Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Platon'un dediği gibi kayıp olan ruh eşimizi bulma isteği miydi?
Kendi vücudu ile ilgisi olmayan, protein, yağ, karbonhidrat ve sudan oluşan bir başkası nasıl olur da kendisini dünyanın en mutlu adamı, en mutsuz adamı ya da dünyanın en çok acı çeken adamı gibi hissettiriyordu? Bunun adı aşk olamazdı. Bu 3 harfle açıklanamayacak kadar derin ve acı verici bir şeydi. Bu konuda bir sürü kitap okumuştu adam. Hemen herkes kendince tanımlamaya çalışmıştı bu meseleyi. Oysa bu çok manasız bir çabaydı. Platon'un dediği gibi kayıp olan ruh eşimizi bulma isteği miydi? Yoksa Alman Filozof Schopenhauer'un dikkat çektiği gibi soyun devamını sağlayan, tabiatın bir aldatmacası mıydı? Galen'e göre aşk ne anlatılabilir ne de tanımlanabilirdi. Zira doğuştan kör olan bir insana gökkuşağını nasıl anlatabilirdiniz ki. Ya da doğuştan koku duyusu olmayan bir insana yağmur yağdıktan sonra topraktan yükselen o harika kokuyu nasıl hissettirebilirdiniz? İşte insanlığın başlangıcından beri aşkı yaşamış birçok yazar onu yazdı, birçok ressam onu çizdi ve birçok şarkıcı onu söyledi. Aşkla karşılaşmamış insanlar ise sadece anlamaya çalıştılar. Ama anlamalarına imkân yoktu. Aslına bakalırsa nöro- biyolojik olarak aşk 2 kısımdan oluşuyordu. İlk dönem, yani ilk görüşte aşkı ve tutku dönemini içeren, beyinde fırtınaların estiği dönem. İkinci dönem ise fırtına sonrası daha sakin bir beyinde insanları birbirlerine bağlayan dönem. Aşkın ilk fazı mükemmel bir fazdı. Beynin ödül merkezi üzerinde çok önemli etkileri bulunan dopamin, norepinefrin, vasopressin gibi çeşitli hormonlar bir araya gelerek muhteşem bir etkileşim oluştururlardı.
Sayfa 104 - Popüler Kültür-Bilim Serisi
250 syf.
10/10 puan verdi
Büyülü Orman
Büyülü Orman
Ruth Sanderson
Ruth Sanderson
Merhaba arkadaşlar #büyülüorman ile tanışmaya var mısınız? Topraklarında envayi çeşit meyve bahçeleri ,geniş çayırları ve zengin tarlalarla kaplı olan kuşların şarkı söylediği ormanları,geyikler, ceylanlar,sülünler ve tavşanlarla dolu olan bir ülke varmış ve bu ülkenin Kralı #bilge ve #adil , Kraliçeside herkes tarafından sevilirmişim. Kraliçe üçüncü oğlunu dünyaya getirirken vefat edince krallığın üstüne kara bir bulut çökmüş.Kral,kraliçesi için yasa boğulmuş ve oğullarını çok sevmesine rağmen artık hayatından neşe alamaz olmuş Kraliçenin ölümünden sonra artık her yıl krallığa biraz daha az yağmur yağmış,mahsülüler seyrekleşmiş,meyveleri solucanlar basmış,hayvanlar zayıflayıp ve güçsüzleşmiş.En sonunda ülke korkunç bir kulaklıkla başbaşa kalmış Halk açlığın eşiğine geldiğinde kral tüm umudunu kaybetmiş. Kral,bir gün tum oğullarını yanına çağır.”Bir efsaneye göre eğer asil bir kan ve kutsal bir dilek taşıyan bir kraliyet erkeği Dünyanın Kalbi ni bulabilirse dileği gerçek olur ve bu korkunç kuraklıkta sona erer”diye söyler. Kralın üç oğluda bu efsaneyi daha önceden duymuştur.Üç oğlundan sadece en küçük olan oğlu bu efsaneyi gerçekleştirmek için gidebileceğini söyler. Kucuk kardeş,abilerine kendini kanıtlamak için herhangi bir avcılık marifeti olmamasına rağmen bu görevi üstlenir Kralın küçük oğlu Galen,Dünyanın Kalbi ni bulabildi mi? Kral bu kutsal görevi yerine getirene hangi vaatte bulunur? Cevaplar eserde #okuyun #öğrenin arkadaşlar @foliantyayinevi #ruthsanderson #okuyanteraziokuyor #okuyanterazi
