az önce varlığından indim. arzulu sokaklarından senin, uçsuz karanlığın bodrumuna. bir kolumda gözlerinin başkemanı, tazelemek için aşkı ve acıyı. ötekinde kanatlarını yaymış bir girdap, tazelemek için aşkı ve acıyı.
" 'İnsan hayatı, evrenin akışı içindeki bir girdap gibi, yanıltıcı bir şekilde sakindir; bilimse insanın karanlığa yaktığı bir kibrittir ve kibritin ateşi, karanlığın sandığımızdan daha da karanlık olduğunu gösterir.' "
"İnsan hayatı" der Wells, "evrenin akışı içindeki bir girdap gibi, yanıltıcı bir şekilde sakindir; bilimse insanın karanlığa yaktığı bir kibrittir ve kibritin ateşi, karanlığın sandığımızdan daha da karanlık olduğunu gösterir."
İmkânsız oluşu değil mi
bağlayıp bırakmayan bizi
mutsuz birini mutlu yapacak ne varsa
dokusu gevşemiş bu hayhuy arasında
mümkünler sıradandır
kolayına ne gelse ona kapılır
girdabın öyle bir yanı varki
meydan okur sıradanlığa
Kendimi bir nokta kadar hiç olarak gördüm. Bu durmadan akan, yürüyüp kaybolup giden girdap içinde, bu korkunç çağıltıda bir damla su gibi. Yalnız kendimi değil, yaptıklarımı da, yapmayı tasarladıklarımı da.
Boğuk bir bakışın oluyor senin
Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim
Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan
Durma bana türkü söyle Anadolu olsun
Susuz dudak gibi çatlak olsun
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün
Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma
Sayfa 60 - 20. Baskı: İstanbul 2021, İz YayıncılıkKitabı okudu
İnsan yaşamı sınırlıdır varlığı akışkandır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır,ruhu girdap gibidir,kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır.
İnsanın yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır.
belki fazla terslik, haksızlık ettim, bunu itiraf ediyorum. Ama o zamanki ruh halim yüzünden beni kim ayıplayabilir? Yine Shakespeare'e dayanarak söyleyeyim: Geleceği, derin, uğursuz bir girdap halinde görüyordum.
İnsan yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm beden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir: Hayat savaşa ve bir yolcunun geçici konaklamasına benzer, ölümden sonra ün de unutulur. Bu yüzden bizi ne koruyup gözetecek?