Ben, hem Derrida'nın hem de Foucault'nun kendi yapıtlarını bu tarih tarafından tanımlanan sınırlar içerisine nasıl yerleştirdikleri ile ilgileniyorum özel olarak. Yani bence bu düşünürlerin özgünlüğü, kullandıkları sözcük dağarcığının ya da tekniklerinin tuhaflığından değil, bu teknikleri yeniden düşünmelerinden ileri geliyor.