GAZEL
Âh çok çok sevdüğüm sanma ki az az ağlaram
Nâle eyler dururam derd ile durmaz ağlaram
.
Vireli yile karârumı hevâ-yi zülf-i yâr
Ebr-veş ne yirdeyem ne gökde durmaz ağlaram
.
Dil miyân-ı cûy-i gamda sen kenâra çekmedün
Anun için her dem ey serv-i ser-efrâz ağlaram
.
Nâya dem-sâz ideli nâlem o ruh-efzâ benüm
İrdüğünce sem'üme âvâze-i sâz ağlaram
.
İsfahan'ı ve Irak'ı Zâti'yâ seyr eyleyüb
Bu makaama gelmeğe itdükçe şeh nâz ağlaram
.
ZATİ
Adam Hatayî'nin yayımlanmamış gazellerini araştırıp aynı adda makale yazmış. Bizim Edirneli Nazmî başını uzatmış. Nazmî edebiyat tarihimizin özgün kişiliklerinden biridir bana göre. Yazılı edebiyat geleneğinin çok ağır ölçüde İranîleştiği çağda, aruz kullandıysa da yalın ve duru Türkçe'yle yazdı. Yaşadığı dönem ve sonrasındaki divan
Senün yüzün güneşdür yoksa aydur ..
Cânum aldı gözün dakı ne eydür ..
Benüm iki gözüm bilgil cânumsın ..
Beni cansuz koyasın sen bu keydür ..
Gözümden çıkma kim bu yer senündür ..
Benüm gözüm sana yahşı sarâydur ..
"Yarab nola hâlüm benüm ol yâr giderse
Hasretle kılam niceye dek zâr giderse
...
Ahdine vefa kılmadı ol yâr nidem âh
Kanlar yudayın derd ile her bâr giderse
...
Terk eyle seni terk edeni sen dahi Mihri
Ağyâre koyup seni o bi-ar giderse
(Yarabbim, o yâr giderse hâlim ne olur?
Özlemle ne kadar ağlayayım, giderse?
Sözüne bağlı kalmadı o yâr ne yapayım âh!
Kanlar yutayım dertler ile her an, giderse.
Seni bırakanı sen de bırak Mihri,
Seni düşmanlarına bırakıp o utanmaz giderse.)
Bu devr içinde benüm padişeh-i mülk-i suhen
Bana sunuldı kasîde bana verildi gazel
Baki
Meddah olalı çeşm-i gazâlânına Bâkî
Öğrendi gazel tarzını Rûmun şurası
Gazel yapraklayın benzüm sarardı
Kararuban düşdüm bu ‘ışk elinden
Yarın mahşerde ben yırtam yakamı
Niçe feryâd idem bu ‘ışk elinden
Tag u taşlar erür bu ‘ışk elinden
Denizler cûşa geldi ‘ışk elinden
*
Çagurup eydeler gel güç görenler
Benüm çilem nedür bu ‘ışk elinden
N'iderem ben yarün vaslından ayruk
Büküldi kad-bâlâm bu ‘ışk elinden
Fatih Sultan Mehmet gibi koca bir liderin adına yazılan kitapların sayısı artık kendini aştı. Tabi aralarından değerli olanları bulup çıkarmak, birbirini tekrar etmeyenleri bulmak, birbirini tekrar etse de güzel sayfa düzenine sahip, sade bir dille yazılmış sıkıcı olmayan eserleri bulmak gerçek zenginlik işte bu. Bankada duran ve hiçbir işe
16. ASIR ŞAİRLERİNDEN EDİRNELİ NAZMÎ
Türkiye’de Osmanlı sülalesi hâkim olduktan sonra(1) acem taklidi divan edebiyatının kuvvetle yayılarak milli dil ve kültürümüzü şiddetle tehdit etmesi üzerine on beşinci asrın sonlarında Türkiye’de bir dilde milliyetperverlik cereyanı baş gösterdi. Aruz vezniyle olmakla beraber, yalnız Türkçe sözler ve hatta
" N'ola cândan ben anı artuk seversem dostlar
Ol perî-peyker benüm cânum içinde cân imiş"
II.Bâyezid ( Adlî)
[Dostlar ! Onu can(ım)dan daha çok sevsem ne olur? (Zira) o peri yüzlü canım(ın) içinde canmış.]
Gazel
Penbe-i merhem-i dâğ içre nihandur bedenüm
Diri oldukça libâsum budur ölsem kefenüm
Cam canan dilemiş virmemek olmaz ey dil
Ne niza' eyleyelüm ol ne senündür ne benüm
Aceb Bu Derdümün Dermânı Yok Mı (gazel)
Aceb bu derdümün dermânı yok mı
Ya bu sabr itmegün oranı yok mı
Yanaram mûmlayın başdan ayağa
Nedür bu yanmağun pâyânı yok mı