“Ağrı ve acılarımızı önemsidiğimiz kadar, mutlu anılarımızı önemsemiyoruz!
Üç gündür dişim ağrıyor. Öyle güzel sızlıyor ki, ondan başka hiç bir şey düşünmeme izin vermiyor. Hatta plan bile yaptırıyor. Yeniden ağrı çoğaldığında, iğne yaptırmak için diş hekimine gitmeliyim diye programımı sorguluyorum!
Peki ya mutluluk öyle mi?
Kendini devamlı hissettiren, mutluluk sinirlerinize basan bir kahkaha türü var mı mesela? Ne yazık ki yok!
Mutluluk, acıya göre çok çok sönük! Tebessümden her an, bir bakış ve duruşla vazgeçebilirsiniz! Ama sevdiğinizle buluşmayı bile erteleyip, diş hekimine gidersiniz. Acı beklemez, ertelenmez. Acıyı ertelemenizi, anca daha büyük bir acı sağlayabilir. Acı aynı zamanda çok daha egoisttir. Acılı birini dinlerken, gülmek ayıptır. Ama gülen birinin sohbetini, acınızla ve gözyaşınızla böldüğünüzde kimse yadırgamaz!
Çoğu insanın hayatında acı başrol oynuyor, mutluluk ise figüran!✌️🖌
annem tanısa seni kesin çok severdi
bana kalırsa seni bütün dünya çok sever
ben de seni çok severim ama şu an konu bu değil
gitmeliyim şimdilik kuşlara emanet ediyorum seni
işim var..
Uzun zamandır okurken sinir krizi geçirdiğim, başımı duvarlara vurmak istediğim, içinde sevecek bir şey bulamadıkça goodreads puanını düşünüp bir mantık bulmaya çalıştığım bir kitap olmamıştı. Sevmediğim çok kitap okudum ama beni bu kadar sinirlendireni görmemiştim.
Baştan söyleyeyim, kitabı sevenlere lafım yok. Yalnız bana fan girl modlarında