Hangisi gerçekti hangisi hayal gücü?
Zehra, diğer Zülfü Livaneli karakterleri gibi geçmişle gelecek arasına sıkışmış, diğer insanlara göre manevi açıdan farklı özelliklere, doğaüstü özelliklere sahip bir genç kadın. Serenad eserini okuyanlar bilirler oradaki baş karakteri, Konstantiniyye Oteli’nin baş kahramanı Zehra da yine eğitimli, üst düzey bir görevde çalışan sosyal bir İstanbul kadını.
Biraz çevre baskısı, biraz yaşadığınız dönemle ruh hali arasındaki uyumsuzluk biraz hayattan yorgun aslında.
Romanın üslubu ve hikaye akışı şuana kadar okuduğum kitaplardan farklıydı. Bizans kalıntılarından oluşturulan bir otel “Konstantiniyye Oteli” Kitap bu otelin açılışında verilen ve şehrin bir çok kesminden ünlü ismin çağırıldığı davetle başlar. Tüm kitap da orada geçer aslında. Bir geceyi, davette bulunan 30'a yakın masaya, masadaki karakterlerin hayatlarına parça parça dahil olarak izleyeceksiniz uzaktan. Bir salonda, aynı anda bulunan yüzlerce insanın nasıl bambaşka hayatlar, bambaşka hikayeler sakladığını gösteriyor kendi içerisinde. Klasik bir Livaneli eseri. Uykudan göz kapaklarınız kapanmak üzereyken sizin tek derdiniz bir sonraki sayfada neler olacağı. Dili öylesine akıcı ve sade. Ama betimlemeleri ve kullandığı tabirler bir o kadar kulağa süslü ve çekici geliyor.
Eğer daha önce herhangi bir Zülfü Livaneli eseri okuduysanız ve beğendiyseniz bunu da çok seveceğinizden eminim. Özellikle sizlerin de benim gibi Serenad’ın tadı damağınızda kaldıysa, Konstantiniyye Oteli tam da aradığınız kitap.
Sevgiler!
Ülkü...
TDK diyor ki: "Amaç edinilen şey, ulaşılmak istenilen şey, ideal.
Altında ise örnek olarak Atatürk'ün sözü: "Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür."
İnsanlar yeryüzünde bir amaç edinmeden, bir hedef koymadan ne kadar var olabilir ki?
Her milletin,
Yalan söylemek zorundayım, yoksa üstümden geçer, geriye benden bir şey bırakmazsınız. Bu yüzden beni yalancı ya da günahkar olarak suçlamanız boşuna. Hayatta kalmaya çalışıyorum sadece...