Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ozan Deniz Sarıtop Kimdir
Ozan Deniz Sarıtop, gerçek adıyla Deniz Sarıtop, Kürd Filozof, Şair ve Yazar'dır. 5 Mart 1982 tarihinde Türkiye’nin Diyarbakır iline bağlı Kulp (Pasur) ilçesi - Karabulak köyünde doğdu.Şiirleri felsefe bağlamında uyanış, bilinç ve aydınlanmanın bir karışımını yansıtır. Deniz Sarıtop’un şiirleri sadece kelimelerin birikimi değil, ifade edilmek istenen düşüncenin bütünlüğünü temsil eder. Bir cümlede şöyle der: “Şiir sadece kelimelerin toplamı değil, ifade edilmek istenen düşüncenin arkasındaki tutarlılıktır.” Ayrıca, “Şiirim bütün dünyayı kapsar” ifadesini kullanır. Şiirleri sıkça “Bilim-Felsefe” teması etrafında döner ve bilimsel felsefi kavramları hikayelerine ustalıkla entegre eder. Doğru sonuçlara ulaşmayı amaçlayan eğitmenlere bilgelik aktaran bir üniversite rolünü etkili bir şekilde üstlenir. Erken dönem şiirleri Esmer, Kaldıraç, Doğu Edebiyatı, EkinSanat, DüşünBil, Havuz, Herşeye Karşın, Güney, Afrodisyas Sanat, Ay Dili, Hâr, Mahsusmahal, Ozan Ağacı ve Anafilya gibi çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı. Bazı şiirleri ve alıntıları yabancı dillere çevrildi ve uluslararası edebiyat antolojilerinde yer aldı .Deniz Sarıtop’un şiir kimliği sınırları aşar, okuyucuları gerçekliğin özüne bakmaya, karanlıkla yüzleşmeye ve kendi bakış açılarını tanımlamaya davet eder. Eserleri okuyucularla rezonansa girer, gerçekliğin özünü gösterir ve özgürlüğün kapısını aralar.
Şiir Atsız için vazgeçilmez ögelerdendir; çünkü şiir, yazının askercesidir. Ruh Adam'da Atsız böyle söylüyor: "Yazının askercesi olan mısralar” (1972: 244). Bozkurtların Ölümü bir savaş romanıdır ve bir savaş romanında "yazının askercesi" bulunmadan olmaz. Romandaki şiirlerin sayısı bir haylidir. Tural, "... altmış dört
Reklam
ATSIZ'DA TURAN TURANCILIK: Türkçülüğün ikinci kanadı Turancılıktır. Irkçılık, Türkçülüğün "iç davası", Turancılık ise "dış davası"dır. Atsız'a göre Turancılık "Türk Birliği"dir. Daha 1934 yılında yazdığı "Yirminci Asırda Türk Meselesi” başlıklı yazının birincisi "Türk Birliği" adını taşır. Ona
592 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
İnsan, insan olmayı başarabildi mi?
Yazarlar, M.İlin -E.Segal tarafından " İnsan Nasıl İnsan Oldu" kitabı ile; yeryüzünde insanın yaşamaya başlamasından itibaren geçirdiği evrelerin antropolojik, sosyolojik, felsefi ve düşünce tarzında toplumsallik şemsiyesi altında kaleme alınan bir eserdir. İnsanın gelişim süreci, bireysellikten başlayarak toplum olmaya giden yollar,
İnsan Nasıl İnsan Oldu
İnsan Nasıl İnsan OlduM. İlin · Say Yayınları · 2016898 okunma
Bilim hiçbir şeyi dayatmaz, bilim yalnızca bildirir. Bilimin amacı, nesnesi hakkında doğru ve yeterli ifadelerde bulunmaktan başka bir şey değildir.
Her bilimsel ifade, özellikle her yasa, hipotez ve kuram, aykırı olgular karşısında yetersiz hale gelebilir. Zaten bilim tarihi, aynı olgular topluluğu hakkında geliştirilmiş rakip kuramlara yeterince sahiptir. İşte bu olgunun kendisi, bilimi sürekli bir eleştirel etkinlik kılar. Her bilimsel sonuçtan, her bilimsel ifadeden şüphe edilebilir.
Sayfa 33 - PdfKitabı okuyacak
Reklam
402 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
1965 yılında Kahramanmaraş'ta doğan Nuri Yıldız, eğitim alanındaki başarılı kariyeri ve uluslararası alanda faaliyet gösteren aktivizmiyle tanınıyor. Aynı zamanda bir yazar olarak da önemli eserlere imza atmıştır. Dicle Üniversitesi'nde Sınıf Öğretmenliği, Anadolu Üniversitesi'nde Sosyal Bilgiler Bölümü ve son olarak Sütçü İmam
Brankhos
BrankhosNuri Yıldız · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20211 okunma
Aktif Aşamanın Cazibesizliği ve Kısırlığı
Aktif bir kitle hareketi, yaratıcı çalışmayı kendi çıkarlarına tabi kılar. Edebiyat, sanat ve bilim, propagandist ve “pratik” olmak zorundadır. Kesin inançlı yazar, sanatçı ve bilim adamı kendisini ifade etmek, ruhunu kurtarmak ya da hakiki ve güzel olanı keşfetmek için yaratmaz. Onun kendine biçtigi görev, uyarılar yağdırmak, öğütler vermek, zorlamak, övgüler düzmek ve vermek olmalıdır.
Sayfa 194Kitabı okudu
“Hocam ayetler var ayetler!” / DİN, BİLİM VE DARWIN
Aldous Huxley'in az önce bahsettiğim romanındaki bir diğer karakter, Tanrının varlığını bir gramofonda Beethoven'in yaylı sazlar dörtlüsü No 15 A minör'ünü ("heiliger Dankgesang") çalarak ispatlamıştı. Kulağa inandırıcı gelmese de popüler bir kanıt dizisini temsil ediyor. Aşağı yukarı şöyle olan haşin saldırıları saymayı artık bıraktım: “O halde Shakespeare'i nasıl açıklıyorsun?” (Zevkinize göre Schubert, Michelangelo ve başka isimleri koyabilirsiniz.) Bu sav size o kadar tanıdık gelecektir ki daha fazla belgelememe gerek yok. Fakat arkasındaki mantık hiçbir zaman ayrıntılı olarak açıklanmadı ve üzerinde ne kadar düşünürseniz o kadar anlamsız geleceğini fark edersiniz. Elbette Beethoven'in son zamanlarındaki dörtlükleri muhteşemdir. Shakespeare'in soneleri de öyle. Tanrı ister orada olsun ister olmasın, yine de muhteşemdirler. Tanrının varlığını kanıtlamazlar; Beethoven'in ve Shakespeare'in varlığını kanıtlarlar. Büyük bir orkestra şefine "Eğer dinleyecek bir Mozart'a sahipseniz Tanrıya neden ihtiyacınız olsun ki?" sözü atfedilir.
Sayfa 120 - Bölüm 3 - Tanrının Varlığı İçin Gösterilen Kanıtlar, Güzellikten KanıtKitabı okuyor
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.