Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gazete sözle kitabın arasıdır. Bundandır, gazete okurken işitir gibi olduğumuz. * Gazetede bir genellik vardır. Ne yazsa, ne çizse bu genelliği taşır. İşte gazetelerin genelliğidir bizi inandıran, bizi kandıran.
kuş küçüktü kuş düşünmüyordu kuş gazete okumuyordu kuşun borcu yoktu insanları tanımıyordu kuş kuş havada ve kırmızı tehlike ışıkları üstünde ve habersizlik yüksekliklerinde uçuyordu ve mavi anları delice deniyordu kuş, ah sadece bir kuştu
Reklam
Ahlaksızlığı gözümüzün içine sokan gazete ve televizyonların, yeri geldiğinde nasıl ahlakçı kesildiklerini biliyoruz. Ahlaki söylem giderek zayıflıyor, zira modern dünyada sırtını yaslayacağı tutarlı bir dini inanış ve gelenekler dizisi yok.
Sayfa 193 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
168 syf.
1/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yazar Nicolas Nicolaides, 1888-1893 ve 1898-1909 yılları arasında çıkardığı gazete için doğrudan II.Abdülhamid'ten para yardımı almış. İlaveten 1892-1895 yılları arasında da usulen yüksek devlet memurlarına verilen 3 nişan ile ödüllendirilmiş. Kitabında dönemin (1907) Osmanlısını neredeyse dünyanın en mükemmel ülkesi gibi tasvir eden yazarın anlatımı objektiflikten çok uzaktır. Aslen Rum olan yazar, Bulgar Erksarhlığının kurulmasını birçok kötülüğün sebebi olarak görüyor, 93 Rus harbinin ağır yenilgisinin nedeni olarak Rus ordusunun sayıca çok kalabalık olmasına bağlıyor. En kötüsü meşrutiyet yönetiminin Osmanlı için hiç uygun olmadığını ve bu nedenle bu yönetimi kaldıran II.Abdülhamid'in büyük iş yaptığını yazıyor.
Bir Gazetecinin Gözüyle II.Abdülhamid
Bir Gazetecinin Gözüyle II.AbdülhamidN. Nicolaides · Yitik Hazine Yayınları · 20131 okunma
Bir ülkeden ayrılıp başka bir ülkeye gittiğinizde kimse size yılların yağmur yemiş gazete mürekkebi gibi birbirine karışacağını söylemez.
Sayfa 125Kitabı okudu
Gerçek hayat romanlara ,filmlere benzemez :)
Fransa'ya döndükten sonra, Aylin ev aramaya başladı.Hayatı, evli bir kadının sıradan yaşamına benzemiyordu, ama romanlarda okuduğu, filmlerde gördüğü doğulu prenseslerin büyülü, gizemli ihtişamından eser yoktu yaşamında.İhtişam, Türkiye'deki gazete sayfalarında kalmıştı.
Reklam
düşünceler, düşünceler
Fark edelim ya da etmeyelim, zamanımızın çoğunu düşünerek geçiriyoruz. Biriyle konuşuyor veya birini dinliyorsanız; o an düşünüyorsunuz demektir. Gazete okuyor veya televizyon izliyorsanız; düşünüyorsunuz. Geçmişe dair anılarınızı hatırladığınızda; düşünüyorsunuz. Geleceğe dair plan yaptığınızda; düşünüyorsunuz. Araba kullanırken, ya da sabahları hazırlanırken de düşünüyorsunuz. Birçoğumuzun düşünmeye ara verdiği tek zaman dilimi uykuda olduğu zaman dilimi olmakla birlikte, çekim kuvvetleri uykuya dalmadan önce düşündüklerimiz üzerinde çalışmaya devam ederler. Uyumadan önce iyi şeyler düşünmeye çalışın.
Sayfa 27
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı bitirdikten sonra Benhard’la kurduğum ilişkinin, Calvino’nun Tolstoy’la kurduğu ilişkiye çok benzediğini fark ettim. Şöyle diyordu Calvino: “Tolstoy’u severim, çünkü kimi zaman “hah, şimdi anlıyorum nasıl yaptığını” duygusuna kapılırım, oysa bir şey anladığım yoktur.” Çoğu gazete kupürünü hatırlatan, bazıları birilerinin günlüğüne
Ses Taklitçisi
Ses TaklitçisiThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 2020286 okunma
Nisan 1966: CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, TBMM'nde konuşuyor:
"...Rakiplerini din yolunda küçük düşürmek, itham etmek, vatandaşın hiddetine ve nefretine maruz bırakmak bir siyasal oyundur. Bu siyasal oyun, Anayasa ile men edilmiştir. Bu oyunla,bu ülke benim bildiğim altmış yıldan beri hayati tehlikeler karşısında mücadele etmektedir. Ben bu ülkede irticaın yaptığı kışkırtmaları, irticaın bu ülkeye getirdiği zararları herkesten daha çok, burada bulunan sayın arkadaşlarımdan daha çok nefsinde denemiş bir insanım. Tarihten bahsedeyim size. İkbalin en yüksek zirvesinde bulunduğumuz zaman, irtica, bu ülkeyi geride bırakmak için en azılı zararlarını vermiştir. Türkler İstanbul'u 1453 yılında aldılar. Büyük bir dünya olayı. İkbalin bunun üzerinde daha yüksek bir noktası var mıdır? Şimdi bakınız, 1453 yılında tüm dünyada matbaa icad edildi. Ve tüm dünya matbaa sayesinde yeni bir kalkınma, yükselme ve ilerleme devresine girdi. Türkiye'de irticai tercih edenler Türklerin matbaa kurmalarına izin vermediler. Fatih'in kudreti, tüm dünyada matbaa açıldığı zaman, İstanbul'da, Türkiye'de matbaa açmaya yetmedi. İrtica kuvvetini hafif görmeyiniz. İrtica kuvvetine rüşvet vermeyiniz. İrticaın, bu ülkeye getirdiği zararların daha büyüklerini getirmeye eğilimi, kudreti vardır. İrtica size masum bir adam biçiminde gelir. İrtica size büyük bir gazete biçiminde fesat yuvası olarak gelir. İrtica milletvekili olarak kürsüye çıkar, 'işte son peygamberiniz' diye hitap etmek cesaretini bulur..."
Sayfa 70 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Cemiyetimizde hiç zamanımızdaki kadar hastalıklı olmuş mudur kelime ? Bilmiyorum. Bildiğim; bugün kelimenin dipsiz bir uçuruma doğru düştüğüdür. "Ölüm" gazete sütunlarında ilan olmuş ,"kıyamet" oturma odalarında karı koca çatışmasıdır, "peygamber" bir masal kahramanı diye anlatılır, "kitap" raflarda bir süstür, "aşk" mini eteklerin üzerinde bir leke olmuş, "kanun" moda dergisi sanılmakta, "millet" oy sandığında kâğıt tomarı, "vatan" haritada bir nokta, "aile" bir gecelik serüven olmuştur. Bir millet, bir medeniyet çökerken ilkin terimlerde başlıyor bunalım, kargaşa. Edebiyat çürüyor ilkin. Kelime öldü mü insan bir kabuktur artık ,toplum bir yığın.
Sayfa 46
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.