Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüseyin Y.

216 syf.
7/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Aklın, akıllı olmanın tehdit, tekinsizlik olarak görüldüğü toplumda toplumla arasına duvar örmeyi seçen, akılsız, durgun görünerek tehlikesiz olduğunu düşündüren kuru kızın öyküsü. Yanındakini görememe, görmezden gelme, ötekini tanımama üzerine. Aldatma, çıkarlarını öne çıkarma, dolandırmaya çalışma, akrabanın elinden malını alma…Yoksulluğun genel atmosferinin çok iyi anlatıldığı kitapta eksik bir şeyler var. Bu Ayfer Tunç beklentimin yüksekliğiyle ilgili. Kitabın en çok sorgulattığı şeyler iyi insan kimdir, iyilik nedir? Yan karakterler çoğunlukla toplumsallık içerisinde kendi varoluşunu sağlamlaştırmak için iyiliği gözden çıkaran insanlar. İyiliğin kibrini yaşamak için iyilik yapan, iyilik yapmayı mahrem tutmayarak aksine bunu kullanmayı seçen insanlar. İçli dışlı olmayı aslında başkasının özeline dalmak, özelini bilmek, özelini görmek için kullanıyorlar. Mağduriyetin doğası üzerine satırlar var.
Kuru Kız
Kuru KızAyfer Tunç · Can Yayınları · 20233,373 okunma
Reklam
60 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Hiçbir zaman tekrara düşmeyen büyük usta. Her seferinde sıradan insanın hikayesini muazzam bir anlatışla büyük bir öyküye çeviriyor. Savaşın gölgesinde ondan uzak, gerçeklerden firar iki adamın iki ayrı hikayesi. Kitap indeksi sahaf Mendel ve koleksiyoncu Herwarth. İkisi de kişiliklerini yaratan özelliklerine aşık, dünyadan kopuk. Oysa zaman dünyadan kopuk yaşanılmayacak kadar insanı yutan bir zaman. Onların yaşadıklarının içinde ekonomik bunalım, yoksulluk, değişen sosyal hayat, değişen sosyal ortam, yozlaşan insan, savaş suçları, insanlık suçları. Zweig okumak büyük bir keyif. Kitabın üçüncü öyküsü olan ‘Unutulmayacak Bir Insan’ ile insan biriktirmenin para biriktirmekten çok daha anlamlı olduğunu anlatıyor. Yakın zamanda yaşadığımız depremde bunu iliklerimize kadar hissettik. Asıl servet dost biriktirmek.
Sahaf Mendel
Sahaf MendelStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20228,2bin okunma
283 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Umudun umutsuzluktan daha ağır, daha sancılı olduğu zamanlar. Hakkın, adaletin, insafın satıldığı zamanlar. Yüzü yere düşüren çaresizlik içinde yörüklere yaşam bağışlanmayan zamanlar. Anadolu’da, Çukurova’da geçiyor hikaye. Cumhuriyet kurulmuş, iskan yasası çıkmış, ezelden konargöçer yörüklerin yaşadıkları zulmü anlatıyor Yaşar Kemal. İnsandan yapılmış duvarlarla konacak bir kışlak bulamayan azalan, eksilen, yok olan bir yaşayış. Dağların kıracına bile bir sahip bulunmuş, bir nefeslik duraklamak bile parayla. Toprak hakkı, dağ hakkı diye obanın üzerine çöken çökene. Can çekişen zaman eskilerinin, kutsal aşkın, Hıdırellez büyüsünün, oba hayatının, doğanın, Çukurova’nın, cumhuriyetin tarihi. Pirler ocağı, demirciler ocağının anması. Çok sevdim.
