Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
191 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bir Despot Olarak Stalin
“‘Totalitarizm’ kavramı bir Soğuk Savaş icadıdır. İcadın amacı ise bellidir; faşizmle komünizmin aslında bir madalyonun iki yüzü olduğu, aralarında büyük benzerlikler bulunduğu, birbirlerine düşman değil dost olarak görülmeleri gerektiği ve her ikisinin de bu kavram üzerinden birlikte ele alınabileceği öne sürülür. Böylece Nazi Almanya’sı ile
Stalin Dönemi
Stalin DönemiAnna Louise Strong · Onur Yayınları · 198816 okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
Kitap, 1939-1940 yılları arasında yaşanan, ‘kış savaşı’ olarak da bilinen Finlandiya ile Sovyetler Birliği savaşının tam ortasında geçen bir anlatı. Eksi kırklara varan dondurucu soğuk ve top tüfek sesleri arasında evini terk etmeyen Fin bir oduncunun gözünden yaşanan savaşa dahil oluyoruz. Hem atmosferin soğukluğu hem savaşın ciddiyeti hem de yazarın mesafeli anlatımıyla zorlu bir savaşı soğukkanlılıkla izlemeye başlıyoruz. Yoran detaylı savaş sahneleri yok kitapta daha çok o savaş altında bir grup oduncunun yaşamda kalma mücadelesini okuyoruz. Bu grubun etnik dini açıdan çeşitliliği, aralarında sürekli doğan çatışmaya rağmen birlikte hareket edip birbirlerini kollamaları aslında savaşın o anlamsızlığını çok güzel anlatıyor. Çok güçlü Sovyet ordusuna rağmen Fin birliklerinin destansı kabul edilen savunması, iki tarafın da ama özellikle Rusların ağır kaybı ama bir şekilde savaşı kazanıp barış antlaşmasıyla biten savaş ile insanların yeni bir normale alışma süreçleri, kısa denilebilecek bu metinde bence gayet tadında işlenmiş. Baş karakterin hayattaki duruşu, düşmana rağmen terk etmediği evine savaş bittikten sonra neden dönemediği, kitabın sonlarına doğru birlikte savaş atlattıkları arkadaşları üzerinden kavradığı yalnızlığı gibi detaylar en çok aklımda kalanlar kitapla ilgili. Savaş kitaplarına hep mesafeli dururum, okuması beni zorlar ama bu kitabı,savaşın tam ortasında geçmesine rağmen, beğendim kesinlikle. İskandinav edebiyatının o mesafeli net anlatımına aşina olmayanları belki biraz zorlayabilir kitap ama benim gibi bu edebiyatı sevenleri hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Keyifli okumalar!
Oduncular
OduncularRoy Jacobsen · Yapı Kredi Yayınları · 202098 okunma
Reklam
Sovyet birlikleri 30 Kasım 1939'da iki ülke arasındaki 965 kilometrelik sınıra akın ederken, Kızıl Hava Kuvvetleri de Fin başkenti Helsinki'yi uyarı yapmaksızın bombalamaya başladı. Sirenler, başkente bombaların yağmasından ancak bir dakika önce halkı uyarabildi. Düzinelerce insan alevler, molozlar ve enkazın arasında hayatını kaybetti. Şaşkın gözlerle gökyüzüne bakan halk, tanımadıkları bombardıman uçaklarından atılan broşürlerin kendilerine doğru süzüldüğünü gördü. Bu broşürler sanki alay edercesine, "Sovyet Rusya'nın Fin halkına zarar vermeyeceğini," ilan ediyordu.
