Gizem

Gizem
@gizemliigizem
Psychologist & Psychological Counselor
7 Ekim
18 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Bana bak Martin Eden, denizine ve gemilerine dön. Benim sana tavsiyem budur. İnsanların şu hastalıklı, çürümüş şehirlerinde ne yapıyorsun sen? Dergilerin ihtiyacını karşılamak için kendini pazarlayayım diye debelenerek, şu şehirde israf ettiğin her gün kendi boğazına bir kesik daha atmış oluyorsun.
Sayfa 331 - BrissendenKitabı okudu
Reklam
Bazen gezgin bir avare olsam diyorum. Hiç çalışmadan geçinip gidiyorlar. Oh be! Elimde bir bardak biram olsun yeter. Ama nerede bende gidip köyde o birayı dilenecek girişkenlik...
Sayfa 172 - joeKitabı okudu
‘Siz kendinizi sevmezseniz, kimse sizi sevmez’ fikri;
Bizler memeli hayvanlarız, o yüzden de derinden ilişkili ve birbirine bağlı insan teması olmadan hiçbirimiz hayatta kalamazdık. İşin gerçeği, sevilmiş olmadan ve sevilmeden kendinizi sevemezsiniz. Sevme kapasitesi tek başınalıkla inşa edilemez.
Sayfa 310Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Girmekten korktuğunuz mağara, aradığınız hazineyi barındırır.” - Joseph Campbell
Psikolog Annie Rogers’ın söylediği gibi, “Bilinçaltı duyulmak için ısrar eder, tekrarlar ve bir bakıma kapıyı kırar. Onu duymanın ve odaya davet etmenin tek yolu ona bir şeyler dayatmayı bırakmak ve bunun yerine her yerde, sözde, ifade biçimlerinde, rüyalarda ve bedende, söylenememiş olanı dinlemektir.”
Reklam
Kadınlar yüzyıllarca, sadece hizmetçilik ettikleri zaman kabul gördüklerini ta içlerinde duymadılar mı, ve bunu onlara en derinden, ilk aşılayan kişi de anneleri değil miydi?
Gelenek, her zaman, görünür biçiminden çok daha derin bir düşünceyi ona uygulayanlara ve hatta uygulanmasını izleyenlere benimsetir; ve bizim ‘kız isteme’, ‘gelin alma’ gibi adetlerimiz, salt sözcük ile ifade olarak bile, kadını son derece küçük düşürücü, nesneleştirici bir anlayışı zihnimize yerleştirmiştir.
İnsana zarar veren, onu hasta yapan geçirdiği üzücü olaylar değil, bu olaylar sırasında çektiği acıdan bahsedememesi, onu dile getirememesi, öfke, hiddet, üzüntü, çaresizlik gibi duyguları göstermesinin ve yaşanmasının yasak olması karşısında duyduğu ümitsizliktir.
Sayfa 240Kitabı okudu
Çocukluk bir cehennemdir.
Çocukluk, neredeyse hepimiz için bir benlik travmasıdır. Çünkü çocuk bir yetişkin tarafından mağdur edildiğinde diğer tüm yetişkinler de mağdur eden yetişkinin arkasında durur ve çocuğu acısıyla yapayalnız, bu acıyı yaşama ve ifade etme imkanından mahrum bırakırlar. Haksızlığa uğradığımızda bunu birine gösterme/anlatma ihtiyacımız, karşımızdakinden “Evet, sen haklısın. Haksızlığa uğramışsın. Burada sana yapılan şey yanlış” cümlelerini duymaya bu kadar derinden ihtiyacımız, kökünü çocukluktaki bu “haksızlığa uğrama ve haksızlık karşısında tamamen yapayalnız bırakılma” durumumuzdan alır.
Sayfa 187Kitabı okudu
İmrenilen ve kıskanılan insan, aslında sağlıklı olan insandır. Çünkü başkalarının hayranlığını kazanmak için didinmez, şöyle ya da böyle görünmek için hiçbir şey yapmak zorunda değildir. Sağlıklı insan kendine rahatlıkla “ne ise o olma, öyle görünme” iznini verebilen bir kişidir.
Reklam
Terbiyeli, güvenilir, her şeyi gözünüzden okuyan, anlayışlı, sorun çıkarmayan bir çocuk; aslında çocukluğunu yitirmiş olan bir çocuk... Peki benim çocukluğuma ne oldu? Onu benden çalmadınız mı? Artık geri dönemem, yitirdiğim çocukluğumu yeniden yaşayamam... Ben zaten baştan beri bir yetişkindim, hiç çocuk olamadım...
Bütün insanlar insancıl değil. Bir insanın nasıl insancıl olacağını öğrenmesi gerekiyor.
Başka bir yol, başka çare lazımdı. On seneden beri içlerinde yaşadığı halde bir türlü alışamadığı bu insanların arasında onun da sağlam bir yeri olmalıydı. Yalnız kendisine dayanan, yalnız kendisinin olan bir yeri... Ancak ondan sonra başka şeyler düşünebilirdi.
Sayfa 107Kitabı okudu
Geri15
89 öğeden 76 ile 89 arasındakiler gösteriliyor.