DURUM: Bir tavuk, bir yolda karşıdan karşıya geçer.
SORU: Tavuk karşıdan karşıya niçin geçer?
YANITLAR:
RENE DESCARTES:
Yolun öbür tarafına geçmek için.
EFLATUN:
İyiliği için. Gerçek, öteki taraftadır.
ARISTOTELES:
Güzel bir anlatımı var çok bilimsel terimlere vs. girilmemiş Galilei'nin çizimlerinden ve eserlerinden alıntıların olduğu hoş bir kitap. Bilimin özellikle uzay bilimin geçtiği yollar, bugün Güneş Sistemi'nin dışına uydu yollar vaziyetteyiz hatta bir kaç yıla bir gezegene insanoğlu gidecek. Belki Güneş'e en yakın yıldıza dahi varamayacağız hiç bir zaman ama bilimin kat ettiği bu yolları düşündüğümüzde o en yakın yıldızdan çok daha büyün bir mesafeyi kat ettiğimizi görüyoruz. Arada tabi bazı yobazlar çıksa da artık onlar birer istisna.
Yaşlanmayı, yaş almakla karıştırmamak için birkaç yaşsıza göz atalım istersen:
*Pasteur, kuduz aşısını bulduğunda 60 yaşındaydı.
*Mimar Sinan, kalfalık dönemi olarak nitelendirdiği Süleymaniye Camii'ni bitirdiğinde *70 yaşını geçmişti. Ustalık eseri olarak saydığı Selimiye Camii'ni tamamladığında ise yaşı 86 olmuştu...
* Michelangelo, en ünlü eseri Pietra'yı ( İsa peygamberi annesi Meryem'in kollarında gösteren resim ) bitirdiğinde 87 yaşındaydı...
* Galileo Galilei, ay'ın günlük ve aylık hareketlerinin çizimini yaparken 73 yaşındaydı...
* Goethe, en büyük eseri Faust'u 82 yaşında bitirmişti...
Doğadan ayrı bir varlık olduğumuz mitinin gelişimi, esas olarak, Batı Avrupa kültürünün Galileo Galilei, Francis Bacon, Rene Descartes ve Isaac Newton gibi aydınlarına çok şey borçludur. (...) Galileo, (...) The Assayer adlı eserinde, doğanın kitabının matematik dilinde yazıldığını belirterek doğanın nitelikleri üzerinde duran bakış açılarını reddetmiştir. (...) Bacon, (...) özellikle, neden ve sonuç arasında bir ayrım yapılması gerektiğini savunuyordu ve bir teorinin doğrulanması ya da tersinin kanıtlanması için deneyin öneminin altını çizmişti. (...) Descartes, (...) meşhur "Düşünüyorum, öyleyse varım" önermesinden yola çıkarak, akıl ya da bilincin ve maddenin birbirinden tamamen ayrı olduğu ve birbiriyle bağdaşmadığı savını kurdu. Ona göre, biz insanlar, soyut ve mantıklı zihinlerdik ve adeta makinenin içine girmiş bir hayalet gibi bir şekilde fiziksel bir bedenin içine girmiştik. Akıl ve maddenin birbirinden tamamen ayrı olduğu ve çoğunlukla Kartezyen ikilik olarak adlandırılan bu anlayışın, dünyaya bakışımız ve onun içindeki yerimize ilişkin kavrayışımız üzerinde büyük etkileri oldu ve hala da olmaya devam ediyor. (...) Çalışmaları en sonunda Isaac Newton tarafından sentezlendi ve böylece Bilimsel Devrim olarak anılan şey tamamlanmış oldu. (...) İnsan bilincinin bu dünyadan ayrı olduğu gerçeği, insanları doğaya karşı daha üstün, kibirli ve hükmeder davranmaya teşvik eden dini inançlar ile eşleşerek doğanın insanlar için gelmiş bir varlık olarak görülmesine yol açtı. Yeryüzünü anne olarak gören düşünce de yok olup gitti.