Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kızıl Ordu'nun galibiyetten yana şüphesi yoktu. Bir milyonun üzerinde askeri, 1.500 tankı ve 3.000 uçağı bulunan Sovyetler hızlı ve kesin bir zafer bekliyordu; hatta öylesine hızlı bir zafer bekliyordu ki, Sovyet askerleri kışlık üniformalarla bile donatılmamıştı. Kızıl Ordu'nun hesaplarına göre kış geldiğinde Finler çoktan ezilmiş
Sayfa 52 - Üçüncü Bölüm: Garip Savaş, Kış HarbiKitabı okudu
Batı Cephesi'ndeki iklim koşulları Hitler'i savaşı sürdürmekten alıkoyarken, Stalin kendisini bu tür bir kısıtlama altında hissetmedi. Sovyet birlikleri 30 Kasım 1939'da iki ülke arasındaki 965 kilometrelik sınıra akın ederken, Kızıl Hava Kuvvetleri de Fin başkenti Helsinki'yi uyarı yapmaksızın bombalamaya başladı. Sirenler, başkente bombaların yağmasından ancak bir dakika önce halkı uyarabildi. Düzinelerce insan alevler, molozlar ve enkazın arasında hayatını kaybetti. Şaşkın gözlerle gökyüzüne bakan halk, tanımadıkları bombardıman uçaklarından atılan broşürlerin kendilerine doğru süzüldüğünü gördü. Bu broşürler sanki alay edercesine, "Sovyet Rusya'nın Fin halkına zarar vermeyeceğini," ilan ediyordu.
Sayfa 50 - Üçüncü Bölüm: Garip Savaş, Kış HarbiKitabı okudu
Reklam
·
Puan vermedi
Vatan Severlik Tarihi
Vatan Severlik Tarihi            ༄ ༄ ༄ “Büyük Atayurt Savaşı”, 1935-1945 dönemini kapsayan Nazi Almanya’sı silahlı kuvvetleri olan “Wehrmacht” ile Rusların 1941 ile 1945 yılları kapsayan savaşın adıdır. Rus literatüründe bu savaşın adı böyle iken top yekun dünyayı etkileyen yönüyle “II. Dünya Savaşı” olarak tarihe geçmiştir. Büyük
Büyük Vatanseverlik Savaşı
Büyük Vatanseverlik SavaşıAleksey Isayev · Kronik Kitap Yayınları · 20238 okunma
Stalin'in Finlandiya'ya taarruzu dünyanın geri kalanında büyük öfkeyle karşılandı. Sovyetler Birliği, Birleşmiş Milletler'in selefi olan ve Birinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulan Milletler Cemiyeti'nden ihraç edildi. Buna ilaveten, İngiltere, Macaristan, İtalya, Fransa ve İsveç gibi çeşitli ülkelerden yüzlerce kişi
Sayfa 53 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
Kızıl Ordu'nun hesaplarına göre kış geldiğinde Finler çoktan ezilmiş olacaktı.Finler ise sahaya en fazla 175.000 asker sürebildi. Ellerinde tank, top, tanksavar ve hava kuvveti namına pek az şey vardı. Lâkin bütün bu dezavantajlarına rağmen Finler, Kızıl Ordu'yu gördüğü o tatlı rüyadan sertçe uyandırdı. Fin komutan Mareşal Carl Gustaf
Sayfa 52 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
Sovyet birlikleri 30 Kasım 1939'da iki ülke arasındaki 965 kilometrelik sınıra akın ederken, Kızıl Hava Kuvvetleri de Fin başkenti Helsinki'yi uyarı yapmaksızın bombalamaya başladı. Sirenler, başkente bombaların yağmasından ancak bir dakika önce halkı uyarabildi. Düzinelerce insan alevler, molozlar ve enkazın arasında hayatını kaybetti. Şaşkın gözlerle gökyüzüne bakan halk, tanımadıkları bombardıman uçaklarından atılan broşürlerin kendilerine doğru süzüldüğü- nü gördü. Bu broşürler sanki alay edercesine, "Sovyet Rusya'nın Fin halkına zarar vermeyeceğini," ilan ediyordu.
Sayfa 50 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Finlilerin cesareti…
Önceki hafta boyunca Fin diplomatları, Finlandiya’nın İskandinav komşuları ve Batılı güçlerin fikirlerine başvurmuştu. Tek bir ülkenin bile, iş Sovyet deviyle çatışmaya gelirse, Finlandiya adına müdahil olmayı teklif etmemiş olmasına rağmen Finlerin, Stalin'in ültimatomuna verdigi kesin hayır yanıtı dikkate şayandı. Molotov, "Niyetiniz çatışma çıkarmak mı?" diye sorduğunda Tanner, "Bizim öyle bir niyetimiz yok. Ama belli ki sizin var." yanıtını verdi.