Binboğalar Efsanesi
Binboğalar EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20204,942 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
88 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yazarın ilk kitabı, benim yazardan okuduğum son kitap. Baştan belirtmeliyim ki beklentimi karşılamadı. Zamanla kazandığı o özgün, şaşırtan dil yok denecek kadar az. Yalçın Tosun benim için anlatmadan anlatan bir yazar, satırlarında örtülü gerçeklik bulurum hep. Bu öykülerde ise betimlemeler sanki sonradan eklenmiş tadı verdi. Gelelim güzel yanlarına, öncelikle adı muhteşem “Anne, baba ve diğer ölümcül şeyler”. Kitabın girişinde Andre Gide’den alıntı var: “Senin için kendi ailen kadar, kendi odan kadar, kendi geçmişin kadar tehlikeli bir şey yoktur.” Öykülerde aileye dair, karanlığa itilen insanların dününe dair şeyler var. Yaşam yolunda gizlenmiş,hatırlanmayan travmalar, cinsiyet normlarının altında kalmış insanlar, çocuklar, çocukluklar..Aşkın saflığını, yüceliğini bi anda gelen hayatın sillesiyle bütünleştirmiş olan ‘Kıpırtılı Bir Yorgan’ adlı öykü en beğendiğim oldu.
Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler
Anne, Baba ve Diğer Ölümcül ŞeylerYalçın Tosun · Yapı Kredi Yayınları · 20181,344 okunma
86 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
İlk aşkın unutulmaz öyküsü. İlk gençlik sevdasıyla yok olan belki de sadece orada var olan, orada kalan Mesaadet’in öyküsü. Mazide kalmanın, eskiye hasretin, geçmişe sığınmanın anlatımı. İlk duygusal hazza özlem aynı zamanda bir ruhsal hesaplaşmadır. Bir aşk öyküsünün yanında birçok toplumsal ve sosyal gerçeklik içeriyor. İstiklal savaşı sırasında burjuvazinin savaşla beraber mallarını sakladıkları ve alt tabakanın savaşı milli mücadelenin yanında bir yücelme, eşitlenme ihtimali olarak gördüğünü anlatıyor. Öykünün kahramanı mutsuzluğunun öcünü sosyal sınıfını kullanarak yarattığı ötekilerden çıkarıyor. Üstün hissetme, ötekilerileştiricilik burjuvada aileden kalan bir miras. Erken cumhuriyet yıllarından 70’lere uzanan öykü eşya ve mekan tasviri konusunda oldukça başarılı.
Gül Mevsimidir
Gül MevsimidirFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 2022578 okunma
Reklam
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Dokunulmamış konuları, ötekileştirilmiş olanı anlatan Yalçın Tosun’dan bir kitap daha okudum. Anlatılanları yok saymayı tercih edecek, normatif düzeni yüceltecek herkes için kötü öyküler, konuşulmaması gerekenler olabilir. Oysa yazarın büyüklüğü kederin, sevincin, mutluluğun,sevginin hatta aşkın bile sınırlarının kalın çizildiği toplumumuzda ötekini dillendirmesinde, kalabalığın soğuk kötücüllüğüne bir delik açmasında. Anın içine geçirip, duyguyu yaşatıp çıkarıyor bizi. Kısa, yalın, akıcı öyküler. Öykülerde izin verilmemiş, izin istenilmemiş yakınlıklar, zorla dokunulmuş hayatlar, gülüşünde hüzün olanlar, korkularını utangaçlık sananlar, içine içine bağırırken dilleri mühürlüler, tepkisizlikle can acıtan insanlar var. Toplumsal cinsiyet, cinsel kimliğin inşası, açılma, cinsel kimliğin saklanması ağırlıklı. En sevdiğim öyküler “Damdaki” ve “ Ruhsar Hanım’la Levon Bey’in Beş Çayı’. Suskumuzu koyultmak yerine farklı olanın sesinin daha çok çıkacağı, edebiyatta daha çok yer bulacağı bir gelecek dileğiyle.
