166 syf.
10/10 puan verdi
GERÇEĞE UYANIŞ Görkem UYANIK 𝗚𝗲ç𝗺𝗶ş𝗶 𝗱𝗲ğ𝗶ş𝘁𝗶𝗿𝗺𝗲𝘆𝗲 𝗴ü𝗰ü𝗻ü𝗻 𝗼𝗹𝗺𝗮𝗱ığı𝗻ı 𝗯𝗶𝗹𝗶𝘆𝗼𝗿𝗱𝘂. 𝗔𝗻𝗰𝗮𝗸 𝗴𝗲𝗹𝗲𝗰𝗲ğ𝗶 𝗱𝗲ğ𝗶ş𝘁𝗶𝗿𝗺𝗲𝗸 𝗶ç𝗶𝗻 𝗯𝗶𝗿 ş𝗲𝘆𝗹𝗲𝗿 𝘆𝗮𝗽𝗺𝗮𝗸 𝗵𝗮𝗹𝗮 𝗼𝗻𝘂𝗻 𝗲𝗹𝗶𝗻𝗱𝗲𝘆𝗱𝗶. Rüya ile gerçeklik arasında, distopik ve bilim kurgu türünde sürükleyici bir roman arayışındaysanız, 𝗚𝗲𝗿ç𝗲ğ𝗲 𝗨𝘆𝗮𝗻ış ı muhakkak okumalısınız derim. Okurunu farklı bir zamanda, bambaşka şartlar
Gerçeğe Uyanış
Gerçeğe UyanışGörkem Uyanık · Luna Yayınları · 20247 okunma
Bilimsel yayın ve ders kitaplarında: “İlâhî yerine, tabiî; yaratma yerine, oluşum; sevk-i ilâhî ve ilham yerine, sevk-i tabiî ve içgüdü; Allah’ın mu’cizesi yerine, tabiatın mu’cizesi; Allah’ın izni ve iradesi yerine, tesadüfen ve rastgele olduğu…” gibi; bu algı ve altmesajı içeren; “failsiz ve öznesiz veya sahte failli” kavram ve ifadelerin
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
151 sf. #aşklatemas /34/ @hayatisir
Hayykitap
Hayykitap
Kahvekokulukitaplar1
Kahvekokulukitaplar1
Düşüncedir insanı yeryüzüne indiren.Düşünce üzerinden günah işlenmiştir. Cennet'te o ilk düşünce. Hislerini örtmüştür.  Hayatın kendisi metafizik bir muhakeme. Kendi kendine bir hissediştir. Temastır. Görünürlük kazanıp. Sonra da görünmez olmaktır. Bir varmış. Bir
Aşkla Temas
Aşkla TemasHayati Sır · Hayy Kitap Yayınları · 202420 okunma
İnsan gerçekliği, ayıklayarak ve soyutlayarak, akli imkânlarının sınırları içine aktarır ve yorumlar; bu nedenle bilimler gerçekliğin bir yorumudur; ama bu yorum dinamiktir; öyle olmasaydı bir fizik tarihinden, bir biyoloji tarihinden bahsedemezdik; her türlü bilim bir kez yapılır ve biterdi; çağdan çağa, kültürden kültüre farklı gerçeklik tasvirleri ortaya çıkamazdı.
Gerçekçiliğin kısa bir tanımını yapmak güç, ama en önemli özelliklerini şöyle belirtebiliriz belki: 1. Konu olarak çağdaş toplumun her günkü alelâde yaşamı işleniyordu. Romantiklerin günlük gerçeklerden uzakidealleştirilmiş konularının aksine, gerçekçi bir yazar, çağdaş toplumu konu ediniyordu kendisine ve bunu elindengeldiğince kendi gözlemlerine dayanarak yansıtıyordu. Masalvari olan, uzak diyarların çekiciliğinden medet uman, allegoriye, sembolizme başvuran bir akım değildi bu. 2. Eğer yazar gerçekliği yansıtacaksa bunu bütün yönleriyle yansıtmalıdır, bir kısmına gözünü kapamak olmaz; anlatılması yakışık almaz sayılan çirkin, iğrenç ve ayıp addedilen şeyler de sanata sokulabilmelidir. 3. On dokuzuncu yüzyıl gerçekçilerinin gözünde 'gerçeklik' denen şeyin bir özelliği de, o devrin bilim görüşündenalınmıştı: Fizik dünyasında bir determinizm olduğu gibi insanlar dünyasında da her şeyin bir nedeni vardırbunlarıbilmek toplumsal yasaları bilmek demektir. Olaylar rastlantılarla, mucizelerle açıklanamaz; psikolojik ve sosyal kanunlarla açıklanabilir. 4. Böyle bir gerçekliği yansıtacak olan yazarın tutumununda laboratuvarda deney yapan bir bilim adamınınki kadartarafsız olması gerekmez mi? Topluma bakan yazardan beklenen şey, gözlemlerinin sonucunu olduğu gibi anlatmaktır.Gercek durumu bütün çıplaklığı ile okuyucunun gözününönüne sermeli yazar. Zola ve Flaubert'in de üzerinde israrla durduğu bu tarafsızlık, gerçekçi romanda yöntem anlavışının önemli bir öğesidir. Olaylara dışarıdan bakarak onları olduğu gibi yansıtacak yazarın kendi görüşlerine yer voktur eserde.
Devindiren herşey olanak halinde devinebilir bir şey olduğundan ötürü devinir, onun devinimsizliği 'durgunluk' (nitekim kendinde devinim içkin olan nesnenin devinimsizliğidir 'durgunluk'). Böyle bir şey olarak devinebilir olana etkide bulunmak, işte bu devindirmek. O bunu temasla gerçekleştirir, dolayısıyla aynı zamanda etkilenir de. Bunun için devinim, devinebilir olarak devinebilir olan nesnenin tamamlanması gerçekleşmesidir, bu ise devindirenin bir dokunuşuyla olur, dolayısıyla o da etkilenir. Ne ki devindiren, devindirdiği zaman devinimin ilkesi ve nedeni olacak bir biçimi her zaman taşıyacaktır: bu ya belli bir nesne ya belli bir nitelik ya da belli bir niceliktir. Sözgelişi gerçeklik halindeki "insan", olanak halinde varolan insandan bir insan yaratır.
Reklam
257 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.