Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kim yalnızca burnuyla değil gözleri ve kulaklarıyla da koklarsa, bugün adımını attığı neredeyse her yerde bir tür tımarhane havası, hastane havası sezinler, insanlığın kültür bölgelerinden söz ediyorum elbette, şimdilerde yeryüzünde var olan her tür “Avrupa”dan. Hastalıklılardır insan için en büyük tehlike: kötüler değil, “yırtıcı hayvanlar” değil. Daha en başından kazaya uğramış olanlar, ezilmişler, yıkılmışlar - onlardır, en zayıf olanlardır insanlar arasında yaşamı en fazla baltalayanlar, yaşama, insana,kendimize güvenimizi en tehlikeli biçimde zehirleyenler ve sorgulayanlar.
Sayfa 115 - KabalcıKitabı okudu
Sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla şimdi bir pembeyi kovuşturuyor omzundan yukarıya üç polis deli ediyor onları saçlarında bir karanfil çok bir karanfil azala azala. en saklı yerlerinden en güzelliğin
Reklam
“Adalet için ölenler, bütün çağlarda, birbirlerine ‘kardeş’ demişlerdir. Şiddet, hepsi için, ezilmişler topluluğu yararına, düşmana yöneltilir. Ama devrim tek değerse, her şeyi ister, hatta hafiyeliği, dolayısıyla dostluğun kurban edilmesini bile.”
72 syf.
10/10 puan verdi
"En saklı yerlerinden en güzelliğin çıkıyor Ansızın doğan hayvanlar gibi güzel Bakınca bir şiir canlıyorum dünyaya Yapılan bir şeydir şiir, yuvarlak, kırmızı, geniş En genişi en kırmızısı o ezilmişler katında Şimdi bir gizliyi kovuşturuyor Gözlerinden içeriye üç polis Deli ediyor onları mısralarımda Bir karanfil az Bir karanfil çoğala
Yerçekimli Karanfil
Yerçekimli KaranfilEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20215,2bin okunma
''Savaş bu, çekecek içine; tüm huzurlu insanları. Aldırış etmemeyi, zorluk çıkarmayı kıracak; öfkesine yenik düşen insanları ezecek. Nefret demir parmaklıkları donatacak; tadı tuzu kaçmış bedenlere acımasız bir taarruz esecek. Silahlanacak tüm hakkı yenilmişler, ezilmişler, sindirilmişler; çıkacak bu yangında, yanacak yer beğenecek herkes. Seni, beni yiyip bitiren toprak; acelesini gösteremeyecek bu günlerde, ezileceğiz karanlık bulvarlarda. Çıldıracağız acı tüten sokaklarda, yalpalayarak düşeceğiz elimiz, kolumuz kopmuşken yere sabitlenmiş bombalara; parçalanacağız, kan doğuracak topraklar, ağıt yakmaya fırsat bulamayacak anneler. Dağılıp gideceğiz, savrulup gideceğiz, ardımızdan ağlayacak bir çift göz bile kalmayacak. Biz kimiz, bizler savaşları seven, ayrılıkları seven, insanlığı unutan; iki yüzlüleriz. Nasıl düşünürüz iyi ölümleri!'' Z.a
Tek Yol Delirmektir
Bir delinin bile delirmesi gerekir kurtulabilmesi için. O halde yılgınlar, o halda bırakılmışlar, korkmuşlar, ezilmişler, tutunamamışlar, bıkmışlar, konuşamayanlar, anlatamayanlar, tüm vidalar, kerpetenler, çekiçler, sistemin tüm dişlileri; delirmek isteyip de deliremeyenler, ölmek isteyip de ölemeyenler, sevmek isteyip de sevemeyenler, ağlayamayan, gülemeyenler gelin beraberce delirelim! Belki o zaman sevebiliriz. "Dünyanın dokunamayacağı bir sevmek için, tek yol delirmektir." diyerek, en zoru deneyelim.
