Cemil Meriç'in okuduğum ilk eseriydi. Yazar bu ülkenin Osmanlı'da olsun, Tanzimatta olsun Batılılaşma yönündeki fuzuli çabanın sonuçlarının ne yıkımlara, muhasır medeniyet seviyesini yakalamaya çalışırken Ortaçağ Avrupa'sına benzemeye neden olduğunu anlatmaya çalışmıştır. İdeolojilerin kaynağının çoğu zaman insandan çıkıp, maddeciliğe nasıl dönüştüğünü göreceksiniz. Eserde Hegel'den İbn-i Halduna, Marx'dan Gandi'ye kadar hürriyet, sömürge, özgürlük, dünya görüşü hakkında karşılaştırma ve salt düşünceyi belirlemedeki mistik havanın nasıl değiştiğine şahit olacaksınız. Nass'ların insanlara neleri getirip, neleri götürdüğünü özellikle ülkemizdeki aydınlarının hazin sonlarını nasıl hazırladıklarına müteessir olabilirsiniz. Ve okuyucuyu gerçekten doğu-batı sentezi hakkında bilgi sahibi yapan, üslubu çok iyi kullanan ve geçmişteki hatalardan ders çıkarıp kendi kültürümüze, inancımıza ve renklerimize sahip çıkarak doğru yolu bulacağımıza olan umudumuzu yeşerten bir akıcılığa sahiptir. Görüş, inanç, tefekkür noktalarını bırakın sadece bu kitabı okuyan insan kendini ifade edebilme adına kelime dağarcığı da gelişecektir. Keyifli okumalar...