Ona gerçek hikayeler yazmak istediğimi söylüyorum, ama bir an geliyor, hikaye gerçekliği yüzünden katlanılmaz oluyor, bunun üzerine hikayeyi değiştirmek zorunda kalıyorum. Kendi hikayemi anlatmak istediğimi söylüyorum ona; ama yapamıyorum, cesaretim yok, hikayem çok canımı acıtıyor. Bunun üzerine her şeyi güzelleştiriyorum, olayları oldukları gibi değil, olmasını istediğim gibi anlatıyorum.
Sayfa 267Kitabı okudu
gerçekliği düşleriz.
Bazı büyülü anlar vardır, büyük fizik çaba ve yoğun dürtüsel heyecan anları; geçmişte tanımış olduğumuz kimselerin sanrıları belirir öyle anlarda (“Bu ayrıntıları anımsadığım zaman, kendi kendime onların gerçek mi olduğunu, yoksa onları düşlediğimi mi sormak gereğini duydum.”)
Reklam
pencereden gördüğümüz gece, dışarıdaki katı gerçekliğin çizgilerini muğlaklaştırır. karanlıkta hiçbir şey birbirinden kesin sınırlara ayrılmaz. siyah ve beyaz ortadan kalkar. kesin yargılara varamaz insan. gün ışığında insan tüm cevapları bildiğini ve her şeyi olduğu gibi görebildiğini zanneder. oysa gökyüzü karardığında, önyargılar yumuşar, suçlamalar çekilir ve duygular ortaya çıkar. alacakaranlıkta tüm kesinlikler belirsizlikle yer değiştirir. gece pek çok olasılığı içinde taşır. bir insanı değerlendirmek tüm sınırlarınızı zorlamanızı ve bakış açınızın geniş olmasını gerektirir. dışarıdan bakarak bir insanın ufkunun nereye kadar uzandığını ölçebilmenize imkan yoktur. anlama ve tanıma becerisi, kişisel deneyimle kazanılır. farklı görme biçimleri, sezgiler ve farkındalık, deneyimi zenginleştiren faktörlerdir. deneyim bize, dışımızdaki dünyanın, düşünce, tutum, duygu ve ihtiyaçlarımızın yansımasından başka bir şey olmadığını öğretir. bir başkasının neden belirli bir şekilde davrandığını tam olarak kavrayamasak da onun bir kişiliği ve kendine ait bir anlam dünyası olduğunu biliriz.
"Şiir, insanın yaşama hakkını, bir iç çekiş kadar bile olsa hiçleyen bür gerçekliği, sözcüklerin bütün olanaklarını kullanarak parçalar, sonra da yaşama onarma ve yüceltme temelinde yepyeni bir gerçeklik kurar..." Bu yüzden şiirin atlası insanın atlasıdır ve bu atlas bütün yeryüzüdür. Akış almaz bir hazinedir eşiklerinden geçene. Kesinlik onun alanının dışındadır. Ondan yola çıkılarak bir doğruya varılabilir ama onun doğru olmak gibi bir sorunu yoktur. Başkalarının sözcükleriyle konuşur ama başkalarının söylediklerini söylemez. Sürekli bir yenilik olduğu için herkesin kanıksadığı bir eski gibi ortak bir tanımı yoktur.
Sayfa 34 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
İnsan gerçekliği de, canlılığı da, sevginin temeli de işte bu “Özden tanıma” yaşantısında yatar.
Zindanlarda üretilen politika kültürel sanatsal sosyal siyasal felsefi bilgi düzeyinin tanımı olarak bu gerçekliği mi paylaşıyorum.
Reklam
346 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.