Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
O günlerden kalma ünlü anekdottur; kestiği Ermeni başlarıyla cennetin kapılarını açacağına inandırılan cahil Kürt köylüsü, Osmanlı askerlerinden sakladığı paslı hançerini çıkarıp, komşu köydeki yaşlı Ermeniyi yere yatırır ve hançeri doğdugu günden bu yana tanıdığı Ermeninin boynuna dayar. Yaşlı Ermeninin döktüğü diller işe yaramaz, komşuluk hakkı, dostluk, vicdan, merhametle ilgili söylediği hiçbir şey köylüyü ikna etmez. Köylünün buyruğu kesindir, ya Ermeni imana gelecektir ya da boynu kesilecektir. Köylü, "kelime-i şahadet getir, imana gel, kafir" der. Can havliyle, köylünün altında, bir serçe gibi titreyen Ermeni, "peki" der, "imana geliyorum, nasıl olacağını söyle, senin gibi yapayım." Köylü birden durur, köylü şaşkındır. Sahi nasıl imana geliniyor? Ne yapılıyor, hangi dualar okunuyor? O dualar nasıldır?
Reklam
_Maske takarak yaşıyoruz ve maskenin içindeki gerçek beni unutup, ideal benliği gerçek sanıyoruz. Gerçek benliğimizle çatışma sonucu hastalanıyoruz. _Ortaçağda felsefesinde Tanrı, insanı kurgulayarak yaratır ve insan, tanrıya ulaşmak için uğraşır. Bu kurgu dünyası bir sınavdır. Ortaçağ ilkel insanı bu yüzden bir maske takar. Rönesans özgür
Gel Buyruğu
Bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır, Ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
Sayfa 70 - ÖtükenKitabı okudu
Tanrı'nın "gel!" buyruğu tatlılıkla erince, Ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice? Beş oğlu olmuştu: Ahmed, Ali, Mehmed, Hasan ve Orhan. Ahmed Amasya'da öldü. Amasya'da dedesi, Yıldırım Bayazıd oğlu Sultan Mehmed'in çocukları türbesine gömdüler. Sultan Alâaddin de Amasya'da öldü. Bursa'ya getirdiler. Sultan Muradın ayağı ucunda gömülüdür. Hasan ile Orhan'ın ikisi de Edirne'de öldüler.
Dünyaya gelmedin say yağız yere girince.
Tanrının 'gel' buyruğu tatlılıkla erince Ona doğru can kuşu nice uçmasın, nice? Ne yaşamak tasası, ne dünyanın yasası, Ne de bir kaygı kalır can yükünü derince. Bu dirlik bir kılıçsa ölüm onun kınıdır; İkisini birlikte verirler bir verince. Ecel dedikleri şey erlerin kevseridir; Gözünü kırpmadan iç, içme çağı erince. Bir yumunca gözünü, kaybedince özünü Çalamazsın sazını öyle inceden ince Ne güneş kalır, ne ay; ne ırmak akar, ne çay; Dünyaya gelmedin say yağız yere girince. Bildiğin, neyse unut, Tanrı'ya kavuştun tut, Bir gün ölüm meleği seni yere serince. Şu gördüğün ne varsa birer damladır, Bir denize akıyor hepsi yerli yerince Bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır, Ölü diriye eştir, düşün biraz derince. Atsız! Ölüm gerekmek teninde can yaşarken, Sen burada olmazsın ölüm kanat gerince...
Reklam
KABIL'IN ÇOĞALAN SOYU Kabil, Hira dağının yamaçlarında kardeşini öldürmüştü. He men koştu, güzelliğine gönlünü kaptırdığı ve birlikte doğduğun dan Hazret-i Adem'in şeriatında kendisine haram olan kızkardeşi Iklima'nın elinden tutup: Yürü kardeşim! Gidelim! dedi. Böylece kızkardeşi ile birlikte Hira dağından aşağı indiler ve ananın,
Dâra çekip ben yolladım, dön gel diyemem.
Ve dahi sorsalar ki, dâr kaçtır? Cevap ver kim: dörttür. Evvelki, dâr-ı Mansur, ikinci dâr-ı Fazlı, üçüncü dâr-ı Nesimi, dördüncü dâr-ı Fatıma.
Sayfa 71 - Can Yayınları, İkinci Baskı, Ağustos 1994Kitabı okudu
...Men şahın mecnunuyum Şah bana Leylâ göründü. Eşiğinde bunca yıl olmuşum tozlu gubar. Şah Hatayim kande olsan sen bu vasfı söyle gel...
Sayfa 34 - Can Yayınları, İkinci Baskı, Ağustos 1994Kitabı okudu
Reklam
Gel Buyruğu şiirinden
Bitiş gördüğün baştır, mezar beşiğe aştır, Ölü diriye eştir, düşün biraz derince.
Sayfa 107 - Ötüken neşriyatKitabı okudu
İki vatandaşımız, bir gazetede din adına verilmiş bazı fetvaların kupürlerini de ekledikleri mektuplarında, bu fetvaları değerlendirdikten sonra soruyorlar. Bu nasıl şey? Allah’in dinine fatura edilen bu fetvaların bazılarını Allah’ın dinini tenzih ederek dikkatlerinize sunmak istiyorum: Namazda Ettehiyyat okunurken Şafiler’in şehadet parmağını kaldirması sünnet, Hanefilerin kaldırması ise bazılarına göre mekruh, bazılarına göre harammış. Bu bakimdan, Hanefiler’in Ettehiyyat okunurken parmak kaldırmamaları gerekirmiş. İfadeye konuluşu bile bir kaos sergileyen bu fetvanın vermek istediği aca- yiplik şudur: Aynı dinin iki mensubu aynı kitabın buyruğu olan bir ibadeti icra ederken aynı duayı okuyorlar ve o duanın aynı yerinde şehadet parmaklarını kaldırıyorlar. Gel gör ki, bunu yapmakla biri sevap kazanıyor, biri haram işliyor, yani büyük günaha giriyor. Ve bunun adı İslamiyet oluyor, öyle mi?
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.