belki de onun için postalar işlememiştir'' diyerek aylıkları geciktirenleri korumak gafletinde bulundu. Atatürk dehşetli içerledi: ''Yaa, demek kışın kuşatması altındayız. Demek onun için öğretmenler bir kaç aydır aylık alamıyor, sonunda bana başvurmak zorunda kalıyorlar. O halde şimdi kalkar gider hem yolu açarız, hem Kırşehir'de öğretmenlerin derdini yakından dinleriz''. Yavere ''Yola çıkıyoruz'' dedi. 31 Ocak 1934 gece yarısı otomobillerle yola çıkıldı. Misafirlerden bazılarını ve Genel Sekreter Ruşen Eşref Ünaydın'ı da birlikte götürdü. Bir ara sis yüzünden yolu kaybettiler. Bir köy kahvesine sığınarak sobayı yaktırıp ısındılar. Tekrar yola çıktılar. Bütün otomobiller yolda iki kez kara saplandı. Ancak saat 17.00'de Kırşehir'e gelebildiler. Atatürk bütün öğretmenleri çağırdı. Hepsini dinledi. Tabii hepsinin aylıkları tıkır tıkır ödenmişti. Kusurluları unutmayacakları biçiminde azarladıktan sonra dedi ki: ''Herkesten ve herşeyden önce öğretmenlerin aylıkları verilecek. Öğretmenlerin değerini, önemini anlamayanın aramızda yeri yoktur''.
95 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.