Büyülü Orman
Büyülü OrmanRuth Sanderson · Selen Yayınevi · 20183 okunma
Reklam
536 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kralların Adaleti; bir İmparatorluğun adalet sistemini temsil eden bir yargıç ve ekibinin yasaları uygulama yükümlülüğü, bu uğurda yaşadıkları mücadele ve bakış açılarının değişme ve gelişme öyküsünü konu alıyor. Adalet sistemine farklı bir bakış açısı getiren, farklı kültürlere sahip ülkelerin ortak bir yasa altında toplandığı bir evrene dair
Kralların Adaleti 
Kralların Adaleti Richard Swan · Athica Yayınları · 20241 okunma
Oribasios, asıl sanatkâr olarak meşhur olan selefi Galen (II-2) gibi Bergama'da doğmuştu.
Galen ve Pia
İçeriğinde bir miktar protein ve yağ olan dudak ile derinin birbirine değmesi nasıl böylesine muazzam bir reaksiyon oluşturabilirdi ki...
Sayfa 352Kitabı okudu
417 syf.
·
Puan vermedi
Mutlaka okunmalı...
Hayatımda ilk defa bir nöroroman okuma deneyimi edindim.Açıkçası gerek kitabın kapağı gerek ismi ilk andan itibaren dikkatimi çekmeye yetmişti.Fakat gerek kitabının kurgusunun gerek aralarda verilen bilimsel bilgilerin bu kadar insanı içine çeker bir yapıda olabileceğini tahmin etmemiştim. Yazar ; okurlarına karakterlerin yaşadıklarını ve
Pia Mater
Pia MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 201914,5bin okunma
Reklam
Avcıyla avının döngüsü
"İşte, ekosistem dediğimiz şey de tam da bu. Hayatın kendisi. Avcı olan her şey aynı zamanda potansiyel de bir avdır aslında. Tüm canlıların birbirine bağlı olduğu dairesel bir ip var sanki. İnsanın en büyük yanılgısı bu Galen. Kendisini merkezde sanması. Öyle bir merkez ki bu, tüm canlılar ve evren sanki insan denen bu memelinin etrafında dönüyormuş gibi. Oysa merkez diye bir şey yok. Herkesin rollerinin sürekli değiştiği devasa bir tiyatro sahnesinden başka bir şey değil bu gezegen. Yeni rolüne ne kadar hızlı adapte olursan o kadar çok hayatta kalacağın bir oyun sadece."
Sayfa 351 - Pia
Galen’in işaret parmağı
Galen'e dönecek olursak yaptigi ilk gözlem sonucu, beynin oldukça yumusak bir doku oldugunu, beyincigin ise biraz daha sert bir yapiya sahip oldugunu görmüs oldu. Sırf bu basit gözlemden yola çıkarak yumuşak yapısından dolayi beynin duyularla ilgili olabilecegini öne sürmüstü. Ayrica beyincigin bir miktar daha sert olmasi nedeniyle daha çok kaslar ile ilgili olabilecegini düşünmüştü. Belki size çok komik bir açiklama gibi gelebilir ama Galen' in sadece bir dokunuşla yaptigi bu ilginç tespit su anki bilgilerimizden çok da uzak degildir.
