Fesupanallah :))
Seksek mi oynuyoruz?
Hadi başlayalım.
Başlangıç çizgisinin gerisindesin. Ayakların çizgiyi geçmeyecek. Ama çizgiler de oyun hanesine dahil.
Taşını atacaksın. Alırken sürüklemek, düşürmek yok. Tek ayak üstünde sekeceksin, kural bu. Çift basacağın yerlerde en fazla beş saniye durma hakkın var.
Falan,felan,
O kadarda çekingen olma çekingen insanların zaman zaman duymak zorunda kaldığı bir cümledir bunu söyleyenlerin çekingen olması mümkün değil aksi oldaydı bunun pek mümkün olmadığını bilirlerdi birisine spontene ol yada gül demek gibi birşeydir spontene olmak yada gülmek tek tuşla olmuyorsa çekingenlikte tek komutla kurtulunabilen bir davranış
Ey sağcılar! Ön yargılarınızdan kurtulun. Ön yargılarınızın sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Bildiklerinizin sadece, size sizin gibi düşünenler tarafından verilmiş, doğrulanamamış bilgiler olmasına izin vermeyin. Son yüz yıla ait gerçekten bir şeyler öğrenmek ve o konularda yorum yapabilmek istiyorsanız bir soldan okuyun bir sağdan. 30-40 yıl
Birinci bölüm spoiler içerir!!!
Dikkat!
Kitap; adından anlaşılacağı üzere Genç Werther’in başkasıyla nişanlı bir kadın olan Lotte’ye karşılıksız aşk beslemesi ve yaşadığı ızdıraplı acıların neticesinde intihara kadar sürüklenmesini konu alır. Bu kadar derin ve büyük bir acı, bütün insanlığın bile taşıyamayacağı kadar ağır bir yük iken bu acıyı
Harry Potter serisinin tamamını bu yaz başlayarak bitirdim fakat aralarında en sevdiğim Melez Prens oldu.Belki kitabın farklı atmosferi belki Snape 'ı çok sevmemden kaynaklı.Herkese Harry Potter serisini okumasını öneriyorum fakat okurken fazla ara vermeyin aksi takdirde çok zamanınızı alıyor ve Harry Potter 'dan sıkılıp başka bir şey okumak istiyorsunuz.Ayrıca Melez Prens ile aramda duygusal bir bağ var.Biri ne zaman bana bir kitap hediye alsa hem o kişiyi hem o kitabı çok sevmeye başlarım.Kitabı bana alan kişi hayatta en çok sevdiğim en değer verdiğim insanlardan biri.Onu çok seviyorum bu yüzden Melez Prens benim için kitaptan fazlası ve bu kitaptan öte yapıtı kesinlikle okuyun!
Çelişkilerle doluyuz.
Kadın beyni ya da erkek beyni olarak ayırmaksızın ortak yön çelişkilerle dolu oluşumuz. Özde ki benliğimizden o kadar çok farklı oluyoruz ki iç konuşmalarımızda başka bir ben oluyoruz. Bu kısa monologları yürürken, yemek yerken, seyahat ederken… hemen hemen her zaman yaşıyoruz. Kenan’ı hep bu halde görüyoruz. Kendiyle
Yazar John Taylor GATTO’nun kendisi de bir öğretmen hatta New York’ta ‘’yılın öğretmeni’’ ödülünü almış biri. Sistemin içinden gelen, tecrübelerini paylaşan birisi.
Bu kitap dahil olmak üzere benzeri eğitim karşıtı kitaplarda kitle imha silahı olarak kastetilen şeyin eğitim değil de ‘’zorunlu eğitim’’ , ‘’tek tipleştirici okullar’’, ‘’öğrenciyi
Yazar kendi biyografisini yazmaya çalışmış.ve bazi ufak tespitler hayata dair.
Deneme kitaplarina yorum elestiri yapmam ama kendimi tutamadim.
Bu deneme-inceleme kategorisini türkler beceremiyor. Daldan dala atliyolarlar bir konu başlığı altında. Yazabilirsin denemeler ama bu sekilde olmaz tuvalette havetlenirken aklina bir fikir geliyor yaziyor tv izlerken yazıyor. Sonra bunları birleştirip kitap cikartiyolar. Deneme olayı bu degil. Deneme kitabi yazicaksan montaigne gibi tolstoy gibi yaz ne dedigini anliyalim.
Karman çorman bir kitap. Her paragragin anlam bütünlüğü var ama pasajlarin yok.. Yazarin kankisi olsaniz belki anlarsiniz ne anlatmak istediğini.
Bizim milletimizde anlasilamaz kitaplari "adam edebiyat yapiyor abi" diyip 8 puani yapistirmislar.
5 puanlik bir kitap. O da ünlü düşünürlerin sözleri olduğu icin kitapta.
150 sayfalik kitapta begendigim yaratici bulduğum 5 paragraf var. Baska da yok
Bu yazari tanımak için okumanızı tavsiye ediyorum. Ve Türk halkına sesleniyorum;gereginden fazla değer vermeyin bu tur yazarlara. Iyi okumar.
Arthur Conan Doyle 'dur. Bu iki yazarın da hatırı sayılır okuru vardır aramızda. Bu kitap için eğer beklentiyi fazla yüksek tutmazsaniz, okurken keyif alacağınız kuşkusuz.
Mitat ( h' siz ), kendini yetersiz hisseden, hiçbir işe yaramadigini zanneden, özgüveni olmayan,ezik bir muhasebeci. Son derece monoton bir hayatı var. Renksiz kişiliğine renksiz hayatı eşlik ediyor. Fakat bir gün, yaşadığı apartmanda işlenen bir cinayet tüm hayatını değiştiriyor. Çünkü sadece kendisi bu cinayette kendini sorumlu hissetmekle kalmayacak, soruşturmayı yürüten konser tarafından zanlı olarak düşünülecektir.
Bir yanda vicdan azabı,diğer yanda zanlı durumuna dusmesi, onun bu cinayetle daha bir yakından ilgilenmesine neden olacak,hatta cinayeti bizati çözecektir.
Son derece sürükleyici,sağlam bir kurgu üzerine oturtulmuş, diyalogları sokmayan bu polisiye roman, yer yer verdiği yan mesajlarla da aklınıza yer edecek.
En kritik mesaj şu bence. Kimse göründüğü gibi değildir. Olumlu ya da olumsuz olarak, hiç kimseyi görüntüsüne göre yargilamayin ya da değer vermeyin.
İyi okumalar...
Merhaba arkadaşlar. Kitabımız 1. Dünya Savaşı oluşumundan başlayarak (ki bu sefer tek bölümde tek konu yerine bazılarını bayağı açmış, gayet de iyi yapmış. İlerledikçe gelişiyoruz.)
1. Bölüm: Birinci Dünya Savaşı Nasıl Çıkarıldı şeklinde heyecanlı bir soruyla açılışı yapıyoruz. Sırp Milliyetçiliğinin Doğuşu, Yükselişi ve Gelişimi, 1903 Masonik