Dokunma Dersleri
Dokunma DersleriYalçın Tosun · Yapı Kredi Yayınları · 2018619 okunma
108 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Batılılaşma ile gelen kültürel travmalara, ani geçişin sosyal hayattaki yansımalarına, geleneksel ile yeni arasındaki çatışmaya bir pencere açıyor Oğuz Atay. Bir sahne kuruyor. Hayat bir oyun yeridir, her sabah sahnede yerimizi alırız. Kelime oyunlarında usta yazar oyun kuruyor. Tiyatro metni olan Oyunlarla Yaşayanlar toplumsal eleştiriyi oyun mu gerçek mi bilmediğimiz sahnelerde yaşatıyor. Kitabın kahramanı kendisiyle hesaplaşma isteği olan, yaşanan toplumsal değişimden bir aydın olarak sorumluluk duyan, hayatına değer katma arzusuyla oyunlar yazan emekli bir tarih öğretmeni. Günümüzde varolabilmek için toplumsal olan oyuna katılmak, buna göre şekillenmek hatta değişmek zorunluluğundayız. Kitapla ilgili araştırmalar yaparken denk geldiğim filozof düşüncesini sizinle paylaşmak istiyorum. Huizinga’ya göre; ‘Oyun kültürden daha eskidir, kültür oyun biçiminde doğar, kültür başlangıcından itibaren oynanan şeydir.’
Oyunlarla Yaşayanlar
Oyunlarla YaşayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20209,1bin okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Özgürlüğü çok çeşitli yönleriyle tanımlamak, varlığını sorgulamak üzerine yazılmış sosyoloji ağırlıklı kitabı sevdim. Yasaklama, baskı, sınırlama varsa özgürlük yoktur. Özgürlüğün gerçekliğiyle özgürlük hissinin farklılığının altını çiziyor. Özgürlük imtiyazlı bir şeydir. İmkana ihtiyaç duyar. Dışsal kısıtlamalar ve içselleştirilmiş özdenetim yokluğunun mümkünatı olmadığı için özgürlükte yoktur diyor. Toplumsal bağlılığın varoluşu ve vazgeçilmez devamlılığı, güvenlik için kolektif güvenceler aramak ussallaşmış insanın özgürlük arayışını değersizleştirir, yok sayar. Menfaatın devreye girmesiyle baskılar kanıksanır, yasayla zapt edilen insan izlenmeyi kabul eder. Ödüllendirici atraksiyon olarak tüketim pazarı özgürlüğün hissedildiği en önemli alandır. Oysa sadece belirlenmiş seçeneklerin içinden seçim yapmak özgürlüğün doğasına uyar mı? Günümüzde pazar yönetimi benliği inşa etmekte en önemli parçalardan biri. Sembolik olanın üzerinden bana göre de ‘özgürlük’ varlığı mümkün olmayan ancak ulaşmaya çalıştığımız bir kavram. Dışsal kontrollerin her an acımasız tetikteliği varken özgürlük vardır diyebilmek çok zor. Bauman’dan okuduğum ilk kitap, diğer kitaplarını da merak ettirdi.
Özgürlük
ÖzgürlükZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 2018304 okunma
68 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Kazmak, eşelemek, oymak. Şiir kitabı incelemesi yazmak çok zor, hele ki şairi Birkan Keskin gibi imgelem ustasıysa. İçimde yer kaplayan nice satırlar oldu. “İçimi açtım sana. İçini açmak için.” İçinden geçenlerin, hayal dünyasının izdüşümleri bu şiirler. Sevgiyi yücelten tarafları var. İçinde çoğalan satırlar var. Eksiklikten çok saklanan şeyler var şiirlerde, yük var okuyucuyla paylaşılan. Soğuk kazı. Birbirimizi yarattığımızı, birbirimizi yok ettiğimizi, birbirimizi kopyaladığımızı, birbirimizi yıktığımızı, birbirimizde varlık olduğumuzu anlatıyor bağıra bağıra. Kopyala kes yapıştır yaparak. Günün çağında özgünlükten yoksunluğumuzdan bahsediyor. Yarayı açanla yaraya tuz bağlayan yan yana. Kitaptaki en sevdiğim satırlar; “Yağmurda karda doluda iki kere sev beni, Altüst edilmiş cümleyim ben senin elinde.”