Karlı koşullarda beyaz giysileriyle kamufle olan Fin askerleri, kayaklarıyla hızla ve sessizce yaklaştıkları Sovyet tanklarına gece taarruzları düzenledi.
Rus-Fin Savaşındaki Finlandiya Türk-Tatar toplumu:
İkinci Dünya savaşı patlak verince dört milyondan biraz fazla nüfusu olan Çarlık Rusya'sının eski kolonisi Finlandiya büyük tehdit altında kaldı. Sovyetler Birliği Karelya bölgesini ve birkaç başka bölgeyi daha Finlerden kendilerine teslim etmelerini talep etti. Helsinki reddedince savaş başladı. Bu savaş Fince Talvisota (Kış savaşı) olarak
Zırhlı birlikleri ve hava gücüyle Finleri rahatlıkla ezeceğini düşünen Stalin büyük bir felâkete yol açtı. Tasfiye sonrasında doğru düzgün bir komuta heyetine sahip olmayan Kızıl Ordu, kış şartlarını dikkate almadan girdiği Finlandiya'da bir dizi pusuya düşerek ağır zayiat verdi. Bundan ders alacaklarına kızgın bir boğa gibi daha fazla birlikle aynı saldırıları icra olunca zayiatları katlanarak arttı. Finliler akılcı taktikler uygulayarak yollara bağımlı olan Sovyet tanklarını klasik gerilla tarzı üzere arkadan ve önden vurarak yola hapsedip ateş gücü ve hareket kabiliyetlerini kullanmalarına imkân vermeden imha ettiler. Kayaklı Fin piyadesi ormanın örtüsünü kullanıp Sovyet uçaklarına görünmeden taktik akın ve baskınlarla, kara saplanmış ve birbirleri ile irtibatı kopmuş Sovyet birliklerine şaşırtıcı zayiat vermeyi başarmışlardı. Her ne kadar Finliler 13 Mart 1940'da imzalanan barış antlaşmasıyla Sovyetlere sınır bölgesinde toprak vermek zorunda kalsa da kış savaşının galibi olmuşlar ve Sovyet birliklerine 200.000 kayıp verdirmişlerdir. Rus-Fin Savaşı esnasındaki Kızıl Ordu'nun bu kötü performansı Hitler ve Alman generallerin cesaretini arttıracak, ön yargılarını kuvvetlendirecek ve Sovyetler Birliği'nin iskambil kartlarından oluşma bir kule gibi görmelerine neden olacaktı.
Sayfa 202 - Doğu Kütüphanesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sovyet birlikleri 30 Kasım 1939'da iki ülke arasındaki 965 kilometrelik sınıra akın ederken, Kızıl Hava Kuvvetleri de Fin başkenti Helsinki'yi uyarı yapmaksızın bombalamaya başladı. Sirenler, başkente bombaların yağmasından ancak bir dakika önce halkı uyarabildi. Düzinelerce insan alevler, molozlar ve enkazın arasında hayatını kaybetti. Şaşkın gözlerle gökyüzüne bakan halk, tanımadıkları bombardıman uçaklarından atılan broşürlerin kendilerine doğru süzüldüğünü gördü. Bu broşürler sanki alay edercesine, "Sovyet Rusya'nın Fin halkına zarar vermeyeceğini," ilan ediyordu.
Sayfa 50
128 syf.
