Küçücük bir çocuktum
Sebebini bilmeden
Sokağa çıkamadık
İhtilal oldu sandık
Sonra biraz büyüdük
Alfabeyi bitirdik
Azı dişim çıkmıştı
Sünnet bile olmuştu
O kadar yalnızdık ki canım ablam, bir gök parçası vardı baktığında, bir küçük tarla bir de ablamla ben. Allahı boşver. O gözetse serçeleri gözetir kış günleri yem bulduraraktan ki bize yaramaz. Hiç bir zaman serçe olmadım ki canım ablam, gözetilmedim ki. Kopardım aldım, evelallah.
Motorlar yaklaşırken, Çavuş askerlerini topladı, "Bana bakın.." dedi, "..Üzerinde durduğumuz, ayağımızı bastığımız yer ata yadigârıdır, vatanımızdır. Ha anamızın ırzı, ha vatanın ırzı. Bu gelenler de ırz düşmanları. Ona göre dövüşeceğiz. Bu ırz düşmanlarını geldiklerine pişman edeceğiz."
"Evelallah!"
Her gece subaylardan Türk tarihinin kahramanlarının öğrenerek eğitilmişlerdi. Şimdi unutulmaz kahramanlar olarak tarihe geçmek sırası kendilerindeydi. Bunu seziyorlardı. Herkes yerini aldı, duasını etti. Sessizce beklediler. Çevrede hiç canlı kalmadığını sanan İngilizler neşe içinde kumsala çıkmaya başlayınca, Mehmet Çavuş askerlerinin beklediği emri verdi:
"Haydi bismillah. Ateş!"
Otuz bir tüfek birden patladı.
O kadar yalnızdık ki canım ablam, bir gök parçası vardı baktığımda, bir küçük tarla birde ablamla ben. Allahı boşver. O gözetse serçeleri gözetir kış günleri yem bulduraraktan ki bize yaramaz. Hiçbir zaman serçe olmadım ki ablam, gözetilmedim ki. Kopardım aldım evelallah. Her şey karşılıklı olmalı.
Ey akıl, nasıl da delinmez küfen?..
Kadınlar iki ?X', erkekler bir ?X'bir de ?Y' kromozomu taşırlar. Yirmi üç homolog çiftten oluşmak şartıyla.
Hâl bu ise, kadın milletinde kırk altı tane ?XX', erkek milletinde kırk altı tane mikroskobik ?XY' kromozomu var demektir. Sapına kadar erkek bir pala, ?Sapına kadar erkeğiz evelallah!' böbürünü bu
Yarbay Nidai ayağa kalktı, katılanları selamladıktan sonra kayıkçılara seslenerek, "Yaz-kış demeden ordu malını karşıya taşıdınız..." dedi, "..bugüne kadar bu hizmetinize karşılık bir kuruş bile almadınız. Ama bombardıman sırasında kayıklarınız tahrip oldu. Pek azı kurtuldu. Bunu öğrenen Ankara son taşıma hizmetinizin bedeli olarak biraz para yolladı.."
Bir subaya baktı. Subay içi kağıt ve madeni para dolu küçük bir torbayı Nidai'ye uzattı.
Torbayı Kaptan'ın önündeki masaya bıraktı. Kayıkçılar bozuldular. İlyas Kaptan hayal kırıklığı içinde ayağa kalktı. Nidai telaşla, "Yaranızı sarmaya yetmeyeceğini biliyorum" diye durumu idare etmeye çalışınca, İlyas Kaptan "Dur beyim..." diey terslendi, "..yanlış anladın. Bizim itirazımız miktarına değil, parayadır. Para istemeyiz. Yeni kayıklar yapılıyor. Evelallah hizmeti aksatmayız. M. Kemla Paşa'nın ellerinden öperiz. Bizi sevindirmek istiyorsa, şu alçak düşmanı tepelesin."
Eliyle torbayı Nidai'ye doğru itti.
Otelin hazırlık döneminin başlangıcı olarak belirledikleri günden bu yana
bir buçuk ay geçmişti. O zamandan beri de Serhat’la arkadaş olmuşlardı.
Ama Serhat Kuran kursundan yetişmiş, beş vakit namazında ve aklını din
konularıyla bozmuş biriydi, iyi çocuktu ama bu dünyaya sadece
neyin günah, neyin günah olmadığını anlamak için gelmiş
Kitabının sonunda "Evelallah yaparsınız Gazanfer Bey..." başlıklı yazısı ile büyük ustayı andığı duygu dolu, kadirşinas yazısı ile güldürürken ağlatmayı da başardığı çok keyifle okuduğum bir Gülse Birsel kitabı. İnsan kitabı okurken; 'ne güzel, ne akıllıca mizah yapan bir Türk kadını' diye düşünmeden edemiyor.
Sizlere gelecek olursak
Sizler yani bana (felsefecileri savunmaya kalkanlar!) Benim için (Yeter filozoflarla uğraştığın diyenler!) şunu özellikle belirtmek isterim ki benden 1000lerce yıl önce yaşamış bi adamın fikirleri benim sorunum değil herkes gibi oda öldü ve yaşadığı hayatın hesabını veriyor bizim asıl derdimiz yüzlerce-binlerce yıl önce