"Dürüstlük olsun senin payına düşen de! Güneşin kutsal ışınları üstüne, Hekate’nin ve gecenin gizli törenleri, yaşama, ölüme hükmeden yıldızların etkileri üstüne yemin ederim ki, bugün burada tüm babalık haklarını, aile ve kan bağını yok sayıyorum, bundan böyle yabancısın artık sonsuza dek gönlüme de, kendime de. Açlığını gidermek için öz çocuğunu yiyen bir yamyam bile, bir zamanlar kızım olan senin kadar sevgi, acıma ve avunma bulacaktır yüreğimde."
-Kral Lear
“Dürüstlük olsun senin payına düşen de!
Güneşin kutsal ışınları üstüne,
Hekate’nin ve gecenin gizli törenleri,
Yaşama, ölüme hükmeden yıldızların etkileri üstüne
Yemin ederim ki, bugün burada
Tüm babalık haklarını, aile ve kan bağını yok sayıyorum,
Bundan böyle yabancısın artık sonsuza dek
Gönlüme de, kendime de.
Açlığını gidermek için öz çocuğunu yiyen bir yamyam bile,
Bir zamanlar kızım olan senin kadar
Sevgi, acıma ve avunma bulacaktır yüreğimde.”
William Golding 1911 yılında İngiltere’de doğdu. Önce fen bilimleri, sonra da İngiliz edebiyatı okuyarak Oxford Üniversitesi’nde eğitim gördü. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce ve sonra uzun süre öğretmen olarak çalıştı. Savaşta deniz eri oldu; müttefiklerin Normandiya Çıkartması’na ve daha birçok çarpışmaya katılıp subaylığa yükseldi.
Golding,
Vâreden’in adıyla insanlığa inen Nûr
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır âb-ı hayat
En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
Ne güzel bir giriş, dünyaya ne güzel bir geliş... Toprağı kirlerinden arındıran o Yağmur için, rahmet vadilerinin
İnsan eylemleriyle ilgilidir. Bu konu herkesi doğaldan etkiler, kimse de ona yabancı, ilgisiz kalamaz. Başka her şeyi eyleme bağlamak insan doğasının ayırıcı niteliğidir. Öyle ki, her dizgeli araştırmada, insan, eylemle ilgili bu bölüme (en azından içeriği onu ilgilendirdiği ölçüde) bütünün özü diye bakar. Böylece başka bir bölüme dikkat etmese
Üzüm tanelerini yiyorsun;
dudaklarım beni dudaklarına çekiyor.
Üzüm taneleri, bu akşamüstü serinliğinde
seni bana daha da kadınsı gösteriyor.
-Doğanın eşsiz bir tadı var
dudaklarında!-
İkimizin payına düşen gecenin
ön hazırlığını yapmışsın.
Birazdan gece başlayacak:
dudaklarım dudaklarında soluk soluğa
hüküm sürecek.
Deniz Sarıtop
denizsaritopsiirleri.wordpress.com/2022/06/26/ask-...
Mesafeleri ve yolları saklayacak olsaydım, muhakkak karanlığın veya gecenin içine saklardım. Mesafeyi ve yolları anlamak isteseydim muhakkak yukarıdan bakardım.
Geçen sene takriben bu zamanlar yatsı için Çamlıca Camiine gitmiştim. Namaz çıkışı açık hava FSM ve Yavuz Sultan Selim köprülerini aynı anda görme imkanı tanıdı. O an içimde çocukça bir his uçmak isteği doğurdu bende. Kanat açmak istedim! Öyle istedim ki bugün bile hala taptaze ve sıcacık içimde duruyor. Âh uçabilseydim o an! Gergin kanatlarımda rüzgarın sükûttan sıyırıp aldığı kulak dolusu uğultuyu duyabilseydim. O an o uğultuyu sükûtun yekpâre sonsuzluğuna tercih ederdim. Bir değirmenin sükûttan payına düşen kendi varlığını öğütmek....bir kanadın sükûttan payına düşen zamanın ve mesafenin tortusu...
Mesafe, iki nokta arasındaki aralık. Yol, mesafenin insan ayağına ve ruhuna temas edişi... Gözünü kapatarak bir yola girebilir mi insan? Gözünü kapatsa yolun sesini işitmek ister!
Kim bir yolu saklamak ister ki? Saklanan yol değildir, yolun vardığı yerdir aslında. Ama yol içinde mesafeler, virajlar, uçurumlar, tehlikeler, meşakkatler, kayboluşlar, kavuşmalar saklar. Ben tüm bunları düşünerek yolları karanlığa saklamak isterdim; varacağım yerden veya meşakkatlerden korktuğum için!
Üzüm tanelerini yiyorsun;
dudaklarım beni dudaklarına çekiyor.
Üzüm taneleri, bu akşamüstü serinliğinde
seni bana daha da kadınsı gösteriyor.
-Doğanın eşsiz bir tadı var
dudaklarında!-
İkimizin payına düşen gecenin
ön hazırlığını yapmışsın.
Birazdan gece başlayacak:
dudaklarım dudaklarında soluk soluğa
hüküm sürecek.
Deniz Sarıtop
denizsaritopsiirleri.wordpress.com/2022/06/26/ask-...
Cassius:
“ O zaman ben de bilirim
Bu hançeri nereye giydireceğimi.
Cassius kurtarır cassius'u kölelikten.
Bununla, tanrılara şükür, güçsüz güçlenir;
Bununla, tanrılara şükür, zorbalar devrilir.
“ Ne taş kuleler, ne tunç duvarlar,
Ne havasız zindanlar, ne zincirler
Bağlayabilir insan kafasındaki gücü.”
Ama can usandı mı dünya
Ben hâlâ gecenin yarısında yalnız başına pencereden kendi payına düşen evren parçasına bakan, orada daha başka nelerin olduğunu merak eden küçük çocuğum.
Sayfa 183 - Tübitak Popüler Bilim KitaplarıKitabı okudu