7/10 puan verdi
Kitap, 1939-1940 yılları arasında yaşanan, ‘kış savaşı’ olarak da bilinen Finlandiya ile Sovyetler Birliği savaşının tam ortasında geçen bir anlatı. Eksi kırklara varan dondurucu soğuk ve top tüfek sesleri arasında evini terk etmeyen Fin bir oduncunun gözünden yaşanan savaşa dahil oluyoruz. Hem atmosferin soğukluğu hem savaşın ciddiyeti hem de yazarın mesafeli anlatımıyla zorlu bir savaşı soğukkanlılıkla izlemeye başlıyoruz. Yoran detaylı savaş sahneleri yok kitapta daha çok o savaş altında bir grup oduncunun yaşamda kalma mücadelesini okuyoruz. Bu grubun etnik dini açıdan çeşitliliği, aralarında sürekli doğan çatışmaya rağmen birlikte hareket edip birbirlerini kollamaları aslında savaşın o anlamsızlığını çok güzel anlatıyor. Çok güçlü Sovyet ordusuna rağmen Fin birliklerinin destansı kabul edilen savunması, iki tarafın da ama özellikle Rusların ağır kaybı ama bir şekilde savaşı kazanıp barış antlaşmasıyla biten savaş ile insanların yeni bir normale alışma süreçleri, kısa denilebilecek bu metinde bence gayet tadında işlenmiş. Baş karakterin hayattaki duruşu, düşmana rağmen terk etmediği evine savaş bittikten sonra neden dönemediği, kitabın sonlarına doğru birlikte savaş atlattıkları arkadaşları üzerinden kavradığı yalnızlığı gibi detaylar en çok aklımda kalanlar kitapla ilgili. Savaş kitaplarına hep mesafeli dururum, okuması beni zorlar ama bu kitabı,savaşın tam ortasında geçmesine rağmen, beğendim kesinlikle. İskandinav edebiyatının o mesafeli net anlatımına aşina olmayanları belki biraz zorlayabilir kitap ama benim gibi bu edebiyatı sevenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Keyifli okumalar!
Oduncular
OduncularRoy Jacobsen · Yapı Kredi Yayınları · 202098 okunma
O günlerin Finlandiyası üç milyon nüfusa sahip bir devletti. Rusya ise 1938 senelerinde ikiyüz milyona yaklaşmış bir nüfusa sahipti. Kızıl Ordu'nun o günkü mevcudu Finlandiya'nın toplam nüfusundan fazlaydı. Moskova gazeteleri de yıllardan beri Kızılordu'nun yenilmezliğinden, hatta hiçbir millet Kızıl Ordu savunma hattını
191 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bir Despot Olarak Stalin
“‘Totalitarizm’ kavramı bir Soğuk Savaş icadıdır. İcadın amacı ise bellidir; faşizmle komünizmin aslında bir madalyonun iki yüzü olduğu, aralarında büyük benzerlikler bulunduğu, birbirlerine düşman değil dost olarak görülmeleri gerektiği ve her ikisinin de bu kavram üzerinden birlikte ele alınabileceği öne sürülür. Böylece Nazi Almanya’sı ile
Stalin Dönemi
Stalin DönemiAnna Louise Strong · Onur Yayınları · 198816 okunma
240 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Milli Şuur
Kitabın dili son derece sade ve akıcı olmasının yanında bir günde okunabilecek bir kitaptır. Doktor Snellman kitapta adı geçen bir politakacıdır. Kitapta onun nasıl bir politika izlediğini, nasıl daha iyi bir vatandaş olmamız gerektiğini kendi ağzıyla anlatmaktadır. Aslında bu çoğumuzun görmediği bir devrimdir. Devrimler kanlı olur (Fransız, Ekim, Şubat,) ve tüm devrimler devlette ki sistemlerin hatalı olduğunu bu hataların giderilmesi için de devrimin gerekli olduğu söylenir. Kitaptaki devrimde ise devletin sistemine dokunulmadan toplumsal odaklı yenilikler getirilmeye çalışıldı. Bu aslında en etkili devrim ekolüdür eğer toplumu iyi olarak ileriye götürülürse halka milli şuur verilir. Bunu basit görmüş veya anlamadıysanız örnek vereyim; 1939'da Nazi Almanyası Çekoslovakya'yı işgal etmiştir Çekoslovakya'nın nüfusu=10.877.442 Almanya'nın nüfusu=79.375.281 aradaki fark düz hesaplarsak 69 milyondur. İşgal sırasında ise bu 10 milyonluk nüfustan sadece bir polis memuru karşı gelip vatanını savundu ve Almanyanın bir parçası oldu 1939'da Sovyet Rusya Finlandiya'yı işgali sırasında (kış savaşı) Finlandıya'nın nüfusu=3.70 milyon civarı Sovyet Rusya'nın nüfusu=168 524 000 aradaki fark düz hesaplarsak 165 milyonluk büyük bir fark görüyoruz bunun yanında hava, deniz, kara, zırhlı kuvvetlerinde ise çek alman farkından daha fazla olduğunu görüyoruz ama savaş yüzbinlerce Sovyet askerinin kaybı ile Fin halkı kazanmıştır. Bunu da milli şuur sayesinde başarmışlardır
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Koridor Yayıncılık · 201799,2bin okunma
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.