Ne yazsa okurum dediğiniz kaç yazar var dünyada? Tabii bugün hayatta olmayanlar hariç, onların durumu biraz daha farklı. Onlar geçmişte ne yazdıysa okunuyor artık. Dedim ya, çünkü hayatta değiller ve yeni şeyler üretme şansları yok. Belki öteki tarafta… Ama yok, yok şimdi sanki oraya gidip de gelmiş gibi yorum yapmanın da âlemi yok. Ne de olsa ben
Mutlu olmayı bilmediğimiz için başkasının mutsuzluğundan medet umup oradan kendimize bir mutluluk kırıntısı çıkarmaya uğraşıyoruz. Bu pislik Ayhan'a özgü değil, genel bir kirlilik.
Mutlu olmayı bilmediğimiz için başkasının mutsuzluğundan medet umup, oradan kendimize bir mutluluk kırıntısı çıkarmaya uğraşıyoruz. Genel bir kirlilik.
Kurtuluş Savaşı’nda bir kolunu kaybetmiş olarak İstanbul’a dönen Yüzbaşı Celal, işgal altındaki şehrin manzarasına ve insanlarına tahammül edemez, burada boğulur gibi olur. Alabildiğine kötümser bir hava içinde biraz nefes alabilmek için Anadolu’ya sığınmaya karar verir.Gideceği yer olarak emir eri Mehmet Ali’nin köyünü seçer.
Seçer ama, Ahmet Celal burada da büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaşır. Köy baştan başa yoksulluk, kirlilik, gerilik ve cahillik içindedir.Köylü, Salih Ağa gibi zorbaların, Şeyh Yusuf gibi tamamen cahil şeyhlerin elinde, oynatılmaktadır fakat bunun farkında bile olmamaktadırlar.Köylü Çolak (sakat) subayın ısrarla kendilerine yönelme çabasını boşa çıkarırlar kendilerine bir türlü yaklaştırmak onunla yakınlaşmak istemezler . Kendisine çevrenin dilinde “yabancı” demek olan “yaban” adını takarlar.
Kitap genel olarak akıcı bir kitaptı başlarda biraz ne olduğunu anlamasamda ilerledikçe bayağı sürükleyici olduğunu düşünüyorum.Bence kitap okurların ilk okuması gereken kitaplar arasında olmalı. İyi okumalar.
Şimdi ise bu hastalıklı uygarlıkta, her şeyi içimize atıyoruz, bir çöp kutusuyuz aslında. Ruhsal çöp kutumuz döküntülerle dolunca, kirlilik oluşuyor. Zehirlenmeler yaşanıyor.
İnsan kendi kendini hasta ediyor..
Ekibe göre ,genel olarak, kirliliğe bağlı ölümlerin %90'ından fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.Fuller,kirlilik artışını bu ülkelerin çoğunun hızlı sanayileşmesine bağlıyor.
Uzun zamandan üzerinde çok tartışılan, çocuk edebiyatının ölümsüzleri arasında yer alan bu eseri okumayı istiyordum. Ne yalan söyleyeyim. İçerisinde Atatürk'e hakaret edildiği iddiasını duyunca okumak için ayrı bir motivasyon da hissettim. Zira bu bir çocuk edebiyatı eseriydi ve içerisinde böyle bir karalamanın olması gereken son kitap türüydü.
... bu hastalıklı uygarlıkta, her şeyi içimize atıyoruz, bir çöp kutusuyuz aslında. Ruhsal çöp kutumuz döküntülerle dolunca, kirlilik oluşuyor. Zehirlenmeler yaşanıyor. İnsan kendi kendini hasta ediyor.
Ömür geçti gitti, bir daha onu geri getiremezsin.
Nikolay bir gün hastalanır ve işini bırakmak zorunda kalır. Tüm varlığını hastalığı uğruna harcar. Daha sonrasında elinde bir şeyi kalmayınca ailesiyle birlikte köyü Jukova’ya gider.
Cehov'un ilk okuduğum eseri değildi. Genel olarak kalemini beğendiğim ve ne yazsa okurum dediğim bir yazar. Anlatmak istediklerini çok başarılı bir şekilde yazıyor. Bu kitapta da yoksulluk, açlık, hastalık, kirlilik, hırs ve kötü yaşam ile sosyal ve siyasi noktalarda bir çok şeyi anlatıyordu.
Kalemini sevdiğim bir yazar ve kitabını da severek okudum. Sonu dışında beğendiğim bir eser oldu. İçeriği, anlattığı şeyler güzeldi. Akıcı bir dili vardı. Yazarın okuduğum her kitabı gibi bunu da tavsiye ederim.
MujiklerAnton Çehov · Can Yayınları · 2021523 okunma
Bu hastalıklı uygarlıkta, her şeyi içimize atıyoruz, bir çöp kutusuyuz aslında. Ruhsal çöp kutumuz döküntülerle dolunca, kirlilik oluşuyor. Zehirlenmeler yaşanıyor. İnsan kendi kendini hasta ediyor.
Herkes uzman doktor! Programa ilaveten, herkes sinirli. Herkes yorgun ve bezgin. Herkes elektrikli. Ayrıca herkes elektrikçi! Hiç yoktan çıkabiliyor kavga.
- Pis baktın!
- Yok ağbi temiz baktım, sizin görüş açısı biraz kirlenmiş!
demeye kalmadan bıçaklıyor biri öbürünü.
Daha fenası, başkasının moralini bozarak kendine moral veren, böylece huzura eren tipler var.
Dünyayı bu katı denizin üstünde batmadan tutan şey neydi?
Her kitap,eser bir birikim sonucu oluşur. Yaratım sürecinde ise yaratıcı kişi, zengin hayal gücünden ve deneyimlerinden yola çıkarak eseri oluşturur. Yalnızca ham bilgi ile oluşturulan eser hazımsızlığa yol açar; iştahı kaçırır. Fakat hayal gücü ile harmanlanan bilgi o kadar lezzetlidir
Mutlu olmayı bilmediğimiz için başkasının mutsuzluğundan medet umup,oradan kendimize bir mutluluk kırıntısı çıkarmaya uğraşıyoruz.Bu genel bir kirlilik.
Doğru anlamda konuşacak olursak tabu sadece (o) kişi veya şeylerin kutsallık (veya kirlilik) özelliğini, (b) bu özellikten kaynaklanan yasağın türünü ve (e) yasağın ihlalinden kaynaklanan kutsallığı (veya kirliliği) içerir. Polenezce’de tabunun karşıtı “/zoa” ve buna bağlı formlardır ve ‘genel,’ ya da ‘ortak’ anlamına gelir...