Reklam
506 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap Yorumu//Kumdan Kale İmparatorluğu-Kayla Olson . Güce karşı çıkan ayaklanma ve oluşan yeni güç.. ezilmişlerin iktidarı ele geçirmesiyle oluşan yeni ezilmişler. Düzen hiç değişmiyor, gücü hele geçiren diğerlerini, kendinden olmayanı hep eziyor ve bu gerçekliği acımasızca yüzümüze vuruyor yazar. . Başından itibaren heyecanı, gizemi bir kere bile azalmayan, durulmayan, sizi kendine bağlayan özgün bir kurgusu olan distopya. Normalde okuduğumuz kitaplarda en başta sakin başlayıp ilerleyen süreçte hareketlenen durum akışı bu kitapta yok. Özellikle genel distopyalardaki gibi bir durumun içinde gelişip sonu kaçmakla bağlamak yerine olay kaçıştan başlıyor. Distopik ortamdan kurtulduğunuzda daha da kaosa sürüklenseniz ne yapardınız. Ben böyle bir kitap daha önce okumadım sayın seyirciler Kesinlikle filmi yapılmalı ️ Görsel zevke ulaştıracağına eminim. . Savaştan önce Eden’ın güzel bir hayatı vardır. Sonra devrim olur ve her şey değişir. Kurt Sürüsü adında güçlü bir grup dünyayı ve kaynaklarını kontrol altına alır. Ailesini ve arkadaşlarını öldürür, onu tutsak eder. Ama Eden’ın Kurt Sürüsü’nün elinde can vermeye hiç niyeti yoktur. Sürünün elinden kaçıp yeryüzündeki son tarafsız bölge olan Sığınak Adası’nı bulmayı başarır. Ne var ki Eden’ı ve beraberindekileri burada da kötü bir sürpriz beklemektedir. Ölümcül tuzaklarla ve hiç beklemedikleri düşmanlarla dolu olan bu ada arkalarında bıraktıkları dünyadan çok daha tehlikeli bir yerdir. Adadaki ilk gecelerinde ortadan kaybolan arkadaşlarını ararken ölümün kol gezdiği bu yerde her biri kendi korkularıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Kumdan Kale İmparatorluğu
Kumdan Kale İmparatorluğuKayla Olson · Go! Kitap · 201753 okunma
Fransa, 1812’de şunu ilan ediyor: “Baylar, bayanlar, 1812 yılı şubat ayının ilk günü sabahında Fransız devleti, Cezayir devletinin başşehri el-Cezire’yi denizden ve diğer yollardan bombalayacaktır. Bu bombardımanı seyretmek isteyen kimseler bu adrese gelebilirler; biz, onları, bu hadiseyi yakından seyretmeleri için özel yerlere götüreceğiz!” Bu bildiri, hümanizmin zirvede olduğu dönemde, Victor Hugo’nun Sefiller’i yazdığı bir dönemde yayınlanıyordu. Kalpleri mahrumlar, yoksullar ve ezilmişler adına lekelenmiş olanların zamanında yayınlanıyordu. Hürriyetçilerin, insan dostlarının, hatta demokrasi, hümanizm, liberalizm ve insan hakları için nara atanların bir kısmı bu bombardımanı seyretmeye gittiler.
Sayfa 189Kitabı okudu
En saklı yerlerinden en güzelliğin çıkıyor  Ansızın doğan hayvanlar gibi güzel  Bakınca bir şiir canlıyorum dünyaya  Yapılan bir şeydir şiir, yuvarlak, kırmızı, geniş  En genişi en kırmızısı o ezilmişler katında  Şimdi bir gizliyi kovuşturuyor  Gözlerinden içeriye üç polis  Deli ediyor onları mısralarımda  Bir karanfil az  Bir karanfil çoğala çoğala...
"Hırs, yalan, kandırmaca, hırsızlık, utanmazlık, kalpsizlik, kendini beğenmişlik, sarhoşluk, aile içi kavgalar, çocuk dövme, kadınlara kaba davranma. Ve bütün bunlar sanki normalmiş gibi geliyor. Onlar doğuştan öfkeli değiller, sürekli ihtiyaç duydukları için öfkelenmişler. İnsanların ruhu öfkeli; kendileri asla alçak, ahlaksız değiller, sadece ezilmişler. Mahrum edilmekten, ağır çalışmaktan, kendilerine karşı duyulan nefretten dolayı 'b-ı-k-m-ı-ş-l-a-r.' Kalpleri nefretle dolmuş ve güçleri kime yeterse onlardan sinirlerini çıkarmak istiyorlar."
Sayfa 186 - Koridor
321 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.