Soğuk Kazı
Soğuk KazıBirhan Keskin · Metis · 20142,157 okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Birbiri içinde harmanlanmış, yakın geçmişin hatırlatıcısı, gündelik olanı gözümüze sokan öyküler. Kitabın kapağı ve adı okurun dikkatini çekmeyi başarıyor. İçerisinde yer alan öykülerin bazılarını sevdim bazılarını sevmedim. Dili kullanma yetisinin farklılaştırılmayı çalışıldığı öykülere mesafeli oldum. Kitabın ortasından sonra yazarın diline alıştım. Çağrışımları zengin olan sözler, kişiler, olaylar var. Satır aralarını iyi okumak, anlamak gerekiyor. Rutin hayatın içinde ‘var olduğumuzu’, ‘birey olduğumuzu’ sanarken aslında bir çarkın dişlisi olduğumuzu farkettiren öyküleri çok sevdim. Makina düzenin insanlarıyız bu çağda. Bakışsız en sevdiğim öykü oldu.
Modern Soslu Postmodern Makarna
Modern Soslu Postmodern MakarnaTurhan Yıldırım · İthaki Yayınları · 2023108 okunma
Reklam
90 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sevim Burak ilk kez okumama rağmen çok sevdim. Kitabı iki kez okudum anlayabilmek için. Saklı, kapalı noktalarını kaçırmışım ilk okuduğumda. Kahramanlar kendi kendine av olmuş insanlar, uğraş düzeninin ayrık insanları, öteki olan insanlar. Karakterlerin düzenden kopmuşluğu var. Öykülerdeki kişiler hiçlik felsefesinin ortasında kimi zaman bir apartman tepesinden kendini boşluğa bırakıyor, kimi zaman bir tencerenin dibine yapışıp kalıyor, kimi zaman ayağındaki terliğin ucuna kaçıyor. Evreni başkalaştıran bir anlatımı var. Cansız varlıkların kimlik ve ötekiliklerini irdeliyor, insan nesne ilişkisinde nesnenin ıstırabına yer veriyor. İnsanlardan rol çalan eşyalar, her anımızda olan bazen değerini arşa çıkarıp bazen yok saydığımız eşyalar. Tabut, oturak, pencere, kapı, daktilo, fincan, oda, kent… Acıyı, korkuyu, şüpheyi, en çokta yılgınlığı okuyoruz. Yaşamın dehşetini döneminin çok ötesinde biçimler geliştirerek, dille oynayarak, bizi yolda yolumuzu kaybedeceğimiz kadar başarılı bir şekilde sunuyor.
Yanık Saraylar
Yanık SaraylarSevim Burak · Yapı Kredi Yayınları · 2018760 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yaprak Fırtınası’nı okumadan Sofokles’in meşhur Antigone kitabını okumuş olmam bir şanstı. Marquez bu kitaptan esinlenmiş, antik çağla bugün arasında fark olmadığını göstermiş. Geçen yıllar boyunca değişmeyen ve zamana bağlı olmayan şey; insanın zalimliği. Kaosun kenarında tökezleyen dünya. Ölüm ve cenaze temalı kitapta üç kuşak anlatıcı var. Bir çocuğun gözünden cenazede bulunma hali oldukça başarılı anlatılmış. Sayfa sayısı az olsada sorgular çok derin. Ölüm terbiyesi. Toplumun bireye yaklaşımı toplumsal faydanın ötesinde değil. Doktorluğu bırakmış bir doktorun toplumun zor zamanında bilgisini paylaşmayı reddetmesinin doğruluğu ya da yanlışlığı büyük bir soruyken yaşamdan kopup gittiğinde bir cenazeyi hak edip etmemediği sorusuna çarpıyoruz. Hayata yenik düşmüş insanlara hoşgörümüz ve merhametimiz ne kadardır? Bu sorularla harmanlanmış bir konu üzerinde kitap. Hikaye akışında ilerken asıl bittiğinde büyülü bir gerçekliğin sonuna geldiğimizi anlıyoruz.