Galen; gladyatörlere yaptığı ameliyatlardan edindiği deneyimlerden ve hayvan kadavraları üzerinde yaptığı incelemelerden yola çıkarak, 16 ciltlik bir çalışma yayınlamış􀆨r. Yaşadığı tarihte önemli gelişmelerin kaynağı olan Galen’in, bin yılı aşkın süre rakipsiz kaldığı ifade edilmektedir. Günümüz 􀆨p doktorunun sahip olduğu güç ve iktidarın sembolü ise Asklepios'tur. Sağlık Sosyolojisi, Ataaof
Nitche'den nağmeler...
Demis ki " Sana hükmeden düşünceni duymak isterim..." Bak galen sen😝 Len dayı sen heç güneşin böğründe haşgeş(haşhaş) gırdın mı? Gara lastiğin içinde ot yoldun mu? Camiz gaymaklarının gücü adına sus habi😋😋
Reklam
Galen ve Kadim Tıp
Bergamalı Yunan hekim ve yazar Galen (129-216) yüzyıllar boyunca tıp eğitiminin temelini oluşturacak bir eserler bütünü meydana getirdi. Anadolu'da Bergama'da doğdu, Smyrna'da (günümüz İzmir'i) ve antik dünyada tip bilgisinin merkezi olan iskenderiye'de eğitim gördü. 162'de Roma'ya yerleşti ve kısa süre sonra Marcus Aurelius ve Septimius Severus dâhil olmak üzere Roma imparatorlarına hekimlik yaptı. Tipi teorilerini köpek, koyun, domuz gibi hayvanları parçalayarak yaptığı incelemelerine ve vücut hakkındaki önceki bilgilere dayandırdı. Galen arterler ile damarlar arasındaki farkı ve aynı zamanda arterlerin daha önceden düşünüldüğü gibi hava değil, kan taşıdığını belirledi. Beşinci ve altıncı yüzyılda İskenderiye'de öğretilen üç yüz eser meydana getirdi.
Sayfa 194 - Kronik KitapKitabı okudu
424 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ne seri amaaaa!!!
Serkan Karaismailoğlu’ nun ilk okuduğum romanı Pia Mater. Yazarı okumaya böyle güzel bir kitapla başladığım için çok memnunum. Pia Mater, aşkın, bilimin, maceranın harika bir kurguyla harmanlandığı nöro-roman. Yazar romanda hislerimizin, tepkilerimizin, davranışlarımızın altında yatan bilimsel, beyinsel gerçekleri bize aktarıyor. Hem de
Pia Mater
Pia MaterSerkan Karaismailoğlu · Elma Yayınevi · 201914,5bin okunma
İslam dünyası ilmi Eski Yunan'dan (Aristo, Sokrat, Galen vs...) almıştır. İslam uygarlığı diye bili­nen gelişmeyi sağlayan temel kaynak Kuran değil, Eski Yunan bilginlerinin ortaya koydukları bilimsel verilerdir.Bunun böyle olduğunu İslam bilginleri açıkça belirtmişlerdir.Hıristiyanlığın gelişiyle Ortaçağ karanlıklarına gömülen Ba­tı dünyası İslam aracılığı ile eski Yunan kaynaklarına kavuşmuş ve akılcılığa yönelmek suretiyle uygarlık yaratmıştır.
“Paracelsus Isviçreli doktor ve kimyager. 16. yüzylin önemli bilim insanlarından ve modern tıbbın kurucularından biri olduğu kabul edilir. Paracelsus, günün tedavi şekline, otoritelerin tıbbi kuramlarına karşı çıkmış ve bunun sonucunda, biraz da çılgın tavırlarıyla, bir tür sembole dönüşmüştür. Onun, geçmişle olan savaşının en somut şekli, ögrencilerin yaktığı geleneksel ateşte herkesin gözü önünde İbn-i Sina, Hipokrates ve Galen gibi otoritelerin kitaplarını yakmasıdır.”
969 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.