Kitap, günümüz kadın-erkek ilişkisini erkek bakış açısından anlatıyor, iki karaktere odaklanarak. Aşk mıdır, bilemeyeceğim yaşayanın düşüncelerini almak gerekir. Ama tüm ince bayağılıklar ve günümüzde var olan her ince ayrıntıya takılış bana çok gerçekçi ve okuması keyifli, komik bir deneyim sundu.
Doppler kitabı ile tanınan Erlend Loe bu kitabı yazdığında 24 yaşındaymış. Genç bakışının kesinlikle kitapta hissedildiğini düşünüyorum. Ama bence izi sürülmeye değer o his iki kitabında da var. O his: isyan sislerinde bir tepkisellik hali. Yaşanana, basitliğe, günlük hayata... Konulardan bağımsız olarak yazarın Kadının Fendi kitabında bayağılığı sorgulayan havası Doppler'de daha patlak şekilde açığa çıkıyor aslında; sistemsel şoklanma gibi bir şey vardı o kitapta.
Postmodern hayata bir virgül biraz tepki barındırıyor kitap. Yaşıyoruz ama hislerimiz de işliyor tarafında minik bir günah çıkarma gibi. Hala duygularımız var, hissedebiliyoruz havasında. Dolayısıyla kitabın içerisinden ister istemez kendi hayatımıza çekebileceğimiz satırlar var (umarım hepimizin vardır :D). Vasatlığın komik bir biçimde kabullenilişi o garip yaş alma, olgunlaşma durumu aslında trajikomik bir tablo oluşturuyor. Böyle bir çizim sundu kitap bana. Sıkıcılığın komik bir yorumlamasını okumak isteyen arkadaşlara öneririm.