Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Öncelikle,'' diye söze girdi Musa Erman "Derginin tüm sayılarını okuldan aldım Derin, Baran'ın tüm yazlarını okudum ve tarihlere göre sıraladım onları. Bak şu, ilk gördüğünüz sayfa Baran'ın en eski yazısı, en alttaki de en güncel yazısı. Şimdi orada benim dikkatimi çeken şey şu..." Musa Hoca anlatırken kaşlarım çatılı bir şekilde önümdeki yazıları inceliyordum. "Baran ilk yazılarına motivasyon verici temalarla başlamış fakat yazıları giderek daha depresif, yer yer öfkeli bir hale gelmiş. Sen onda böyle bir değişim gözlenmedin mi peki?" Başımı "Hayır" der gibi salladım.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Reklam
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
Sultan Orhan Gazi
SULTAN ORHAN GAZİ Ömrü fetihten fetihe koşmakla geçen büyük idareci Osmanlı Devleti gibi üç kıtaya hükmedecek muhteşem bir imparatorluğun temelini atan Osman Gazi, beka âlemine gitme vaktinin geldiğini anlayınca, Gazi oğlu Orhan'ı çağırmış ve ona şöyle vasiyet etmişti: "Oğlum, İstanbul'u aç, gülzar eyle. Öldükten sonra beni
Sultan Melikşah
SULTAN MELİKŞAH Selçuklu Devletini ihtişamın zirvesine çıkaran büyük idareci Alparslan'ın oğlu Sultan Melikşah, Selçuklu Devletini ihtişamın zirvesine çıkarmış bir idarecidir. Yirmi yllık saltanatı esnasında ilim ve adalet güneşi devlet semalarında yükselmiş, tarihte ender görülen bir huzur, refah ve saadet devri yaşanmıştır. Melikşah 6
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
hayatın sırrı
Görkemli yaşamlar Gösterişli evler . Yolcu muyduk yoksa Ev sahibi mi? . Çoğaldık, büyüdük Yükseldik ve doyumsuzlaştık
OKUMUŞ BİR İŞÇİ SORUYOR Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı? Bir de Babil varmış, boyuna yıkılan, kim yapmış Babil'i her seferinde? Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen Lima'nın? Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince? Yüce
Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı? Bir de Babil varmış boyuna yıkılan, kim yapmış Babil’i her seferinde? Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen Lima’nın? Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince? Yüce Roma’da zafer anıtı ne kadar çok! Kimlerdir
KATİLE HAPİS CEZA DEĞİL MÜKAFATTIR Terörist asılmadığı,katile kısas uygulanmadığı,hırsızın eli kesilmediği,namusa uzanan diller susturulmadığı,zani recmedilmediği müddetçe sebepsiz cinayetlerin ve ahlaki inkırazın önünü alamayız ALEMLERİ YARATANIN AHKAMINA DÖNME VAKTİ GELMEDİ Mİ? (Ferdi Parmaksız Hoca)
Reklam
işçi
Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı? Bir de Babil varmış, boyuna yıkılan, kim yapmış Babil'i her seferinde? Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen Lima'nın? Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince? Yüce Roma'da zafer anıtı ne kadar
İran Masalları Hakkında-2 | Kubilayhan Yalçın..
Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderîler adlı çalışmasında şöyle diyor: * “Hacı Bektaş-ı Veli’nin tıpkı Barak Baba gibi, yarı çıplak, saçı sakalı, kaşları kazınmış, ama uzun ve gür bıyıkları olan bir Haydari şeyhi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Hiç şüphesiz bu portre, klasik Bektaşi ikonografisinde iyice yer
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Diyarbakırlı Ramazan Hoca
Yanarım yanarım neye yanarım bilir misiniz? "Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur" misali tüm cenahlardan Diyarbakırlı Ramazan hoca üzerinden herkes konuştu, kelam etti, günah çıkardı. Devlet devletliğini yaptı, katili yakaladı, adam; "Afgan sandım pardon" dedi, deli numarasına yattı. Ramazan hocayı hedef gösterenler, hakkında "zaten vahabiydi" diye bıyık altından gülenler ve azmettirenler ortadan tuzla buz oldu. Anlayacağınız olan biten, 8 aydır geldiği İstanbul'da katle uğrayan şu garibana oldu. Üstelik babası da hastaneye kaldırıldı, ocağı barkı söndü. Bu Allah'tan reva mıdır?.. Va Mu'tasıma! Vah ki ne vah!.. İmam Birgivilerin, İmam Malatilerin, Ebu Suud efendilerin, Kadızadelilerin, Çivicizadelilerin, Kadı Feyzullahların yurdunda "vahabi" denip garip kaldığımıza mı yanayım yoksa yarın aynı olayın bir başkasının da başına gelebileceğine mi... Şairin sözleri seccade üstünde can veren şu adamcağız için pek güzel. Lakin benim içim yanıyor dostlar hem vallahi hem billahi içim yanıyor. "Mekan-ı huzur bana mename-i visâde Küll-î varlık bir yana, öte yanda seccade... ALLAH'a inanırız O'nadır kulluk sâde Ehl-i sücud olanın refîkidir seccade..." ~ABDULKADİR POLAT~
679 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.