Sayfa 50
Zırhlı birlikleri ve hava gücüyle Finleri rahatlıkla ezeceğini düşünen Stalin büyük bir felâkete yol açtı. Tasfiye sonrasında doğru düzgün bir komuta heyetine sahip olmayan Kızıl Ordu, kış şartlarını dikkate almadan girdiği Finlandiya'da bir dizi pusuya düşerek ağır zayiat verdi. Bundan ders alacaklarına kızgın bir boğa gibi daha fazla birlikle aynı saldırıları icra olunca zayiatları katlanarak arttı. Finliler akılcı taktikler uygulayarak yollara bağımlı olan Sovyet tanklarını klasik gerilla tarzı üzere arkadan ve önden vurarak yola hapsedip ateş gücü ve hareket kabiliyetlerini kullanmalarına imkân vermeden imha ettiler. Kayaklı Fin piyadesi ormanın örtüsünü kullanıp Sovyet uçaklarına görünmeden taktik akın ve baskınlarla, kara saplanmış ve birbirleri ile irtibatı kopmuş Sovyet birliklerine şaşırtıcı zayiat vermeyi başarmışlardı. Her ne kadar Finliler 13 Mart 1940'da imzalanan barış antlaşmasıyla Sovyetlere sınır bölgesinde toprak vermek zorunda kalsa da kış savaşının galibi olmuşlar ve Sovyet birliklerine 200.000 kayıp verdirmişlerdir. Rus-Fin Savaşı esnasındaki Kızıl Ordu'nun bu kötü performansı Hitler ve Alman generallerin cesaretini arttıracak, ön yargılarını kuvvetlendirecek ve Sovyetler Birliği'nin iskambil kartlarından oluşma bir kule gibi görmelerine neden olacaktı.
Sayfa 202 - Doğu Kütüphanesi YayınlarıKitabı okudu
Talvisota (Fin Rus Harbi)
... Sovyetler Birliği ile Finlandiya arasında savaş devam ediyordu. Yeni askere gelenlerin içine, «Bizi Finlandiya cephesine mi gönderecekler>>, diye kurt düş­tü. Siyasi rehberlerimiz, siyasi talim derslerinde Finlandiya cephesindeki durumu anlatırlarken, "Kahraman Sovyet askerleri bütün engelleri aşıp, durmadan ilerliyor, zafer bizimdir", diye hikaye anlatıyorlardı. Fakat Finlandiya cephesinde birkaç ay bulunup geri gelmiş ve buradaki gerçek vaziyetten haberi olanlardan bazıları bize cephenin halini gizlice farklı anlatı­yorlardı. Finlandiya askerleri baştan aşağıya bembeyaz giyinip, geceleyin ormandaki karlı ağaçlara yerleşiyor, gündüz oradan ilerleyip geçen Sovyet askerleri-nin arkasından otomatik silah ve bombalarla ateş açarak onları, olmuş dut gibi döküyorlarmış. Geri çekildiklerinde ise, köy evlerine duvar saati, radyo gibi Sovyet askerlerini meraklandırabilecek şeylerin içine patlayıcı madde yerleştirerek, bırakıyorlarmış. Hiç bir mukavemet görmeden evlere giren askerler gözlerine çarpan ganimetiere el atar-atmaz içlerindeki bombalar patiayıp oradakileri öldürüp veya yaralarmış. Finler bazı tepelerin altını mağara gibi oyup, içlerine ağır makinalı tüfekler yerleştirmişler. Karlarla örtülü o tepelerde istihkam olduğunu bilmeyen düşman yukarıya tırmandığı anda Finler içeriden tüfekler, dışarıdan el bombalarıyla ateşe başlayıp kendilerini tarumar ederlermiş.
