Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kullanış Türkçe'sini anlamayacak, liseyi bitirdiği halde "zaruret" kelimesinin ne mânâya geldiğini Güzel San'atlar Akademisinde hocaya soracak kadar günlük dilini bilmeyen bir neslin Fuzuli'den ve Bakî'den değil, Şinasi'den ve Namık Kemal'den de değil, Tevfik Fikret'ten ve Ahmed Haşim'den anlamasına imkân yoktu. Bu nesil Naima'yı nasıl okuyacak, hattâ Halid Ziya'dan ne mânâ çıkaracak da edebiyat tarihinin en yüksek nesir örneklerine göre bir edebî terbiye alacaktı? Onun tam ölçüde anlayabileceği Türkçe Karagöz gazetesinin muhaverelerinden ibaret kalmayacak mıydı? Bu zaruretin şuuruyla yapılan edebiyat programları kısırlaştı ve içinden çıkılmaz tezadlarla doldu.
Sait Faik anlatıyor... ≈))))
Mustafa'nın meyhanesinde Kavaklıdere'nin başındayız. «Sence en büyük şair kimdir Orhan?» «Fuzuli.» İkinci şişenin ikinci bardağındayız. «Fuzuli'den sonra?» «Fuzuli mi? Kimmiş o?» diyor «Bırak o da avuç açmışlardan.» Ben yanımdaki, dilimin hiç avuç açmamış şairine bakıyorum. «Dilimin en büyük şairi sensin» diyorum. Diyorum amma hafifçe alay etmiyor değilim. Çakıyor kerata «Hadi oradan it» diyor. Ömründe küfür etmemiş, çelebi Orhan Veli'yi nihayet kız­dırabildiğime memnunum. Hayır kızmamıştır. Sahiden iyi şair ol­duğunu söylediğime kızmıştır. Bardaklarımız boştur. «Açık beyaz şaraptan bir tane daha doldur Mustafa.» SAİT FAİK (Yeditepe: 1 aralık 1951)
Reklam
Bu adamı abartmamız gereken konular var...
Yahya Kemal, düzenlediği her toplantıdan önce, "Aman Mustafa'ya da haber verilsin," diyordu. Kimse Yahya Kemal'in şiirlerini Mustafa Hoca gibi ezberleyemiyordu, kimse Yahya Kemal'in şiirlerini Mustafa Hoca gibi duyarak okuyamıyordu. Kimse Fuzuli'den, Baki'den, Nedim'den ve daha birçoklarından Mustafa Hoca gibi yerinde örnekler veremiyordu. Tasavvuftan da sözediyordu Mustafa Hoca, İslâm'dan da sözediyordu. Behçet Kemal, kendi yaptığı 'şeci' Kur'an çevirisini okurken, onun bir tercüme yanlışını Mustafa İnan düzeltmemiş miydi? Mustafa Hoca Arapça da mı biliyordu? O her şeyi biliyordu canım: Tarih biliyordu, edebiyat biliyordu, dil üzerinde yetkiyle konuşuyordu, kelimelerin kökleri hakkında kimsenin aklına gelmeyen tezler ileri sürüyordu. Osmanlı sanatından anlıyordu, felsefe bile biliyordu, hatta matematik bile biliyordu. Hem de vallah bu işlerin profesörleri bile hayrandı hocaya.
Sayfa 145 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Sevmek, yanmak demek değil mi? Ta Fuzuli'den bu yana böyle."
Kimseyle konuşamıyorum Rafta bir Smirnoff şişesi kadar ıssız Ben ki içimi dökmeğe Elâlemi sarhoş etmeğe yaradılmışım Fuzulî'den okuyorum İranlı barmen anlamıyor Fuzulî'yim Fuzulî'yim fuzulî Yalnızlıktan bu kaçıncı ölüşün şair...
Neden şiirimiz Fuzuli'den Haşim'e kadar uzun bir feryattır?
Sayfa 336Kitabı okudu
Reklam
Şairin kuşkusu
Niçin kendini bu sarp yola vurdun Daha iyisini mi yazacaksın içlilikte Fuzuli'den Daha ileri mi gideceksin hayalde Nizami'den Daha derine mi ineceksin Câmi'den Çağın geçerakça konuları dururken Bu ateşten işe giriştin, neden? Diye bir kuşku yedi bu kitabın şairini Yaşadı âdeta Leylâ Mecnun hikâyesini Aylar yıllar geçti yazmadı tek mısra
Sayfa 569Kitabı okudu
Orhan Veli ile.
Mustafa'nın meyhanesinde Kavaklıdere'nin başındayız. "Sence en büyük şair kimdir Orhan?" "Fuzuli." İkinci şişenin ikinci bardağındayız. "Fuzuli'den sonra?" "Fuzuli mi? Kimmiş o?” diyor. "Bırak o da avuç açmışlardan." Ben yanımdaki, dilimin hiç avuç açmamış şairine bakıyorum. “Dilimin en büyük şairi sensin,” diyorum. Diyorum amma hafifçe alay da etmiyor değilim. Çakıyor kerata. "Hadi oradan it!" diyor. Ömründe küfür etmemiş, çelebi Orhan Veli'yi nihayet kızdırabildiğime memnunum. Hayır, kızmamıştır. Sahiden iyi şair olduğunu söylediğime kızmıştır. Bardaklarımız boştur. "Açık beyaz şaraptan bir tane daha doldur Mustafa."
Sayfa 1390 - Pdf/Kindle/OnunlaKitabı okudu
Hem yanıyor, hem seviyor. Sevmek yanmak değil mi? Ta Fuzuli'den bu yana böyle. Fuzuli'yi lafın gelişi andık yakınımızdır diye. Elbette ondan öncesi de var, ama niyetimiz aşkın tarihini yazmak değil.
Sayfa 142
Karıncayı bile incitmem deme! Bile'den incinir karınca; Söz söylemek irfan ister, anlamak insan.” (Fuzuli)
Reklam
FUZULÎ'den: * "Lâ’l dudağının ilâcı ki ona Âb-ı hayat derler O verir her dem can aşıklara ve ben de ona!.." *
Sayfa 77 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
"Dest bûsi ârzusiyle ölürsem dûstlar Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su" diyor Fuzuli...
Sayfa 504Kitabı okudu
405 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.