Türkiye'de son yıllarda yaşanan göç hareketliliği öncekilerden biraz daha farklı görünüyor. Türkiye'den Avrupa'ya 1960'larda ekonomik nedenlerle başlayan göç hareketinde 2016'dan bu yana dikkat çekici bir değişim gözleniyor. Türkiye'nin beyin göçü tarihte sayısal anlamda benzeri görülmemiş bir noktaya ulaştı..
Sayfa 51 - Mundi KitapKitabı okudu
Arka mahalle gençlerinin yüzde 43'ü, orta-yüksek gelir grubu gençlerin yüzde 61'i Türkiye'de yaşamayı olumsuz ifadelerle tanımlıyorlar. Yaşam deneyimleri daha zengin olmasına karşın geleceğe yönelik daha kötümser olan bu gençlerin yüzde 44'ü, "Bundan beş-on yıl sonra Türkiye'de olmak istemem," diyor. Bundan beş yıl sonra Türkiye'de yaşam koşullarının daha iyi olacağına inanan yüksek gelir grubu Z kuşağının oranı yüzde 9,7..
Sayfa 50 - Mundi KitapKitabı okudu
Reklam
Aşkın bağlarının nasıl geliştirileceğini, besleneceğini öğrenmek önemli bir meseledir. Sevgi dolu bağlanma, bize, hayatla baş etmemizi ve hayatı güzelce yaşamamızı sağlayan güvenli ağları sağlar. Hayatımıza anlamını veren şey de budur. Ölüm döşeğindeyken çoğumuz için en önemli şey, en çok değer verdiklerimizle olan bağlarımızın niteliğidir. İçgüdüsel olarak biliyoruz ki, ilişkilerde bağlanmanın gerekliliğini kim kavrarsa daha iyi bir hayat yaşar. Oysaki kültürlerimiz, bizlere bağlanmaktan çok rekabet etmeye yönlendirir. Milyonlarca yıllık evrim boyunca aidiyet ve yakın temas aramaya programlanmış olmamıza rağmen, sağlıklı insanları başkalarına ihtiyaçları olmayan insanlar olarak tarif etmekte ısrar ediyoruz. Bu, toplumsallık duygumuzun, daha kısa sürede işlerimizi halletme ve hayatlarımızı daha çok kazançla doldurma kaygıları tarafindan günden güne zedelendiği böyle bir zamanda özellikle tehlikelidir.
Sayfa 217 - CK Yayınevi, 1. Baskı, Eylül 2015.Kitabı okudu
Daha önce de belirtildiği gibi, olumsuz duyguların bastırılmasını zorunlu kılan bir ortamda yetişmiş olmak düşmanca eğilimlerin gelişmesine ve insanın kendisine yabancılaşmasına neden olur. O halde, olumsuz duyguların bilincinde olmayan bir insan için bu konuda bir çıkış yolu olabilir mi? Böyle bir soruya olumlu bir karşılık vermek, daha önce
Korku olarak bildiğim şey evrim geçirmiş, artık korku duymanın korkusunu yaşar hale gelmiştim.
Duygusal zihin akılcı zihinden çok daha hızlıdır ve bir an bile durup ne yaptığını gözden geçirmeden eyleme atılır. Bu hız, düşünen zihnin bir işareti olan ölçülü ve analitik düşünmeye imkân tanımaz. Evrim süreci içinde bu hız, büyük olasılıkla, neye dikkat edilmesi gerektiğinin ve -örneğin başka bir hayvanla karşı karşıya gelindiğinde oluşan ihtiyat halinde- ‘ben bunu yer miyim, yoksa o mu beni yer?’ gibi soruların yanıtını anında verme zorunluluğundan ortaya çıkmıştır. Bu yanıtlar için durup düşünmeye fazla zaman harcamayan organizmaların, yavaş tepkili genlerini aktarabilecekleri bir şey üretme olasılığı çok azdır
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.