240 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Milli Şuur
Kitabın dili son derece sade ve akıcı olmasının yanında bir günde okunabilecek bir kitaptır. Doktor Snellman kitapta adı geçen bir politakacıdır. Kitapta onun nasıl bir politika izlediğini, nasıl daha iyi bir vatandaş olmamız gerektiğini kendi ağzıyla anlatmaktadır. Aslında bu çoğumuzun görmediği bir devrimdir. Devrimler kanlı olur (Fransız, Ekim, Şubat,) ve tüm devrimler devlette ki sistemlerin hatalı olduğunu bu hataların giderilmesi için de devrimin gerekli olduğu söylenir. Kitaptaki devrimde ise devletin sistemine dokunulmadan toplumsal odaklı yenilikler getirilmeye çalışıldı. Bu aslında en etkili devrim ekolüdür eğer toplumu iyi olarak ileriye götürülürse halka milli şuur verilir. Bunu basit görmüş veya anlamadıysanız örnek vereyim; 1939'da Nazi Almanyası Çekoslovakya'yı işgal etmiştir Çekoslovakya'nın nüfusu=10.877.442 Almanya'nın nüfusu=79.375.281 aradaki fark düz hesaplarsak 69 milyondur. İşgal sırasında ise bu 10 milyonluk nüfustan sadece bir polis memuru karşı gelip vatanını savundu ve Almanyanın bir parçası oldu 1939'da Sovyet Rusya Finlandiya'yı işgali sırasında (kış savaşı) Finlandıya'nın nüfusu=3.70 milyon civarı Sovyet Rusya'nın nüfusu=168 524 000 aradaki fark düz hesaplarsak 165 milyonluk büyük bir fark görüyoruz bunun yanında hava, deniz, kara, zırhlı kuvvetlerinde ise çek alman farkından daha fazla olduğunu görüyoruz ama savaş yüzbinlerce Sovyet askerinin kaybı ile Fin halkı kazanmıştır. Bunu da milli şuur sayesinde başarmışlardır
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Koridor Yayıncılık · 201799,2bin okunma
Reklam
Kızıl Ordu'nun galibiyetten yana şüphesi yoktu. Bir milyonun üzerinde askeri, 1.500 tankı ve 3.000 uçağı bulunan Sovyetler hızlı ve kesin bir zafer bekliyordu; hatta öylesine hızlı bir zafer bekliyordu ki, Sovyet askerleri kışlık üniformalarla bile donatılmamıştı. Kızıl Ordu'nun hesaplarına göre kış geldiğinde Finler çoktan ezilmiş
Sayfa 52 - Üçüncü Bölüm: Garip Savaş, Kış HarbiKitabı okudu
Finlilerin cesareti…
Önceki hafta boyunca Fin diplomatları, Finlandiya’nın İskandinav komşuları ve Batılı güçlerin fikirlerine başvurmuştu. Tek bir ülkenin bile, iş Sovyet deviyle çatışmaya gelirse, Finlandiya adına müdahil olmayı teklif etmemiş olmasına rağmen Finlerin, Stalin'in ültimatomuna verdigi kesin hayır yanıtı dikkate şayandı. Molotov, "Niyetiniz çatışma çıkarmak mı?" diye sorduğunda Tanner, "Bizim öyle bir niyetimiz yok. Ama belli ki sizin var." yanıtını verdi.
Stalin II. Dünya Savaşı'nda Türkiye'yi kendi tarafına çekemeyince olanlar.
Yine savaşın ilk yıllarından bitimine kadar Stalin'in birkaç kez Türkiye'ye saldırma planı yaptığı bilinmektedir. 1939-1940 Sovyet-Fin Savaşı'nda Kızıl Ordu'nun bir takım sorunlarla karşılaşması, 1942'de Almanların Stalingrad yönünde hızlı ilerlemesi ve 1945'te ABD'nin Japonya'ya nükleer saldırıda bulunması, Türkiye'yi Sovyet saldırısından kurtarmıştır. Yuriy Rayhel, Stalin'in ABD'nin Japon ya'ya nükleer saldırıda bulunduğunu duyduğunda şöyle dediğini yazmaktadır: "İstanbul seferi daha iyi bir zamana kadar ertelenmektedir. Türkler ise ömür boyu Japonlara şükretmeliler...
Sayfa 185Kitabı okudu
Nice benzer örnekler var!!!
30 Kasım 1939’da, Sovyetler Birliği, Fin topçu mermilerinin -Sovyetler Birliği’ne düşerek birkaç Sovyet askerini öldürdüğü iddiasıyla Finlandiya’ya saldırdı. (Kruşçev daha sonra bu mermi-Iprln aslında savaşı başlatmak için bir Sovyet generalinin emri doğrultusunda Sovyetler Birliği içindeki Sovyet silahlarından atıldığını kabul etti.)
