Judith McNaught sever bi okur olarak söyleyebilirim ki bu çok daha dolu, çok daha etkileyici bir roman. romanda bi sonraki sahne pek de tahmin ettiğiniz gibi çıkmıyor, üstelik salt aşk hikayesi halinde de gitmiyor. daha edebi bi tarz da yazılmış olmasıkeyfi artırıyor. Kendime yeni bi Yazar buldum ...
Düğün GecesiSophie Jordan · Pegasus · 2010233 okunma
Son derece güzel bir psikolojik roman.
Bir genel acentenin işini hallettikten sonra evine bir gün geç gitmek istemesi ve bir adamın evinde o akşam misafir kalması ile başlayan hikaye, ev sahibi ve arkadaşlarının mesleklerinin Hakim, Savcı, Avukat ve Cellat olması ve sonrasında da bir Duruşma Oyunu oynadıklarını öğrenmeleri üzerine olaylar gelişir.
Bir solukta okunabilecek son derece güzel bir polisiye roman.
Polisiye severlerin mutlaka okuması gerekenlerden
Güney ile Tahir’in nefes kesen aşkının sizi esir almasına hazır olun…
Güney; beyaza yakın sarı saçlı, mavi gözlü, çevresine huzur yayan genç ve güzel Güney... Kardeş acısıyla başetmeye çalışırken bir anda tanıdığı Tahir'ler yüzünden hayatı karmakarışık olan Güney... Tahir'lerden biri kardeşinin katili olduğunu düşündüğü ve intikam almak istediği
Son derece güzel bir psikolojik polisiye roman. Nonie, Roy ile nişanlıdır ancak Jim'e aşık olmuştur. Jim'in adayı terk ettiği gün üvey halası Lavinia öldürülür. Ancak Jim adadadır ve cinayetin baş şüphelisi odur. Bu arada savcı da öldürülür ve adada fırtına vardır. Acaba katili bulabilecekler mi?
Fırtına GecesiMignon G. Eberhart · Akba Yayınları · 196819 okunma
Oldukça güzel bir San Antonio polisiyesi. Komiser San Antonio, müdürünün verdiği bir emir üzerine çok yaşlı bit kadın ile yakınlık kurar ve işi biter. Ancak sonrasında ekibinden birinin katıldığı bir cenaze törenine katılır ve aynı kadını orada en yakın arkadaşı ile görür. Virginia'nın kocası ölmüştür ve şüphelenen San Antonio bu işin peşine düşer. Olaylar 7 ceset ve casusluğun da yer alacağı şekilde gelişir. San Antonio yine klasını konuşturacaktır.
Kitap okurluk, yazarlık, yayıncılık, eleştirmenlik üzerine deneysel bir roman. Okuma mekânı ve atmoferinden başlayrak, okurla yazar arasındaki, okurla başka okurlar arasındaki, okurla okumaz arasındaki, yazarla çevirmen, yazarla ekonomik sistem, çevirmenle yayınevi ve yazarla yazar arasındaki ilişkileri farklı roman parçaları halinde ama bir bütünlük içinde ele almış. Beğendiğim bölümler: "Sarp yamaçtan sarkarken", "Gölgenin Yoğunlaştığı aşağıya bakarak", "Malbork kasabasının dışında"
"Omzuna dokundum. Durdu. Çöle düşen ilk yağmur damlasını duymanın heyecanı içindeyim. Dönüyor. Baharı fetheden ordunun sancağı gibi dalgalanan elbisesi karşısında hazır ola geçiyorum. Gözleri zamanın başlangıç gecesi kadar derin. Artık kainatın hiçbir yerinde emniyette değilim. Kirpikleri kıpırdıyor. Tabutu baltayla parçalanınca ayağa fırlayan bir şehit gibi tetikteyim. Yine de bozuntuya vermiyorum. Kasılmış sağ elimin işaret parmağıyla sol bileğimin üstüne vurup yüzümü gözümü eğip bükerek saati sorarken başımı rastgele sallıyordum: "Heebe, hiyye sea uhevua?"
"Bir insan narkoz almadan, kesilip biçilecek yerini uyuşturmadan kendini kendi eliyle ameliyat eder, bunu da ölmeden başarırsa, insanoğlu için yaşamın en güç yanını, adı yapayalnız olmak denen şeyi de başarır."