Yaprak Fırtınası
Yaprak FırtınasıGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20193,496 okunma
360 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bu incelemede kitaptan cümleler bulabilirsiniz, çünkü kitap kurgusunu içinde barındırıyor. Yazar çağın edebiyatı, bir kitabın basılması hakkındaki düşüncelerini polisiye bir hikaye üzerinden aktarıyor. Fikirlerinin çoğuna (yayıncılık, yazar kimliği, edebi dil, yazın sorunsalları, yazma eyleminin başarısı) katılmakla birlikte kitabı genel olarak başarısız buldum. Kitaptaki en büyük sorun anılara, çağrışımlara gidip gelen zihindeki soruların benzerliğiyle sıkça tekrarlanan cümleler. Türk Edebiyatında bazı duraklar var, sanki mecburi durulması gerekiyor gibi: Kürt meselesi, Hrant, faili meçhuller, mültecilik, kaybolan diller… Bu konularda çok güzel kitaplar da okudum. Ama bu “her şeyden biraz olsun” kitaplar artık bana keyif vermiyor. Bu kitaba derinleşememi romanın toplumun duygularına yönelme arzusunun fazlalığına ve edebi dilin az olmasına bağlıyorum.
Yazarlarevi Cinayeti
Yazarlarevi CinayetiOya Baydar · Can Yayınları · 2022179 okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Kitlesel bir travma:Savaş Savaşın içindeki insanları küçük bir çocuğun büyük hayal dünyasından okuyoruz. Eserin başarılı olması kuşkusuz direnişi eleştiren ya da kutsallaştıran bir noktadan uzak yalnızca gerçekleri anlatan bir noktada olması. Romanın kahramanı Pin büyüklerin dünyasında yer edinmek, büyüklerin yaptıklarını öngörebilmek, değer görmek isteyen öfkeli tavırları olan, alaycı olmayı varolmak için kullanan kırılgan bir çocuk. Onun yarası sürekli yok sayılmak. Bir çocuğun/insanın partizanlara katılması siyasi bilinçten, politik görüşten uzak belki de sadece arkadaş bulma umududur. Bu beni çok etkiledi. Zalimliğe yüzünü dönen insanlar, şiddetin içindeki çirkin haz, şiddetin cazibesi. Günümüzde toplumsal yarılmanın gölgesinde savaş söylemleriyle büyütülüyor çocuklar. Gerçek ya da iktidarlar tarafından yaratılan kurgu düşman varlığıyla baskılanmadan büyüyen çocuk kalmamış bile olabilir. Çoğu bireysel sorunların kaynağı toplumsal zihniyet. Dünyanın uğultusu içinde ne için savaştığını bile bilmeyen inanların savaştaki tutumunu sunuyor kitap. Herkesin doğada gizli bir yeri olmalı, kendine özgü, sadece kendisinin bildiği. Dili akıcı, sade ve gerçeği anlatttığını hissettiriyor. Kaçırılmaması gerekilen macera dolu bir yolculuk.
Örümceklerin Yuvalandığı Patika
Örümceklerin Yuvalandığı PatikaItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 2019431 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
28 saatte okudu
Acıyı bir ayrıştırma, kin ve intikam aracı olarak mı göreceğiz yoksa acıda ortaklaşıp, birleşip varlığını sorgulayıp ortadan kaldırmaya mı çalışacağız? Yakındığımız şeyleri ileneceksek dürüstlüğümüz nerede kalır? Sema Kaygusuz 1938 Dersim Trajedisinden yola çıkıp zamanı kalıba döküyor. Şimdinin astarı olan geçmişten kalan kimi mitolojik kimi dini kimi felsefi hikayeleri olan bir kuyuya düşürüyor okuru. Ordan burdan duyduğumuz zamanla değişen, gelişen, artan ya da azalan hikayeler.Dünyevi olanın ötesindeyiz, eski bir yaşamdayız ama gelecek bir yaşamda olmadığımızı bilmiyoruz. İnsan yıkıcılığını söze dökerken ajite etmeye başvurmuyor. Genel bir acı zincirinin halkalarında dolanıyoruz. Utancı mahremleştiren anlayışın karşısında ses çıkarıyor. Evrensel özün çekirdeğini ararken incir ağacına kavuşturuyor bizi, nice kadim felsefenin başladığı yere. Yazarın okuduğum ikinci kitabı olmasına rağmen yarattığı dile hayran kaldım. Eklektik, çok parçalı, renkli, sorgulatıcı olan romanın çok daha fazla okura ulaşması dileğiyle...
Yüzünde Bir Yer
Yüzünde Bir YerSema Kaygusuz · Metis Yayıncılık · 2021704 okunma
165 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.