Bu kitap, ne tarafsız kalabiliyor ne de sessiz.
Çünkü Kolektif: İsyan ve İtaat Arasında, bir toplumun vicdanıyla iktidar arasına sıkışmış çığlığı anlatıyor. İtaat ettiğimizde neyi yitirdiğimizi, isyan ettiğimizde neyi göze aldığımızı hatırlatıyor.
Sadece bir kuram anlatmıyor; bir vicdan açıyor önüne.
Kimi zaman tarihin karanlık dehlizlerinde, bir üniformanın gölgesinde buluyorsun kendini.
Kimi zaman kendi hayatında, metroda başını öne eğdiğin bir anın içinde.
Çünkü bu kitap öyle bir şey ki; sadece halkları değil, seni de yargılıyor.
Neden sustun?
Neden boyun eğdin?
Neden “bu da geçer” dedin?
Sayfalar ilerledikçe fark ediyorsun:
İtaat, sadece korkudan doğmaz.
Bazen alışkanlıktandır.
Bazen yalnız kalmamak içindir.
Ama her seferinde, biraz da insanlıktan çalar.
Kolektif, cesareti yüceltmiyor sadece.
Korkunun kökenine iniyor.
Ve her satırda şunu fısıldıyor:
“Senin sessizliğinle büyüyor olan şey, seni de yutacak.”