Reklam
Sovyet birlikleri 30 Kasım 1939'da iki ülke arasındaki 965 kilometrelik sınıra akın ederken, Kızıl Hava Kuvvetleri de Fin başkenti Helsinki'yi uyarı yapmaksızın bombalamaya başladı. Sirenler, başkente bombaların yağmasından ancak bir dakika önce halkı uyarabildi. Düzinelerce insan alevler, molozlar ve enkazın arasında hayatını kaybetti. Şaşkın gözlerle gökyüzüne bakan halk, tanımadıkları bombardıman uçaklarından atılan broşürlerin kendilerine doğru süzüldüğü- nü gördü. Bu broşürler sanki alay edercesine, "Sovyet Rusya'nın Fin halkına zarar vermeyeceğini," ilan ediyordu.
Sayfa 50 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
FİN-SOVYET SAVAŞI
Finlandiya 1807 ve 1917 arasında Rus toprağı olarak kalmıştı. Ama 1.Dünya Savaşı’nın getirdiği ekonomik buhran, Rus İmparatorluğu’nun üzerine kara bir gece gibi çökünce Finler bağımsızlıkları için gereken ortamın sağlandığını düşünüp hareket geçti. Önce Rusları sonra da yerel Bolşevikleri denklemden çıkararak 1917 yılında arzu ettikleri bağımsızlığı kazandılar ve Finlandiya devletinin sınırları çizdiler. Ama Stalin bu durumdan memnun değildi. derkitarih.com/index.php/2018/...
Batı Cephesi'ndeki iklim koşulları Hitler'i savaşı sürdürmekten alıkoyarken, Stalin kendisini bu tür bir kısıtlama altında hissetmedi. Sovyet birlikleri 30 Kasım 1939'da iki ülke arasındaki 965 kilometrelik sınıra akın ederken, Kızıl Hava Kuvvetleri de Fin başkenti Helsinki'yi uyarı yapmaksızın bombalamaya başladı. Sirenler, başkente bombaların yağmasından ancak bir dakika önce halkı uyarabildi. Düzinelerce insan alevler, molozlar ve enkazın arasında hayatını kaybetti. Şaşkın gözlerle gökyüzüne bakan halk, tanımadıkları bombardıman uçaklarından atılan broşürlerin kendilerine doğru süzüldüğünü gördü. Bu broşürler sanki alay edercesine, "Sovyet Rusya'nın Fin halkına zarar vermeyeceğini," ilan ediyordu.
Sayfa 50 - Üçüncü Bölüm: Garip Savaş, Kış HarbiKitabı okudu
·
Puan vermedi
Vatan Severlik Tarihi
Vatan Severlik Tarihi            ༄ ༄ ༄ “Büyük Atayurt Savaşı”, 1935-1945 dönemini kapsayan Nazi Almanya’sı silahlı kuvvetleri olan “Wehrmacht” ile Rusların 1941 ile 1945 yılları kapsayan savaşın adıdır. Rus literatüründe bu savaşın adı böyle iken top yekun dünyayı etkileyen yönüyle “II. Dünya Savaşı” olarak tarihe geçmiştir. Büyük
Büyük Vatanseverlik Savaşı
Büyük Vatanseverlik SavaşıAleksey Isayev · Kronik Kitap Yayınları · 20238 okunma
O günlerin Finlandiyası üç milyon nüfusa sahip bir devletti. Rusya ise 1938 senelerinde ikiyüz milyona yaklaşmış bir nüfusa sahipti. Kızıl Ordu'nun o günkü mevcudu Finlandiya'nın toplam nüfusundan fazlaydı. Moskova gazeteleri de yıllardan beri Kızılordu'nun yenilmezliğinden, hatta hiçbir millet Kızıl Ordu savunma hattını
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.