Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kürt sorunu mu, Türklük sorunu mu? (2005)
Erdoğan, "Türkiye'de Kürd sorunu vardır." dedi ve günlerdir bu söz üzerine Kürd sorunu yeniden gündeme taşındı. Şu 'soru'nun yerinde olduğunu düşünüyorum: "Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'bu söylediği' bu ilgiyi hak ediyor mu?" Recep Tayyip Erdoğan'ın bu açıklamalarından sonra, Kürd aydınları
Sözlükte her şey için bir tanım vardır; bunlar somut şeyler olduklarında yapılan tanım belki kabul edilebilir, ama çoğu zaman tanım olarak aldığımız şeyi ben bir kestirim olarak adlandırırdım. Akıl kestirimlerle idare eder, ilintiler kurar ve her şey çok iyi çalışır, ama bazı şeyler karşısında tanım gerçekten çok zor bir hal alır. Şiir bunun çok bilinen bir örneğidir. Şiiri bugüne kadar kim tanımlayabilmiştir?
Reklam
Dua tam olarak nedir?
Dua bir diriliş deneyimidir, bir yeniden doğuş, yeni bir vizyonun, yeni bir boyutun doğuşu, her şeye bakmanın yeni bir yolu ve var olmanın yeni bir şeklidir. Dua senin yaptığın bir şey değildir: O senin olduğun bir şeydir. O var olmanın bir durumudur. Onun tapınaklarda, camilerde, kiliselerde söylediğin sözlerle bir ilgisi yoktur. O varoluşla
Sayfa 51 - Ganj yayıneviKitabı okudu
Elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Birincisi, bir bilgi girdi olarak görülür, bu girdiye işlem yapılır ve bir yorum olarak çıkar. Şimdi eğer girdi doğru değilse, zaten işlem ve yorum anlamsız olur. Bu, salça fabrikasına domates yerine patates sokup diğer taraftan domates salçası beklemeye benzer. İkincisi, bilginin ölçülebilir olması
Partizan sadakat sosyal olarak bir felakettir; ama birey için son derece ödüllendirici, hatta birçok bakımdan şehvetten ve para hırsından bile daha ödüllendirici olabilir. Pezevenkler ve paragözler kendi yaptıklarından gurur duymakta zorlanırlar. Ama partizanlık ondan keyif alanların her iki dünyadan azami derecede yararlanmasını sağlayan karmaşık bir tutkudur. Bütün bunları tanım olarak iyi hatta kutsal olan bir topluluğun iyiliği için yaptıklarından, kendilerine hayran olup komşularından nefret edebilir, güç ve para peşinde koşabilir, saldırganlığın ve zalimliğin zevklerinin tadına varabilir ve bütün bunları yalnızca suçsuzluk hissetmeksizin değil, neredeyse bilinçli bir fazilet duygusunun parıltısıyla yaparlar. Kendi topluluklarına olan sadakatleri bu tatlı ahlaksızlıkları kahramanlık gösterilerine dönüştürür. Partizanlar kendilerini günahkâr ya da suçlu olarak değil, diğerkâm ve idealist olarak görürler. Belli sınırlar içinde gerçekten de öyledirler. Tek sorun diğerkâmlıklarının yalnızca egoizmin dolaylı bir şekli olması ve bir çok durumda uğruna hayatlarını feda etmeye hazır oldukları idealin kurumsal çıkarları ve parti tutkularının ussallaştırılmasından başka bir şey olmamasıdır.
Erkek çocuk doğurmak kadınlara özel bir onur kazandırmaktaydı, çünkü erkek çocuklar anne baba- lar için güvenlik anlamına gelmekteydi. Yetişkin oğullar aile- lerini desteklemek için duruşmalarda mahkemeye çıkabilir ve tarihinin büyük bir bölümünde düzenli polis gücü olmayan kentin sokaklarında onları koruyabilirlerdi. Yasa gereği
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Söyleşi
Son Ada ’nın anlatıcısı, adını kendisinin koyduğu bu yeri “son sığınak, son insani köşe” olarak niteliyor. Anlattığı, nerdeyse bir ütopya: “Herkes elinden geldiği kadarını, içinden geldiği kadarını yapıyordu.” Ancak bu durum uzun sürmüyor; ütopya olarak başlayan roman tam bir distopyaya dönüşüyor. Ada’yı Dünya’ya genişletirsek, bu durum
Doğan Kitap
Bir yemişin, hamlığından kurtulması sürecini insancaya çevirirken, geçmesi gerekebilecek süreyi çok uzatıyorum; bu da, ağır kanlı birağaç olduğuma verilsin. Elimden ancak bu kadarı geliyor. "Masalın da Yırtılıverdiği Yer", Göçmüş Kediler Bahçesi Bilge Karasu'nun metinlerinin belirgin bir özelliği var: Birçok edebiyat metninde bir arka
Uzun ama Paylaşmak istedim …;)
Sevgili Dostlar, Sadece bizim ve Türkiye’nin değil, bugün tüm dünyanin da en önemli, en yakıcı sorunu olan "Çokkültürlü, Çok Kimlikli Toplum Nasıl Olmalı" konusundaki kimi düşünce ve deneyleri­mi Türkçe aktaracağım. Bu güzel fırsatı, Türkiye'den gelen ve Kürtçe bilmeyen �l'ürk dostlarıma borçluyum. Onlara teşekkür ederim. Çünkü onların
“Tanım” demek, aşkın varsayılmış veya fark edilmemiş filan özelliğini beyan eden herhangi bir cümle demek değildir. Tanımlamak, o olan şeyi ve onu o olmayan he şeyden ayırt eden şeyi formüle etmektir. Ağır bir görevdir. nankördür ve nadiren girişilir. Çünkü çoğu zaman muğlak ifadeleri tercih ederiz; sanki kavramın belirsizliği şeyi daha çekici
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.